Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2135 E. 2022/2168 K. 13.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/2135
KARAR NO: 2022/2168
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2021
NUMARASI: 2020/313 Esas – 2021/178 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Davanın trafik kazasında yaralanma nedeniyle uğranılan maluliyetten kaynaklı geçici ve kalıcı iş görmezlik zararının ve ayrıca manevi zararın, kaza ve zarara sebep olan araç sahibi, işletmecisi ve sigortacısından tazmini istemine ilişkin olduğu, dava konusu zararın 20/09/2014 tarihinde davacının davalıların … plaka sayılı aracında yolcu olarak bulunduğu sırada, araç kasis üzerinden geçerken davacının yukarı doğru havalanarak başını tavana çarpması ve koltuğa düşmesi şeklinde meydana geldiği, mahkememizce istinaf karar kaldırma gerekçesi doğrultusunda, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümleri çerçevesinde, davacının geçici- sürekli iş göremezlik, iyileşme süresi ve bakıcıya muhtaç olup olmadığının araştırılması bakımından, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’ndan aldırılan rapor ile davacının E cetveline göre %21 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 6 ay olduğu ve bu 6 aylık sürenin 1 ayında başka birisinin yardımına ihtiyaç duyabileceği tespit edilmiş olmakla, Adli Tıp Kurumunca sunulan raporda, mahkememizce daha evvel aldırılan maluliyet raporundaki tespitlerden farklı bir tespitin olmadığı ve bu nedenle yeniden aktüeryal hesaplama yapılmasına da gerek olmadığı kanaatine varılmış, davacının dava konusu kaza nedeniyle % 21 oranında malul kaldığı, iyileşmesinin 6 ay süreceği ve bunun 1 aylık süresinde başka birinin bakımına muhtaç olduğu hususları subuta ermiş ve … plakalı araç işleteni ve maliki ile sigortacısının davacının maddi zararından sorumlu oldukları davacının maddi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile 74.841,33 TL nın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının, kazadan omuriliğinde çökme meydana gelmiş olması, beden gücündeki oluşan maluliyet ve bu maluliyetin yaşamı boyunca sürecek olması, bu maluliyetin davacı üzerinde yarattığı üzüntü dikkate alınarak davacının manevi tazminat davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle: “1-Davalı … Sigorta A.Ş hakkında verilen önceki hüküm bu davalı tarafından istinaf edilmemiş ve kesinleşmiş olduğundan, bu davalı yönünden yeniden hüküm oluşturulmasına yer olmadığına, 2-Davacının davalılar … San ve Tic. A.Ş ve … Tic. Ltd Şti ne karşı açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 74.841,33 TL nın 20/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Davacının davalılar … Araç Kiralama San ve Tic. A.Ş ve … San ve Tic. Ltd Şti ne karşı açtığı manevi tazminat davasının kabulüne, 100.000,00 TL nın 20/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı … San. ve Tic. AŞ vekili ile davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … Kiralama San. ve Tic. AŞ vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin bozma kararı doğrultusunda düzenlenmeyen maluliyet raporu dikkate alınarak karar verildiğini, müvekkilinin otobüs ruhsatının sahibi, otobüsün maliki ya da işleteni sıfatını haiz olmadığını, aracı kullanan şoförün, müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, bu nedenle müvekkili hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin, otobüslerin işletildiği hattı sadece kiralama yetkisi bulunduğunu, bu nedenle kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi tarafından verilen kararda maluliyet raporunun, “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmesi gerektiği ve sonrasında aktüerya raporunun alınması gerektiğinin belirtilmesine rağmen, ATK tarafından verilen raporda yine önceki raporda ısrar edilmesi ve Mahkemenin de bunu dikkate alması sonucunda aynı kararın verildiğini, Yerel Mahkemece İstinaf dairesinin kararına aykırı davranıldığını, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, davanın SGK’ya ihbar edilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme tarafından eksik inceleme yapıldığını, davacının bakiye ömrünün hatalı tespit edildiğini, manevi tazminat şartları gerçekleşmediğini gibi hüküm altına alınana manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacı emekli olduğundan, sürekli iş göremezlik dönemine ilişkin zarar hesaplaması yapılamayacağını, davacının 06/10/2017 tarihli ıslah dilekçesinin kendilerine tebliğ edilmediğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.’nin işleteni, davalı … AŞ’nin ruhsat sahibi ve işleteni olduğu … plakalı otobüsün, 20/09/2014 tarihinde, yolda seyir halindeyken yoldaki kasisi fark etmeyerek hızlı bir şekilde geçmesi nedeniyle araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı; olayın meydana gelmesinde dava dışı otobüs sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, meydana gelen zarardan davalıların sorumlu oldukları; davacının bu kaza ve yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu ve yukarıda da belirtildiği şekilde Mahkemece, davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış, davalıların tazminattan sorumluluğuna/işletenlik sıfatlarına ilişkin itirazları ile kusura yönelik itirazlarının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davalılar vekillerinin maluliyet raporuna yönelik itirazlarına gelince; İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran taraf vekillerince aynı sebep ve gerekçelerle istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 11/06/2020 tarih ve 2019/960 Esas – 2020/741 Karar sayılı kararıyla; karara dayanak yapılan maluliyet raporu, kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre düzenlenmediği ve davacı lehine 2.339,10 TL bakıcı giderine hükmedilmesine rağmen, ATK raporunda davacının bakıcıya muhtaç olup olmadığı konusunda herhangi bir tespitin yer almadığı gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılamada, kararımız doğrultusunda ATK’dan maluliyet raporu aldırılması yoluna gidilmiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 09/12/2020 tarihli raporunda; her ne kadar kaza tarihi olan 20/09/2014 tarihinde yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine göre rapor düzenlenmesi istenilmiş ise de, bu yönetmeliğin çalışma gücü kaybı (maluliyet oranı) tespitine yönelik çizelgeleri içermediğinden, olay tarihinde yürürlükte olan 11/10/2008 tarih 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenmesinin gerektiği, dolayısıyla önceki maluliyet raporundaki maluliyet oranı ve iyileşme süresi hususlarında herhangi bir değişikliğin bulunmadığı (maluliyet oranı %21.0 ve iyileşme süresi 6 ay), davacının başka birisinin bakımına muhtaç olmadığı mütalaa edilmiştir. TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Mahkemece, belirtilen uygulama dışında, somut olayda kaza tarihi 20/09/2014 olmasına karşın, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporundaki meslekte kazanma gücü kaybı oranı dikkate alınarak düzenlenen aktüer raporunda hesaplanan tazminat miktarı benimsenerek karar verilmiştir. Eldeki davada olduğu gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen (28/09/2021 tarihli R.G.’de yayımlanan Maluliyet ve Çalışma Gücü Kaybı Tespiti İşlemleri Yönetmeliği ile yürürlükten kaldırılan) Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına, ” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 25., 28., 47., 94., 95. ve 16/5/2006 tarihli ve 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 41. maddesi hükümlerine dayanılarak hazırlandığı; yine anılan Yönetmeliğin 1. maddesinde Yönetmeliğin amacı, “31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ve bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarının maluliyetinin tespitine ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” şeklinde açıklanmıştır. Yönetmeliğin kapsamı ise 2. maddede; “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa göre sigortalı sayılanlar ile bunların bakmakla yükümlü oldukları veya hak sahibi çocuklarını kapsar.” olarak öngörülmüştür. Bu açıklamalara göre, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 4. maddesindeki tanımıyla, çalışma gücünün en az %60’ının hangi hallerde kaybedildiğinin tespiti için düzenlenmiş, yönetmelik ekindeki listelerde hangi hastalık veya arızaların bu kapsamda sayılabileceği liste halinde gösterilmiş, kapsama girmeyenler için bir oran belirtilmemiştir. Yönetmelikte sadece Ek-1 bölümü bulunmaktadır. Bu bölümde vücudun bölümlerinde malulen emeklilik için gerekli görülen çalışma gücünü %60 oranında kaybettiren araz ve hastalıklar yer almakta olup bu araz ve hastalıkların çalışma gücünü hangi oranda (yüzde olarak) azalttığı belirtilmemiştir. Bu nedenle sadece bu cetvel kullanılark, tazminat hesabında en önemli parametre olan çalışma gücü kaybı oranının belirlenmesi olanağı bulunmamakta, bilirkişi tarafından Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetveller kullanılmaktadır. Bunun dışında; anılan yönetmelikte meslek hastalıklarına, meslekte kazanma gücü kaybına, meslek grup numaralarına, arıza ağırlık ölçüsünün meslek gruplarına göre değişimine ilişkin cetvellerin ve meslekte kazanma gücünün kişinin yaşına göre değerini belirten cetvelin bulunmadığı, arıza ağırlık ölçülerinin karşılığında sınırlı sayıda mesleklerin yer aldığı, buna karşılık Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içerdiği ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişinin/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermesi nedeniyle bu yönetmelik çerçevesinde düzenlenen Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 09/12/2020 tarihli raporunun benimsenmesinde dosya içeriği ile usule ve yasaya aykırılık bulunmadığı değerledirilmiş, davalılar vekillerinin bu yöndeki itirazları kabul edilmemiştir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği, maluliyet ve iyileşme süresine ilişkin ATK raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı için hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itirazlar da yerinde göerülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … San. ve Tic. AŞ vekili ile davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 10.461,23 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan toplam 4.215,85 TL mahsup edilerek bakiye 6.245,38 TL karar ve ilam harcının davalı … San. ve Tic. AŞ ile davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davalı … Kiralama San. ve Tic. AŞ ile davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, maddi ve manevi tazminat miktarları ayrı ayrı dikkate alınarak, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/12/2022