Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1808 E. 2022/1663 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/1808
Karar No: 2022/1663
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 9/8/2022 tarihli ara karar
Numarası: 2022/504 Esas
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 11/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 08/05/2022 tarihinde müvekkillerinin eş ve babaları olan …’nün sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucu …’nün vefat ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik her bir davacı için ayrı ayrı 200 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı eş … için 150.000 TL, her bir davacı çocuk için ayrı ayrı 100.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı sürücüden tahsilini, işleten ve sürücünün taşınır taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları da dahil olmak üzere tüm malvarlıkları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesince 09/08/2022 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davacı yararına, yargılamanın sonunda verilecek hükmün gerçekleşmesini temin eder mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekirken talebin reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda; Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. HMK’nın 389. maddesinde düzenlenen ihtiyati tedbir; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre ihtiyati tedbir kararı ancak uyuşmazlık konusu hakkında verilebilecektir. Somut olayda, her ne kadar ihtiyati tedbir talebinde bulunulmuş ise de uyuşmazlık konusu para olduğundan talebin ihtiyati hacze yönelik olduğu anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta; zarar haksız eylemden kaynaklandığından tazminat haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmektedir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacakları muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haciz talep edilen davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının kesin olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. İİK 257. maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir.Dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağı, soruşturma dosyasında alınan kusur tespitine yönelik rapor içeriği ve İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2022/329 Esas sayılı dosyası içeriğinin alacağın varlığına ve muaccel olduğuna ilişkin kanı oluşturacak nitelik taşıdığı ve bu aşamada yaklaşık ispat koşulunun da bulunduğu gözetilerek, İİK’nin 257/1. maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken talebin nitelendirilmesinde hataya düşülerek karar verilmesi doğru olmamıştır.Bununla birlikte manevi tazminat miktarının takdirinin hâkime ait olduğu, hâkimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, mahkemece uygun görülecek miktar yönünden yine aynı Kanunun 259’uncu maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 09/08/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda esas numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesinin 9/8/2022 tarihli ara kararının HMK’nin 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/10/2022