Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2478 E. 2022/2240 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/2478
KARAR NO: 2022/2240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 15/09/2022 tarihli ara karar
NUMARASI: 2021/844 (E)
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali
KARAR TARİHİ: 19/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, gerçekte müvekkiline ait olduğunu iddia ettiği dava dilekçesinde unvanları yazılı bir kısım şirket hissesine ilişkin yapılan tüm muvazaalı tasarrufların iptali ile müvekkil üzerine hükmen tescil edilmesine/pay defterine işlenmesine ve dava sonuçlanıncaya kadar hisseler üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden bahisle 15/09/2022 tarihli ara karar ile istemin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 6100 sayılı HMK’nun onuncu kısmının birinci bölümünde düzenlenen ihtiyati tedbir müessesesi 389. madde başlığında “geçici hukuki korumalar” olarak vasıflandırılmış ve aynı maddenin birinci fıkrasında “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takıp eden maddelerde bu konudaki talep, verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması gibi sair hususlarda yapılması gerekli usul ve prosedür açıklanmıştır.İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispatın varlığı şarttır. İddiasının ileri sürülüş biçimine göre dava, nam-ı müstear iddiasına dayalı bir kısım şirket hisselerinin mülkiyetinin tespiti ve pay defterine işlenmesi istemine mütedairdir. 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İBK ya göre, ister taşınır, ister taşınmaz mala ilişkin olsun, nam-ı müstear davaları dinlenebilir ve iddia ancak yazılı delille ispatlanabilir. Ne var ki yazılı delil başlangıcının mevcudiyeti durumunda tanık dinlenmesi caizdir. Eldeki davada, davacı taraf maliki bulunduğu şirket hisselerinin muvazaalı bir şekilde kızı olan davalı …’ye ve ondan da annesi olan davalı …’ye devredildiğini ispatladıktan sonra adı geçen şirket hisselerinin, bu kere davalı annesinin yaşlılığından yararlanılarak kardeşi olan diğer davalı …’ya devredildiğini ispatlamakla yükümlüdür. Ne var ki dosya kapsamı itibarıyla yaklaşık haklılık durumunun ortaya konulamadığı görülmektedir. Bu durumda ilk derece mahkemesinin yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmesinden bahisle tedbir isteminin reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacının adli yardımdan yararlanıyor oluşu nedeniyle bu aşamada istinaf karar harcı alınmasına yer olmadığına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 19/12/2022