Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/230 E. 2022/791 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/230
KARAR NO: 2022/791
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/04/2021
NUMARASI: 2018/822 (E) – 2021/265 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 25/04/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davacı … için 79.979,05 TL, davacı … için 12.445,25 TL, davacı … için 14.349,05 TL, davacı … için 18.226,65 TL destekten yoksun kalma tazminatının, davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğramış olmasına karşın davanın kabulüne karar verilerek müvekkili kurum aleyhine hüküm kurulduğunu, dava açılmadan önce sigorta kuruluşuna başvuruya ilişkin şartın yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiğini, sigortasız olduğu ileri sürülen aracın sürücüsü …’ın yakınlarının destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunmadığını, araç işleteni ve/veya sürücüsü ile yakınlarının tazminat taleplerinin Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (ZMSS) kapsamı dışında olduğunu, … tarafından tazminat ödemesi yapıldığı takdirde davacının zarara neden olan ölenin mirasçısı olmasından bahisle yapılan ödeme oranında … tarafından rücu edileceğini, bu nedenle ölenin kusur oranında davacının alacaklı, borçlu sıfatının birleştiğini, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 90’ıncı, 92’nci, 97’nci ve 99’uncu maddelerinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanun uyarınca davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme haklarının bulunmadığını, davacı eş için evlenme ihtimali hesaplamasında hata yapıldığını, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı saptanarak müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’nci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Somut uyuşmazlıkta tartışılması gereken hukuki sorun; 4/9/2008 günü idaresindeki … plakalı traktörle seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı kaza sonucu ölen …’ın eşi davacı … ile çocukları …, … ve … lehine destekten yoksun kalma tazminatına hükmolunup hükmolunamayacağına ilişkindir. KTK’nin 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, dava konusu rizikonun gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının (KMAZMSSGŞ) A-1’inci maddesinde sigortanın kapsamı, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” biçiminde ifade edilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının b bendi uyarınca; rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için, 2918 sayılı KTK çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla … Sigorta, … Birliği nezdinde oluşturulan …na başvurulabilir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ZMSS; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3’üncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekirki, tehlike sorumluluğu niteliğindeki işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumuluğu da KTK’nin 91’inci maddesinde düzenlenen sorumluluğu da tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirilmelidir. Öyleyse, hem işletenin hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibarıyla tehlike sorumluluğuna ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınarak, çözümlenmesi gerekmektedir. KTK’de mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu yanında, rizikonun meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ve ZMSS kapsamı dışında kalan hallerin düzenlendiği 92’nci maddesinde; “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c)İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d)Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f)Manevi tazminata ilişkin talepler.” hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve sınırlı olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır. Somut uyuşmazlık bakımından rizikonun meydana geldiği tarihte; 26/4/2016 gün ve 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değiştirilen KTK’nin 92/g maddesinin yürürlükte olmadığı gibi, 01/06/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KMAZMSSGŞ yürürlükte değildir. Diğer bir anlatımla somut olaya 1/6/2015 tarihinde yürürlükten kalkan KMAZMSSGŞ’nin uygulanması gerekmektedir. Haksız bir eylem sonucu ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 53’üncu maddesinin 3’üncü fıkrasına dayanarak bu sebeple uğradıkları kayıpların ödettirilmesini isteyebilir. Öğretide destek, “bir kimseye fiilen sürekli ve düzenli bir şekilde bakan ve olayların olağan akışına göre ona bu tarzda ilerine bakması kuvvetle tahmin edilen (büyük olasılık olan) kimse o kişinin desteğidir. Destekle ölenin baktığı kişinin, aynı ailenin bireyleri, kan hısmı veya birinin diğerinin mirasçısı olması şart değildir.” biçiminde tanımlanmakta, desteğin yardımı da “… Desteğin geçimini sağlama veya geçimine katkıda bulunma yardımı, para verme tarzında olabileceği gibi bir kimseye hizmet görme tarzında da olabilir. Keza bunların dışında bir fayda sağlama da destek olma durumu yaratabilir…” olarak açıklanmaktadır. (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 11.bası, 2.cilt, sayfa 120) Diğer bir anlatımla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler arasında, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği konusunda da herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/6/2011 gün ve 2011/17-142 (E)- 2011/411 (K) sayılı kararında açıklandığı gibi; murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir. Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre KTK’nin 92/g maddesi zararın meydana geldiği tarihte yürürlükte olmadığı da gözetildiğinde; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan, somut uyuşmazlık bakımından ise …ndan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Somut olayda, davacıların talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların bu sebeple uğradığı zararın, rizikonun meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan ZMSS teminatında belirtilen limit kapsamında davalı …ndan tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Diğer yandan SGK Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Daire Başkanlığının 20/11/2018 tarihli yazısıyla 1/10/2008 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanan …’ın hak sahiplerine, iş kazası ya da meslek hastalığı sonucu ölüm geliri bağlandığına dair herhangi bir kayda rastlanılmadığını, ayrıca sigortalının geçirdiği trafik kazası veya ölümüyle ilgili hak sahibine tazminat adı altında herhangi bir ödeme yapılmadığının belirtilmesi; 4/9/2008 günü meydana gelen ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) 85’inci maddesine uyan taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturan eylemin, KTK’nin 109’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca uygulanması gereken, olay tarihinde yürürlükte bulunan TCK’nin 66/1-d maddesinde öngörülen dava zamanaşımının 15 yıl olduğu gözetildiğinde, eldeki davanın açıldığı 17/9/2018 günü itibarıyla 15 yıllık zamanaşımının dolmadığının; davaya konu trafik kazasının 4/9/2008 tarihinde meydana gelmesi, davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği belgelerle birlikte davalı …na 9/1/2019 günü ulaştığı anlaşılan dilekçe ile zararın giderilmesi için başvurduğu, böylece KTK’nin 97’nci maddesinde öngörülen dava şartı niteliğindeki sigorta kuruluşuna başvuru koşulunun yerine getirildiğinin anlaşılması; nüfus kaydı içeriğine göre 1/2/1969 doğumlu olup olayın meydana geldiği 4/9/2008 tarihi itibarıyla 39 yaşında olduğu anlaşılan davacı eş …’ın 5 çocuğunun bulunması ve evlenme olasılığına ilişkin Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin tablosuna göre her çocuk için %5 oranında indirim yapılması gerektiği gözetildiğinde, olay tarihi itibarıyla evlenme olasılığı %9 olan adı geçen davacının her bir çocuğu için %5 oranında indirim yapıldığında evlenme olasılığının kalmadığının anlaşılması karşısında, davacı … lehine hükmolunun tazminattan evlenme olasılığı nedeniyle indirim yapılmamasında isabetsizlik görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 8.538,75‬ TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 2.134,70 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 6.404,05 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı Güvence Hesabından tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı …nın istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, her bir davacı lehine ayrı ayrı hükmolunan tazminatların miktarına göre HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/04/2022