Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2300 E. 2023/356 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/2300
Karar No: 2023/356
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 30/06/2022
Numarası: 2021/732 (E) – 2022/451 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 7/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin davaya konu trafik kazasının meydana geldiği 26/3/2021 günü yürürlükte olan mevzuatı uygulaması gerekirken, kanunların geriye yürümeyeceği ilkesini göz ardı ederek kazadan sonra 9/6/2021 tarihinde yürürlüğe giren kanun değişikliğini uygulamak suretiyle hukuka aykırı karar verdiğini; Anayasa Mahkemesinin 9/10/2020 günü Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla, 6704 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 92 nci maddesinin “i” bendinin iptal edilmesinin ardından zarar gören üçüncü kişilerin destekten yoksun kalma tazminatlarının KTK’nin 92 nci maddesi uyarınca sigorta teminatı kapsamı dışına çıkarılamayacağını; ilk derece mahkemesinin davaya konu olay ile benzer özellikleri taşımayan olaylara ilişkin emsal Yargıtay kararlarından hareketle yanlış hüküm verdiğini, hâkimin Türk hukukunu kendiliğinden uygulamakla yükümlü olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan incelemede: Ölen destek … ile davalı … Sigorta Şirketi arasında adı geçen desteğe ait … plakalı motosiklete ilişkin 4/2/2021 başlangıç, 4/2/2022 bitiş tarihli ZMSS poliçesinin 4/2/2021 günü düzenlendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Destek …’ın kendisine ait davalı … Sigorta Şirketi ile akdettiği Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı motosiklet ile 26/3/2021 günü seyir halinde iken, aynı yönde önünde seyir halinde bulunan dava dışı ..’nun yönetimindeki … plakalı otomobile arkadan çarpması nedeniyle öldüğü anlaşılmıştır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun; tam kusuruyla neden olduğu trafik kazasında ölen kişinin desteğinden yoksun kalan davacıların, ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinin, destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olup olmadığına ilişkindir. Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, … plakalı motosiklet sürücüsü …’ın gündüz vakti açık havada D-100 karayolu güney yan yolda seyir halinde iken aynı yönde seyir halinde olan dava dışı …’nun yönetimindeki … plakalı otomobile arkadan çarptığı, kazanın oluşumunda motosiklet sürücüsü …’ın, dikkatini yola vermediği, mahal şartlarını, yol özelliklerini ve trafiğin seyir durumunu dikkate alarak hızını önlem alabilecek düzeye düşürerek kontrollü biçimde seyrine özen göstermediği, sevk ve idare hatası sonucu önündeki araca arkadan çarparak olayın meydana gelmesine neden olduğu gerekçesiyle %100 oranında tam kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’nun ise olayın oluşumunda kusurunun bulunmadığı belirtilmiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; destek …’ın yönetimindeki motosiklet ile dava dışı …’nun yönetimindeki otomobilin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. KTK’nin 91 inci maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca, işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin 1 inci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanunun 85 inci maddesinin, 1 inci fıkrasında, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş; anılan Kanunun 85 inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükmüne yer verilmiş; dava konusu rizikonun gerçekleştiği ve ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1 inci maddesinde sigortanın kapsamı, “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde bu Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının Karayolları Trafik Kanunu çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır. “biçiminde ifade edilmiştir. Öte yandan KTK’nin 85 inci maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca, işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Aynı Kanunun 88 inci maddesinin 1 inci fıkrası gereğince de bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, aracın maliki olan işletenin, aracın sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olduğu, ZMSS’nin ise; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3 üncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve KTK’nin 91 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca yapılması zorunlu bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, davacı …, kendisine ait, davalıya da ZMSS poliçesiyle sigortalı …. plakalı motosikletin karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına ya da bir şeyin zarara uğramasına neden olması durumunda, zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı sürücüsünün kusuru oranında, sürücüsü ile birlikte müteselsil sorumlu olup, ZMSS poliçesi de işletenin üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu teminat altına almaktadır. Diğer bir anlatımla işleten, sürücünün kusuruyla üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumlu olup ZMSS sigortacısı da işletene isabet eden sorumluluğu poliçede öngörülen limit dahilinde teminat altına alır. Bu itibarla trafik kazası nedeniyle oluşan zararı ZMSS poliçesiyle teminat altına alınan üçüncü kişi olmayan destek …’ın desteğinden yoksun kalan davacıların, trafik kazası nedeniyle uğradıkları destekten yoksun kalma zararlarını davalı sigorta şirketinden talep etme hakkı bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 99,20 TL istinaf karar ve ilam harcının davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacıların istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; davacılar … ve …’ın destekten yoksun kalma tazminatı davaları bakımından HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin; davacı …ın destekten yoksun kalma tazminatı davası bakımından ise HMK’nin 361 inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 7/3/2023