Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1949 E. 2022/2257 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/1949
Karar No: 2022/2257
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 02/06/2022
Numarası: 2021/331 (E) – 2022/402 (K)
Davanın Konusu: İtirazın İptali
Karar Tarihi: 20/12/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından inşa edilen binanın son katından üstüne tuğlalı inşaat malzemesi düşen müvekkili davacıya kasko sigortası poliçesiyle sigortalı dava dışı …’a ait … plakalı otomobilin gördüğü hasar nedeniyle 53.000,00 TL sigorta tazminatı ödendiğini, ödenen tazminatın rücuen tazmini amacıyla başlatılan icra takibine itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kabulüne, davalının İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … (E) sayılı takibine yönelik itirazın iptaline, takibin devamına karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; davaya konu alacağın ticari nitelik taşıması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi uyarınca tabi olduğu dava şartı arabuluculuk görüşmelerinin müvekkiline bildirilmediğini, sektörde yıllardır faaliyet gösteren ve güvenlik önlemlerinin bilincinde olan güvenlik şirketinin %100 kusurlu olduğuna ilişkin tespitin doğru olmadığını, olayın meydana geldiği 4/10/2019 günü mevsim normallerinin üzerinde hava olayları gerçekleştiğini, şiddetli rüzgar ve fırtına sonucu maddi zararlar oluştuğunu, çok fazla inşaatın yer aldığı bir bölgede zararın müvekkilinin inşaatından düşen bir parçadan kaynaklandığı iddiasının ispatlanması gerektiğini, ancak müvekkilinin sorumlu olduğuna ilişkin dava dosyasına kanıt sunulmadığını, olayın meydana geldiği gün ortaya çıkan hava koşullarının zorlayıcı neden niteliğini taşıdığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan incelemede; HMK’nin 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “c” bendi uyarınca, mahkemenin görevli olması dava şartlarındandır. Aynı Kanunun 115’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Anılan maddenin 2’nci fıkrasının 1’inci tümcesine göre de, mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Dava, kasko sigortacısı davacının, dava dışı sigortalısına ödediği araç hasar tazminatının, zarar sorumlusundan rücuen tahsili için başlanan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. Sigortacının halefiyete dayalı olarak açacağı rücuen tazminat davasında, görevli mahkemenin belirlenmesi konusunda Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu 22/03/1944 tarih ve 37 (E) – 9 (K) sayılı kararında “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur.” ilkesi benimsenmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun (TTK) “Halefiyet” başlıklı 1472’nci maddesinde, “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer.Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre; sigortacının halefiyete dayalı olarak açtığı davada, davanın nitelendirmesi yapılırken, davacının sigortalısı ile zarara neden olduğu ileri sürülen davalılar arasındaki hukuki ilişkiye bakılması gerekir. Somut olayda, davacı … Sigorta AŞ TTK anlamında tacir olmasına karşın sigortalısı … gerçek kişi, sigortaladığı araç hususidir. Davacı sigorta şirketinin yukarıda açıklanan halefiyet ilkesi uyarınca yerine geçtiği dava dışı sigortalı … arasındaki uyuşmazlık sigorta sözleşmesinden değil, haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle yukarıda açıklanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davaya bakma görevi genel görevli mahkeme niteliğindeki asliye hukuk mahkemesine ait olduğunun anlaşılması karşısında, HMK’nin 114’üncü maddesinin 1’inci fıkrasının “c” bendi ve aynı Kanunun 115’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca, davaya bakma görevinin asliye ticaret mahkemesine ait olmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam olunarak hüküm kurulması isabetsizdir. Kararın kaldırılma gerekçesine göre, davalı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Ticaret AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası yazılan ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/3’üncü maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf kanun yolu karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından sarf edilen istinaf yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle yatırılan gider avansının, ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-c maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022