Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1906 E. 2022/2306 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1906
KARAR NO: 2022/2306
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/04/2022
NUMARASI: 2014/229 Esas – 2022/347 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat(Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. ve 56. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri adı altında maddi tazminat ile manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 06/04/2022 tarihli kararıyla; “1-Davacıların maddi tazminata yönelik davasının kabulü ile; (davacılardan … için 9.432,08-TL., … için 9.432,08-TL., … için 9.432,08-TL. ve … için 9.432,08-TL. olmak üzere toplam 37.728,32-TL. sürekli maluliyet zararı ile davacılardan … için 13.751,94-TL., … için 13.751,94-TL., … için 13.751,94-TL. ve … için 13.751,94-TL. olmak üzere toplam 55.007,78-TL. sürekli bakıcı gideri) toplamı olan 92.736,12-TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 10/02/2014 tarihinden, diğer davalılar İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve … yönünden ise kaza tarihi olan 15/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, (…) 2-Davacıların manevi tazminata yönelik davasının kısmen kabulü ile; davacılardan … için 30.000,00-TL., … için 20.000,00-TL., … için 15.000,00-TL. ve … için 15.000,00-TL. olmak üzere toplam 80.000,00-TL. manevi tazminatın kaza tarihi olan 15/10/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, davacıların manevi tazminat yönünden fazlaya ilişkin istemlerinin ise ayrı ayrı reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … ile davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın, davacının davranışlarından dolayı meydana geldiğini ve müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, müvekkili hakkında ceza dosyasında verilen beraat kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiğini, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin kusursuz bulunduğunu, olayın akışı içerisinde müvekkilinin, normal güzergahından normal hızda gittiği anda müteveffanın yaya girişine yasak yola aniden girmesinin, müvekkiline yeşil ışık yandığı esnada olayın gerçekleştiğini gösterdiğini, müvekkilinin yılların İETT şoförü olup kırmızı ışıkta hem de hızlı şekilde geçmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, huzurdaki davada, müvekkilinin kusursuz olduğu sabit olmasına rağmen zorlama ile resmen müvekkiline kusur atfedilinceye kadar dosyanın bilirkişilere tevdi edildiğini ve en sonunda bir heyetin çıkarak müvekkiline kusur atfettiğini, 8 yıldır süren huzurdaki davada müvekkiline kusur atfedebilmek için ne kadar çaba sarf edildiği, dosyanın kaç kez kök rapor ve ek rapor aldırılmak için kaç farklı bilirkişiye tevdi edildiğinin açık olduğunu, kusursuz müvekkilinin bir hiç uğruna ciddi tehdit altında olup bugüne kadar ki dava sürecinin dahi yaşadığı mağduriyetinin büyüklüğünü gösterdiğini; ilk raporlarda müvekkiline kusur atfedilmezken en son İTÜ raporunda ışığın yeşil mi kırmızı mı bilinmediği için her iki tarafa da % 50 kusur atfedildiğini ve Mahkemece bu kusur raporunun kabul edildiğini, ancak kendileri tarafından bu raporun kabul edilmesinin mümkün olmadığını ve Mahkemenin hatalı karar verdiğini; davacının sürekli bakıma muhtaç olup olmadığı hususunun değerlendirilmediğini, davacının sürekli bakıma muhtaç olduğuna dair sağlık raporunun ibraz edilmesi gerektiğini, aksi halde davacının sürekli bakım giderinin olduğundan bahsedilemeyeceğini, müteveffa yaşarken, davacı tarafça müteveffaya bakıldığı için aylık alındığını, dolayısıyla sürekli bakıcı gideri zararının oluşmadığını, kabul manasına gelmemek kaydıyla bu tutarların mahsup edilmesi gerektiğini; eşin, diğer eşe bakmasının ücretli bir faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğini, eşlerin birbirine bakmasının sadakat yükümlülüğünün bir gereği olduğunu, davacının maluliyetinin, farazi bir şekilde %100 olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, gerçek maluliyete göre hesaplama yapılması gerektiğini; kusursuz müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kabul manasına gelmemek kaydıyla, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 15/10/2011 tarihinde … numaralı hatta çalışmakta olan sürücü davalı …’ın, … Mahallesi, … Caddesi üzerinde bulunan … numaralı trafik ışıklarından araçlara yeşil ışık yandığı için devam ettiğini, ışıkları geçtikten hemen sonra yol kenarında bulunan ve cep telefonuyla konuşmakta olan davacının tedbirsiz ve dikkatsiz bir şekilde yola atladığını, otobüsün hız sınırları dahilinde seyretmesine rağmen, şahsın araca çok kısa mesafede yola çıkması nedeniyle duramayarak davacıya çarptığını, dava konusu kazanın gerçekleşme şeklinin gerek tanık beyanlarından ve gerekse araç takip sistemi kayıtlarından bu şekilde olduğunun sabit olduğunu, kazanın, yayanın trafik kurallarına uymamasından meydana geldiğini, kaza anında otobüste yolcu olarak bulunan tanık …’in ifadesinde; otobüsün kendisine yeşil ışık yandığı esnada hareketlenen ve kontrolsüzce yola atlayan davacıya fren yapmasına rağmen duramayarak vurduğunu beyan ettiğini, müvekkili idareye ve aracın sürücüsüne kusur yüklenmemesi gerektiğini, olayın tamamen yayanın kusurundan meydana geldiğini; kabul anlamına gelmemekle birlikte Mahkeme tarafından hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, hastane ve tedavi masraflarının tümüyle SGK tarafından karşılandığını, SGK tarafından davacıya bir ödeme yapılıp yapılmadığının ve maaş bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini, ayrıca faturalandırılmamış bakıcı gideri gibi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 15/10/2011 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün işleteni ve davalı …’ın sürücüsü olduğu otobüsün davacı …’e çarparak yaralanmasına neden olduğu, 10/02/2014 tarihinde açılan işbu davada davacı … için HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında güç kaybı zararı, bakıcı gideri ve tedavi gideri zararı adı altında toplam 3.000 TL maddi ve 70.000 TL manevi tazminat; diğer davacılar olan yaralanan …’ün eşi … için 40.000 TL, oğlu … için 30.000 TL, kızı … için 20.000 TL ve kızı … için 20.000 TL manevi tazminatın talep edildiği; yargılama aşamasında 23/08/2018 tarihinde yaralanan (yaya) davacı …’ün vefat ettiği, müteveffanın mirasçıları olan diğer davacılar tarafından davaya devam edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 10/12/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; dosyalardaki tüm tespit, bilgi ve ifadelerin toplu olarak değerlendirilmesi sonunda trafik ışıkları ile kontrollü yaya geçidinde, davacı yayanın geçmek istediği yere ve davalı otobüsün seyrettiği yöne hangi trafik ışıklarının yandığı, otobüs sürücüsünün mü trafik ışıklarına uymayıp kırmızı ışıkta seyrettiği, yoksa davacı yayanın mı kural ihlalinde bulunup kırmızı ışıkta geçtiği hususunda kesin kanaatine varmanın, dolayısıyla olaydaki kusur durumların kesin olarak tespitinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığı; nitekim Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Uzmanlarınca tanzim edilmiş, 27/10/2014 ve 10/01/2019 tarihli bilirkişi raporlarında da benzer görüşün belirtildiği ve raporların iki seçenekli olarak düzenlendiği, bu durumda, tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca, tehlikelerin eşit olmadığı kesin olarak ortaya konamayacağı için, tehlikeler eşik kabul edilerek, kusurun ilke olarak taraflar arasında yarı yarıya paylaşılmasının uygun olacağı, dolayısıyla, otobüs sürücüsü davalı …’ın hatalı sevk ve idaresi ile davacı yaya …’ün hatalı davranışının olayda eşit oranda, %50 oranda etkili bulunduğunun kabulünün uygun olacağı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Dava konusu olaya ilişkin ceza yargılaması sonucunda davalı sürücünün beaatına karar verilmiş ise de; olaya ilişkin maddi olgu, davalı sürücünün, yaya geçidinde kırmızı ışıkta durduğu, kendisine yeşil ışık yandıktan sonra hareket ettiği ve çok kısa bir süre sonra kaldırımdan yola inen yaya …’e çarptığı; bir başka deyişle yayanın, araçlar için kesintisiz bir şekilde akan bir trafikte yola çıkmadığı şeklinde kesinlik kazanmıştır. Bu durumda, Mahkemece, kazanın meydana gelmesinde yaya ile sürücünün eşit oranda kusurlu kabul edilmeleri hakkaniyete uygundur. Bu nedenle, kusura yönelik itirazlar kabul edilmemiştir. Ayrıca, SGK tarafından davacı tarafa rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılmadığı ve yargılama aşamasında vefat eden davacı …’ün kaza nedeniyle sürekli bakıcıya muhtaç olduğu bilirkişi raporuyla tespit edildiğinden, bu yöne ilişkin itirazlarda da isabet bulunmamaktadır. Manevi tazminatın fazla olduğuna ilişkin itirazlara gelince; kazanın oluş şekli, kusur durumu, yaralanmanın niteliği, maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacıların her biri için hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz da kabul edilmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken (maddi ve manevi tazminat davalarında) toplam 11.799,60 TL karar ve ilam harcından, istinaf başvurusunda bulunan her iki davalı tarafından peşin olarak yatırılan toplam 8.849,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 2.949,90 TL karar ve ilam harcının davalı …’tan ve davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğünden müteselsilen tahsili ile Hazine’ye irat kaydına, 3-Davalı … ile davalı İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri Genel Müdürlüğünün istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, her bir davacı için hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları ayrı ayrı dikkate alınarak HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/12/2022