Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2641 E. 2023/896 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/2641
KARAR NO: 2023/896
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/03/2022
NUMARASI: 2015/92 (E) – 2022/225 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 18/05/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı araç sürücüsü …’nun idaresindeki, diğer davalıların ZMMS ve İMMS sigortacısı oldukları … plakalı otomobilin, kaza mahallinde bulunan restoranın ön kısmındaki balık pişirme tezgahına ve pergole direğine çarpması neticesinde, balık pişirme tezgahındaki kızgın yağın o sırada kaldırımda bulunan davacının üzerine dökülmesi ve çatıda bulunan kiremitin de başına düşmesi neticesinde yaralandığını belirterek 500 TL sürekli sakatlık tazminatı, 500 TL geçici iş göremezlik zararı, 400 TL estetik operasyon bedeli ile 100 TL hasar onarım masrafı ve değer kaybı ve 30.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalılar vekilleri, davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, psikolojik açıdan verilen maluliyet oranına ilişkin çelişki giderilerek davacıda meydana gelen yaralanmanın maluliyete neden olacak düzeyde araz bırakmadan iyileştiği, geçici iş göremezlik süresinin olay tarihinden itibaren 1 aya kadar uzayabileceği, davacının son hali de gözlemlenmek suretiyle alınan rapor uyarınca yanık izlerinde herhangi bir estetik ve ameliyat gereksiniminin olmadığı, dolayısıyla estetik tedavi gideri isteminin yerinde olmadığı, geçici iş göremezlik zararının SGK tarafından karşılandığı gerekçesiyle maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 200 TL değer kaybı tazminatının davalı … ve diğer davalı … Sigorta AŞ yönünden kararda belirtilen faiz başlangıç tarihlerinden itibaren tahsiline, fazlaya ilişkin istemin ve diğer davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın ise reddine; davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile takdiren 8.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ndan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, davacının kaza nedeniyle %25 oranında malul kaldığını ve buna göre hesaplama yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmiş olmasının doğru olmadığını, Kartal Dr. Lütfü Kırdar Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 27/12/2016 tarihli raporunda davacının sözü geçen nispette malul kaldığı hususunun sabit olduğunu, bu raporun aksine düzenlenen Pendik Eğitim Araştırma Hastanesi ve Adli Tıp Kurumu Raporlarının hüküm kurmak bakımından yeterli olmadıklarını, zira kazadan çok sonra düzenlendiklerini, kazadan sonra alınan ilk raporda, 2 yıl önce geçirilmiş kazadan sonra oluşan depresif bulgular ve uyum bozukları saptanarak müvekkilin maluliyeti % 25 olarak tespit edilmiş iken, 18/06/2020 tarihli raporda, maluliyetin olmadığına dair yapılan tespitin kabulünün mümkün olmadığını, Yargıtay kararlarına göre de maddi tazminatın hesaplanmasında kazadan sonra oluşan psikolojik maluliyetin hesaba katılması gerektiğini, davacının ATK’da muayene dahi edilmeden rapor düzenlendiğini, maluliyet raporunda yanık açısından plastik cerrahi uygundur şeklindeki tespite rağmen muayene yapılmadan rapor tanzim edildiğini, ruh sağlığına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, ATK raporlarının bağlayıcı nitelikte olmadığını, yetersiz bulunması halinde başka bilirkişi kurulundan rapor alınması gerektiğini, manevi tazminatın son derece düşük takdir edildiğini, kızgın yağ ile yanan davacının yaşamış olduğu acıyı karşılar nitelikte olmadığını, değer kaybına ilişkin değerlendirmelerin hatalı olduğunu, aracın parça faturalarının yanlış hesaplandığını, 4.000 TL değer kaybı ve aracın çekilmesi, işçilik ve park ücretleri olmak üzere 950 TL tutarındaki zararının karşılanması gerektiğini, estetik tedavi giderine ilişkin eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, davacının vücudunda yanık izlerinin varlığının tespit edildiğini, bunların lazer uygulamasıyla tedavisinin yapılabildiğini, davacının yanık izlerinin yok edilmesi için tedavi görmek istediğini, bu nedenle gereksinim olup olmadığının sonuca etkili olmadığını, tedavi giderinin hesaplanması gerektiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1-Davacı vekilinin motosiklette gerçekleşen değer kaybı ve sigorta şirketi tarafından karşılanamayan hasar onarım masrafına ilişkin açmış olduğu maddi tazminat davasına dair değerlendirmede; Davacının değer kaybı ve karşılanamayan zararı olarak bildirmiş olduğu 4.950 TL’den kabul edilmeyen kısmın HMK’nın 341/2. maddesi uyarınca karar tarihindeki kesinlik sınırı olan 8.000 TL’nin altında kaldığı, dolayısıyla maddi tazminat davasına ilişkin istinaf başvurusunun usulden reddi gerektiği, bu yöne ilişkin istinaf dilekçesinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. 2-Davacı vekilinin sürekli iş göremezlik, manevi tazminat ile sair taleplerine ilişkin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 02/05/2016 tarih 8914 karar sayılı maluliyet bulunmadığına dair rapor ve ayrıca, davacının dayandığı 27/12/2016 tarih 10337 sayılı Engelli Sağlık Kurulu raporunun değerlendirmesini içeren Adli Tıp İkinci Üst Kurulunun 20/12/2018 tarih, 2018/1555 Karar sayılı maluliyet bulunmadığına dair rapor ile işbu engelli sağlık raporu ve üst kurul raporu arasındaki çelişkinin giderilmesine ilişkin düzenlenen Marmara Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı’nın 18/06/2020 tarih, 2020/45 sayılı maluliyet bulunmadığına dair raporlarına göre, davacıda gerçekleşen yaralanmanın, gerek bedeni ve gerekse psikolojik araz bırakmadan iyileştiği, iyileşme süresinin 1 aya kadar uzayabileceği hususunun anlaşılmakta olduğu, mahkemece bu yöne ilişkin yeterli şekilde araştırma yapılarak herhangi bir açıdan maluliyetin bulunmadığı hususunun usulüne uygun bir şekilde tespit edildiği, bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; Dosyada mübrez 04/04/2021 tarihli raporda, davacının vücudunda oluşan yanıkların hastaneye yatış gerektirmeyen, %10’unun yüzeysel 2. derece olduğu, yanıkların kalıcı maluliyete sebep olmadığı, diz, bacak, ayak ve ellerde yakın mesafeden ancak seçilebilen çok açık renkli izler olduğu, herhangi bir estetik/rekonstrüktif ameliyat/işlem gereksiniminin olmadığı tespit edildiğine ve raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğuna göre davacının bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı; Manevi tazminat miktarına ilişkin yapılan değerlendirmede ise, mahkemece, TBK’nın 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, iyileşme süresi, paranın alım gücü, hak ve nasafet kuralları çerçevesinde hüküm kurulmuş olmasına göre, davacının bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A)1-Davacı vekilinin değer kaybı ve hasar onarım masrafının ilişkin istinaf dilekçesinin HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca reddine, B)1-Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin sürekli iş göremezlik, manevi tazminat ve sair taleplerine ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 140,03 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 39,87‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davacı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (34.950 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2023