Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2709 E. 2023/125 K. 24.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/2709
Karar No: 2023/125
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 25/10/2022
Numarası: 2022/489 (E) 2022/994 (K)
Davanın Konusu: İtirazın İptali
Karar Tarihi: 24/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan davalı adına kayıtlı … plakalı aracın 19.05.2016 tarihinde dava dışı sürücü …’in yönetiminde iken park halindeki … plakalı araca çarparak hasar almasına sebebiyet verdiğini, trafik kazası tespit tutanağında sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’in %100 kusurlu olduğu ve sürücü belgesi bulunmadığının belirtildiğini, müvekkili şirket tarafından 08.08.2016 tarihinde 4.500 TL değer kaybı tazminatı, 26.10.2016 tarihinde de 20.224,47 TL (17.139,31 + KDV) hasar bedeli olmak üzere toplam 24.724,47 TL’nin ilgilisine ödendiğini, davalının ZMSS Genel Şartlarının B-4/b maddesini ihlal etmesi nedeniyle müvekkili sigortacının davalı sigortalıya rücu hakkı bulunduğunu, davacının Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlattığı takibe davalının itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin dava konusu aracı kazadan önce 01.01.2016 tarihli sözleşme ile dava dışı … AŞ’ye kiraladığını, sözleşmenin bitiş tarihinin 01.01.2017 olarak belirlendiğini, dolayısıyla bu sözleşmenin uzun süreli bir kiralama sözleşmesi olduğunu ve müvekkili şirkete herhangi bir kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini belirterek davanın reddine, %20 az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına kar talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; uzun süreli kira sözleşmesine istinaden davalının işleten sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı istinaf başvurusunda bulunan davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında trafik sigorta poliçesi kaynaklı akdi ilişki mevcut olup, sigorta sözleşmesinin tarafının davalı şirket olduğunu, davalı tarafın işleten sıfatının uzun süreli kira ilişkisi sebebiyle değiştirilmiş olmasının, sigorta ettiren sıfatına haiz davalı şirkete rücu hakkını sona erdirmeyeceğini ayrıca davaya dayanak icra takibine konu alacak için dava dışı/borçlu sürücüden kısmi tahsilat sağlandığını, TBK m.100 hükmü uyarınca karar verilirken hükmün infazına etki edecek şekilde fer’ilere mahsuben nazara alınmasını talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, davacı tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında zarar görene yapılan ödemenin sürücünün ehliyetnameye sahip olmaması ve ağır kusuru nedeniyle kendi sigortalısı olan davalıdan rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Bu tür davalarda sigortacı 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B-4. maddesi gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Dosyada bulunan 02/09/2015 başlangıç, 02/09/2016 bitiş tarihli zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesine göre sigortalı olarak davalının ismi yer almaktadır.Davaya konu trafik kazası 19/05/2016 tarihinde meydana gelmiştir.Davalı, davacının sigortalısı olup, sigorta sözleşmesinin tarafı olduğundan ve ZMS sigortacısı tarafından açılacak rücu davaları da akide karşı açılacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24/01/2023