Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2190 E. 2023/498 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/2190
Karar No: 2023/498
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 19/07/2022
Numarası: 2016/923 (E) – 2022/730 (K)
Davanın Konusu: Rücuen Tazminat
Karar Tarihi: 21/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı davalı …’ye ait … plakalı araç sürücüsünün, 10/1/2016 günü asli kusuruyla neden olduğu kazada, … adındaki kişinin ölümüne ve …, …, … plakalı araçların hasar görmesine neden olup olay yerinden kaçarak kaza mahallini terk ettiğini, bu olay nedeniyle müvekkili şirket tarafından …’ın ölümü nedeniyle mirasçısı …’a 65.729,00 TL, … plakalı aracın maliki …’e 2.557,35 TL, … plakalı aracın maliki …’e 2.250,00 TL, pert olan … plakalı aracın maliki …’a 7.500,00 TL ödendiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla toplam 78.036,35 TL’nin davalı sigortalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait … plakalı aracın, müvekkilinin sahibi olduğu … adlı firmanın faaliyeti doğrultusunda 7/1/2016 günü … adındaki kişiye kiralandığını belirterek, işleten olmadığını ileri sürdüğü müvekkiline karşı açılan davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, sigortalı araç sürücüsünün kaza yerini terk etmesinin, kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca rücu nedeni olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı … Sigorta AŞ (eski unvanı … Sigorta AŞ) vekili dilekçesinde özetle; sigortalı araç sürücüsünün ağır kusurlu olduğu iddiasının ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamada hiç tartışılmadığını; davalıya ait araç sürücüsünün alkollü durumda kazaya neden olduğunun sabit olduğunu; sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesinin rücu sebebi olarak öngörüldüğünü; aracı kullandığı ortaya çıkan …’in sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı konusunda inceleme yapılmadan karar verildiğini; raporlar arasında ortaya çıkan çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin yerinde olmadığını; maddi tazminat istemli davanın tümünün reddi durumunda 2021 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, ZMSS poliçesini düzenleyen davacının, gerçekleşen riziko nedeniyle dava dışı üçüncü kişilere ödediği tazminatın, sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir. Davalı … ile davacı … Sigorta AŞ arasında … plakalı otomobile ilişkin, 5/4/2015 başlangıç, 5/4/2016 bitiş tarihli ZMSS poliçesinin 3/4/2015 günü akdedildiği, davacıya sigortalı dava dışı … adındaki kişinin yönetimindeki otomobilin 1/10/2016 günü karıştığı kazada … adındaki kişinin öldüğü, …, …, … plakalı araçların hasar gördüğü konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında (KMAZMSSGŞ) öngörülen sigortalıya rücu koşullarının oluşup oluşmadığına ilişkindir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında sigortacının rücu hakkı, KTK’nin 95 inci maddesinin 2 nci fıkrası ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında (KMAZMSSGŞ) düzenlemeye tabi tutulmuştur. Bu tür davalarda sigortacı KTK’nin 95 inci maddesinin 2 nci fıkrası gereğince tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Poliçenin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan KMAZMSSGŞ’nin, “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının İşletene Rücu Hakkı” başlıklı B.4 üncü maddesinin 3 üncü fıkrasının a bendi uyarınca tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise, aynı maddenin c bendine göre tazminatı gerektiren olay, aracın KTK hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan kimseler tarafından sevk edilmesi sonucu meydana gelmiş ise, anılan maddenin d bendi gereğince de, tazminatı gerektiren olay, işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay, yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş olmalarından ileri geliyorsa sigorta ettirene rücu edebilir. Poliçenin tanzim tarihinde ve olayın meydana geldiği günde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) 1409 uncu maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumlu olduğu gibi aynı maddenin 2 nci fıkrası hükmüne göre, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddia sigortacı tarafından kanıtlanmalıdır. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin KMAZMSSGŞ’nin, A.6 ncı maddesinde sayılan teminat dışında kalan haller ile B.4 üncü maddesinde sayılan zarar görenlerin haklarının saklı tutulması ve sigortacının sigortalıya rücu hakkı kapsamında olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı, KMAZMSSGŞ’nin A.6 ncı ve B.4 üncü maddeleri ve TTK’nin 1446 ncı maddesinin, 2 nci fıkrası uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar yükümlülüğünü kasten yerine getirmez veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içindeymiş gibi ihbar ederse ispat yükü yer değiştirir. Bu durumda oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer. Dosyaya eklenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı ile İstanbul 55 inci Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/484 (E) – 2019/632 (K) sayılı gerekçeli kararı ve diğer soruşturma belgelerinin incelenmesinde, dava dışı …’in yönetimindeki davacıya ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile maktul …’ın yönetimindeki … plakalı aracın 1/10/2016 günü saat 05:00 sıralarında … Caddesi ile … Caddesi kavşağında çarpışmasının ardından kolluk tarafından düzenlenen “Olay ve Kamera İzleme Tutanağı” içeriğine göre dava dışı …’in araçtan inerek Fevzipaşa istikametine doğru kaçtığı, kolluk tarafından aracın plakasından yararlanılarak yapılan araştırmada davalı …’nin otomobili … adındaki kişiye kiraya verdiğini söylemesi, adı geçen kişinin de aracı kendisinin kiralamadığını, sürücü belgesini kaybettiğini beyan etmesi, İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğü tarafından düzenlenen uzmanlık raporunda davalıya ait otomobildeki eldiven üzerinde elde edilen epiter hücrelerin DNA profilinin dava dışı sürücü …’in DNA profiliyle uyumlu olduğunun saptanması üzerine, birçok suçtan hakkındaki yakalama kararlarıyla aranan dava dışı sürücünün 17/5/2016 günü yakalandığı anlaşılmıştır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; dosyaya toplanan kanıtlardan davacıya sigortalı … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’in yukarıda açıklanan biçimde tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği gibi neden olmaksızın olay yerini terk ettiği anlaşılmaktadır.Davacı vekili dilekçesinde kazaya asli kusuruyla neden olan araç sürücüsünün olay yerinden kaçması nedeniyle kaza tutanağı, alkol raporu gibi kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürmüştür. ZMSS poliçesinin akdedildiği 3/4/2015 günü itibarıyla yürürlükte olan KMAZMSSGŞ’nin B.4 üncü maddesine göre olay yerinin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme ya da can güvenliği biçimindeki nedenler olmaksızın terk edilmesinin rücu nedeni olarak öngörülmemiş olmakla birlikte, dava dışı sürücünün olay yerini terk etmesine bağlı diğer rücu nedenlerinin oluşup oluşmadığının araştırılmasında zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, her biri yalnız başına (münhasıran) rücu nedeni olan KMAZMSSGŞ’nin B.4 ncü maddesinin, a, c ve d bentleri koşullarının varlığının belirlenmesi bakımından; … adındaki kişinin kimlik bilgilerini taşıyan sürücü belgesini kullandığı ileri sürülen davacıya sigortalı … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in, sigortalı aracı kullanmak için gerekli sürücü belgesinin bulunup bulunmadığı, adı geçen sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkollü olup olmadığı ve kazaya ağır kusuruyla neden olup olmadığı yönünden, sunulan kanıtlar değerlendirilerek inceleme yapıldıktan sonra KMAZMSSGŞ’nin B.4 ncü maddesinin, a, c ve d bentlerinde öngörülen rücu koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken dosya içeriğine uygun olmayan yetersiz gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6 ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21/3/2023