Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2437 E. 2023/796 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/2437
KARAR NO: 2023/796
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/09/2022
NUMARASI: 2021/1085 (E) – 2022/859 (K)
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun iptali (İİK 277 ve devamı)
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili bankanın (temlik eden) dava dışı … Şirketi, … ve … arasında imzalanan sözleşmeler gereği kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine borçlular hakkında Kartal … İcra Müdürlüğü’nün …, … ve … Esas sayılı takip dosyaları ile takip başlatıldığını, her üç takibin kesinleştiğini, ancak dosya alacaklarının tahsil edilemediğini, hal böyleyken, dava dışı borçlu …’ın maliki olduğu Çatalca ilçesinde kain … parselde sayılı taşınmaz üzerine 25/12/2006 tarihinde davalı lehine birinci derece 100.000 TL üzerinden tesis edilen ipoteğin muvazaalı olduğunu, bu taşınmazın başka bir alacaklının icra takibi nedeniyle satılarak ipotek bedelinin, davalıya ödendiğini belirterek zimnı sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın iptaline, davalıya ayrılan 139.585 TL satış bedelinin davalıdan tahsili ile bu payın müvekkili bankaya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararının, Dairemizin 2019/3332 Esas ve 2021/1577 Karar sayılı kararı ile taraf teşkilindeki eksiklik nedeniyle kaldırılması sonrasında, mahkemece, ipotek tesis eden takip borçlusu … usulüne uygun bir şekilde davaya dahil edilerek devam olunan yargılamada, “ipotek işlemi öncesinde taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, takip borçlusu adına bankalara ödeme yapıldığı ve ticari ilişki nedeniyle çek alındığı ve bunların yanı sıra taraflar arasında ceza davası da bulunduğu gözetildiğinde ipotek tesis işleminde, tarafların muvazaa kastıyla hareket etmedikleri ve yine İİK 277 devamı maddelerinde öngörülen iptal koşullarının oluşmadığı” denilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, takip borçlusu … tarafından gerçekleştirilen ipotek tesis işleminin mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığını, ipotek alacaklısı davalının işlem tarihinde 67 yaşında olduğunu, takip borçlusundan alacaklıymış gibi lehine yapılan ipotek işleminin muvazaalı olduğunu, dava konusu işlemin, İİK 278-279 ve 280. maddeleri uyarınca mevcudu eksiltmek amacıyla gerçekleştirilen bir işlem olduğunu, ipotek alacaklısının alacağını yasal işlemlere konu etmediğini, alacağın kalan kısmı bakımından rehin açığı belgesi almadığını, bu hususların muvazaalı ipotek ile mal kaçırmak amacıyla işlem yapıldığını kanıtlar nitelikte olduğunu, ipoteğe konu temel borç ilişkisinin açıklanarak ispatlanamadığını, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ipotek tesisinden çok önce olduğunu, davalının temel ilişkiyi dahi açıklamaktan kaçınarak ipotek karşılığı 100.000 TL ödünç para verdiğini kanıtlayamadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesi ve 13/11/2011 ve 16/06/2014 tarihli dava dilekçesine açıklama getirdiği dilekçeleri ile yargılama aşamasındaki sıra cetveline itiraz yönünden taleplerinin bulunmadığı yönündeki açıklamaları nazara alındığında, ilk derece mahkemesinin davanın nitelendirilmesine ilişkin kabulünün doğru olduğu, buna göre, davanın, borçluya ait taşınmaz üzerine tesis edilen ipoteğin, TBK’nın 19. maddesi (BK 18) ile İİK’nın 277. vd. maddeleri uyarınca iptaliyle, cebri icra neticesinde paraya çevrilen taşınmazda davalıya ödenen ipotek bedelinin icra dosyalarıyla sınırlı olarak davalıdan tahsili; mümkün olmadığı takdirde 3. kişi konumundaki davalıya ödenen ihale bedelinin, üst sınır ipoteğinde öngörülen limitin üzerinde kalan kısmının tahsili istemine ilişkin olduğu görülmektedir. Davacı vekili, takip borçlusu dahili davalı … tarafından dava dışı takip borçlusunun annesi olan davalı … lehine tesis edilen ipotek işleminin iptalini talep etmektedir. Aciz vesikasının amacı, borçlunun borç ödemekten aciz içinde olduğunun belgelenmesidir. Yapılan hacizlerde borca yeter mal ve alacağının bulunamaması, borçlunun kayıtlı adresini terk etmesi, yeni adresinin belli olmaması, menkul veya gayrimenkul malının tespit edilememesi, mevcut malvarlığının borcu karşılamaması veyahut üzerinde icra dosyalarını karşılamayacak sayıda haciz/ipotek takyidatlarının bulunması, ayrıca İİK. 44 ve 74. madde uyarınca mal beyanında bulunmamasına ilişkin olguları tevsik eden belgelerin, uygulamada geçici aciz vesikası hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Dosya arasında bulunan icra dosyalarının incelenmesinde, dahili davalı borçlu …’ın 09/04/2007 tarihinde yapılan hacizde tespit edilen menkul malvarlığının borcu karşılayacak yeterlilikte olmadığı, bunlardan başka menkul ve ipoteğe konu taşınmaz haricinde gayrimenkul malının tespit edilemediği, dosya kapsamında verilmiş bir mal beyanı olmadığı gibi davalılar tarafından borcu karşılayacak malı bulunduğundan bahisle aciz halinin gerçekleşmediğine ilişkin herhangi bir savunmada bulunulmadığı, işbu bilgi ve belgelerin geçici aciz vesikası hükmünde olduğu görülmektedir. Dosyada mübrez 26/07/2012 tarihli bilirkişi raporunda, borcun doğum tarihleri 12/07/2006, 20/08/2006 ve 25/08/2006 tarihi olarak tespit edilmiştir. Dava konusu taşınmazın ipotek tesis tarihi ise 25/12/2006 tarihi olup, bu tarih, borcun doğumundan sonraki bir tarihtir. Dolayısıyla İİK 277. ve devamı maddeleri yönünden dava ön şartları sabittir. Hak düşürücü süre yönünden yapılan değerlendirmede ise iptali talep edilen tasarrufun yapıldığı tarihten itibaren 5 yıllık süre içerisinde 10/11/2008 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu görülmektedir (Dava, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/952 Esası üzerinden açılmıştır). İİK’nın 279. maddesinde, borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinlerin, hacizden veya mal bulunmaması sebebi ile acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmış olması durumunda batıl olduğu ancak bu tasarruflardan istifade eden kimsenin borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat etmesi halinde iptal davasının dinlenmeyeceği düzenlenmiştir. Davanın dayanağı olan icra dosyaları üzerinden dahili davalı takip borçlusu … adına kayıtlı ipotek tesis işlemine konu 231 parsel sayılı taşınmazda, 04/04/2007 tarihinde haciz şerhi işlenmiştir. Buna göre, 25/12/2006 tarihinde, yapılan ipotek tesis işlemi hacizden 1 yıl evvelki süre içerisinde gerçekleştirilmiştir. Dosya kapsamına göre, davalı tarafça, dava konusu ipotek işleminin daha önceden taahhüt edilmiş olduğu hususu savunulmadığı gibi buna dair davacıyı bağlayacak nitelikte delillerle bir ispat da ortaya konulamamıştır. Taraflar arasında var olan -ipotek tarihinden uzunca sayılacak bir zaman öncesinde, 1998 yılında 3.300 TL karşılıksız çekten kaynaklı alacak borç ilişkisi ve karşılıksız çeke rağmen takip borçlusu tarafından 2000 yılında kullanılan 5.000 TL’lik kredi borcundan kaynaklı kefalet ilişkisi ve takip borçlusunun, diğer bir takip borçlusu olan davalı ipotek alacaklısının oğluyla birlikte takip borçlusu şirketteki var olan ortaklık ilişkileri- ipoteğin, borçlunun aciz haline düşmeden önceki bir dönemden evvel taahhüt edildiği anlamına gelmemektedir. Yine, davalı müteveffa …’ın, taraflar arasındaki ticari ve ortaklık ilişkilerinden mütevellit borçlunun mali durumunu bilebilecek durumdadır. Bu durumda, sözü geçen madde hükmü yönünden iptal kararı verilmesi gerekirken, İİK 277 ve devamı maddeleri yönünden iptal koşullarının oluşmadığına ilişkin mahkeme kabulünde isabet bulunmamaktadır. HMK 353/1-b/2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip te yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı hallerde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. İptali talep edilen ipoteğin vaz edildiği taşınmaz, Çatalca İcra Müdürlüğü’nün … talimat sayılı dosyasında, 25.07.2008 tarihinde yapılan ihale sonucu davalı …’a 142.000,00-TL bedel ile ihale edilmiş; bu ihale bedelinden ipotek alacağı olan 139.585,00-TL mahsup edilmiştir. O halde, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalılar arasında yapılan ipotek işlemine dair tasarrufun iptaline, ipoteğe konu taşınmazın ihale yoluyla ipotek alacaklısına, alacağını bir miktar aşar şekilde mahsuben satılmış olması nedeniyle, talep doğrultusunda mahsup edilen ipotek bedeli kadar (139.585 TL) tazminatın, davaya dahil edilen davalı … mirasçılarından tahsiline ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Buna göre; 2-… mirasçıları olan dahili davalılar ve dahili davalı … yönünden davanın kabulüne, İstanbul İli, Çatalca İlçesi … parselde yargılama sırasında vefat eden dahili davalıların murisi olan … lehine 25/12/2006 tarihinde tesis edilen ipoteğin iptaline, ipoteğe konu taşınmazın ihale yoluyla satılmış olması nedeniyle …’in mirasçıları olan dahili davalıların, ipotek bedeli olarak ihale bedelinden mahsup edilen 139.585 TL nakden tazminatla sorumlu tutulmalarına, Bu minvalde olmak üzere, Kartal … İcra Müdürlüğünün …, … ve … Esas sayılı dosyasındaki temlik alınan alacak ve fer’ilerini geçmeyecek şekilde 139.585 TL tazminatın …’in mirasçıları olan dahili davalılardan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, 3-İptali talep edilen tasarrufun tarafı olmayan dahili davalı … Şirketi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 9.535,05 TL ilam harcından peşin alınan 1.185 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.350,05 TL harcın … mirasçıları olan dahili davalılar ile dahili davalı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafça yatırılan 1.185 TL harcın … mirasçıları olan dahili davalılar ile dahili davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan 2.101 TL yargılama giderinin … mirasçıları olan dahili davalılar ile dahili davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı … mirasçıları tarafından sarf edilen 278,75TL’nin üzerlerinde bırakılmasına, 8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden daire karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 21.937,75 TL vekalet ücretinin … mirasçıları olan dahili davalılar ile dahili davalı …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine, 9-HMK’nın 333. maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra artan avansın taraflara iadesine,
İstinaf yargılama giderleri bakımından: 10-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 11-Davacı tarafça yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcının … mirasçıları olan dahili davalılar ile dahili davalı …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 13-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (139.585 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/05/2023