Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/2109 E. 2022/2073 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/2109
KARAR NO: 2022/2073
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/05/2022
NUMARASI: 2015/200 (E) – 2022/344 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 29/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … yönetimindeki … plakalı aracın, 17/10/2014 tarihinde, yaya olan müvekkiline çarpması sonucu gerçekleşen tek taraflı trafik kazası neticesinde ağır bir şekilde yaralandığını belirterek şimdilik 100 TL maddi tazminat ile 20.000 TL manevi tazminatın hüküm altına alınması talebinde bulunmuştur. Davalı … davanın reddini talep etmiştir. Davalı sigorta şirketi davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “…Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kusura ilişkin değerlendirmesi kuvvetli delil mahiyetindeyse de bağlayıcı olmadığından, dava konusu kazanın oluşumundaki kusur durumunun tespiti bakımından dava dosyamızdan da bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilip, davacı yana delil avansının ikmali bakımından ihtaratlı kesin süre verilmişse de delil avansı ikmal edilmemiştir… İddia ve savunma noktasında taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü için kusur durumunun tespiti bakımından bilirkişi incelemesinin elzem olması, anılan düzenlemeler karşısında davacı vekilie usulüne uygun ihtaratla verilen kesin süreye rağmen delil ikamesi için gerekli avansı yatırmaması sebebiyle bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılması ve dosya kapsamındaki delillerden TBK’nun 50. maddesi gereğince davalı yanın kusurunun ispat edilemediği” gerekçesiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, şehiriçi hız kurallarına uymadan ve gerekli dikkati göstermeden müvekkile çarpan davalının kusurlu olmadığının kabulünün mümkün olmadığını, davalı araç sürücüsünün kusurlu olduğu kabul edilerek aktüer hesabın yapılması gerektiğini, manevi zararın da ispatına lüzum bulunmadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın, yaya konumunda bulunan davacıya çarpması neticesinde meydana gelen yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Aynı yasanın 86. maddesinde ise bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Araç işleteni, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecektir. Yine aynı yasanın 91. maddesinde, işletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasından kaynaklanan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmalarının zorunlu olduğu düzenlenmiştir. Bu itibarla, davalı işletenin ve dolayısıyla trafik sigortacısının sorumluluğunun doğabilmesi için kazanın gerçekleşmesinde sigortalı araç sürücüsünün az da kusurunun bulunması şarttır. Davaya konu kazaya ilişkin yapılan ceza yargılamasında Bakırköy 4. ASCM’nin 2015/265 Esas – 2016/52 Karar sayılı dava dosyasında, davalı araç sürücüsü …’ın idaresindeki araç ile meskun mahalde gündüz vakti iki yönlü asfalt kaplama sokakta seyrederken, kaldırımdan sağdan sola doğru geçmek için aniden ve kontrolsüzce kaplamaya giren katılana çarpması neticesinde gerçekleşen trafik kazasında davalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığından bahisle verilen beraat kararının, Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/10994 Esas – 2021/2993 Karar sayılı kararıyla düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleştiği, eldeki dava dosyasında ise davacıya verilen kesin süre içerisinde kusura ilişkin bilirkişi raporuna dair delil avansının yatırılmadığı, dosya kapsamında bulunan mevcut delil durumuna göre de davanın ispatlanamadığı görülmektedir. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,Dair, manevi tazminat davası yönünden talep edilen miktar nazara alınarak HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin; belirsiz alacak davası şeklinde açılan maddi tazminat davası bakımından kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 29/11/2022