Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1722 E. 2022/1873 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1722
KARAR NO: 2022/1873
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/03/2022
NUMARASI: 2020/700 (E) – 2022/255 (K)
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkil sigorta şirketi tarafından kasko sigortasıyla teminat altına alınan … plakalı aracın, davalıların sürücüsü ve işleteni oldukları … plaka sayılı araç ile karışmış oldukları trafik kazası nedeniyle, sigortalı araçta oluşan hasarın ödenerek sigortalının haklarına halef olunduğunu ve sigortalı araçta oluşan hasarın tamamından davalıların sorumlu olduğunu belirterek İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline ve icra inkar tazminatıyla birlikte takibin devamına karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalılar davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince, “… davacı-kasko sigorta şirketinin dava konusu rücu alacağını Kasko Sigortası Genel Şartları B.4.4.3. gereğince öncelikle ilgili risk için teminat sunan dava dışı ZMMS sigorta şirketi olan … Sigorta AŞ’ye yöneltmesi gerektiği ancak davacı tarafından dava açılmadan önce gerekli başvurunun dava dışı … Sigorta AŞ’ye yapılmadığı,… gerekli başvurunun yapılmaması sebebiyle davalıların şu aşamada sorumluluğunun bulunmadığı” gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, müvekkili şirket tarafından sigortalının halefi sıfatıyla açmış olduğu işbu davada, kanunda tanınan seçimlik hakka istinaden müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince dilediği zarar sorumlusuna başvurma hakkının bulunduğunu belirterek kanuna aykırı olan sözü geçen genel şart hükmü üstün tutulmak suretiyle verilen hukuka aykırı kararın istinafen kaldırılması talebinde bulunmuştur. Dava, davacı sigorta şirketi tarafından kasko sigortasıyla teminat altına alınan araçta, trafik kazası nedeniyle meydana gelen hasarın, TTK’nın 1472. maddesinden kaynaklı halefiyet hakkına dayalı olarak kusurlu olduğu iddia edilen davalı araç sürücüsü ve işleteninden rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davacı tarafın, ilgili genel şart hükmü uyarınca kusurlu olduğu iddia edilen aracın 3. kişilere verdiği zararı limit dahilinde teminat altına alan trafik sigortacısına başvurmadan davalılara karşı dava açamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, bu kabul şekli doğru olmamıştır. Şöyle ki; Bilindiği üzere Anayasa’nın 138. maddesinde de yer alan, “Normlar hiyerarşisi” ilkesi uyarınca, hukuk kuralları yukarıdan aşağıya doğru “Anayasa”, “Kanun”, “Kanun Hükmünde Kararname”, “Tüzük”, “Yönetmelik” ve “Diğer alt düzenleyici işlemler (Yönerge, Genelge vb.)” şeklinde sıralanmakta olup, alt kademede yer alan bir normun üst kademedeki norma aykırı olması ya da onun kapsamını aşan düzenlemeler içermesi mümkün bulunmamaktadır. Bu durum, “Genel kurallar, usulü dairesinde değiştirilinceye veya kaldırılıncaya kadar, düzenleyici işlem tesis etme yetkisi olan makam ve kurumları da bağlar” şeklinde ifade edilen “Tu patere legem quam facisti”prensibi ile izah olunmaktadır. Bu ilkenin doğal sonucu olarak, normlar hiyerarşisinde üst kademede yer alan yasal kurallara aykırı düzenleyici tasarrufların idare tarafından yürürlüğe konulmasının hukuka aykırı olacağı şüphesizdir. Somut olayda, halefiyete dayalı olarak dava açan davacının, karşı aracın sürücüsü ve işletenine karşı Karayolları Trafik Kanunu 88 ve müteselsil sorumluluğa ilişkin BK. 61 ve 163. maddeleri uyarınca talepte bulunma hakkının kanunen düzenlendiği, işbu yasal düzenlemelerden kaynaklı zarar görenin dilediği zarar sorumlusuna müracaat etme hakkının genel şart düzeyindeki bir idari düzenleme ile sınırlandırılamayacağı, dolayısıyla davalıların trafik sigortacısına karşı dava açmadan davalılara karşı dava açılamayacağına ilişkin işbu dava engeli niteliğindeki idari düzenlemenin kanuna aykırı olduğu ve bu hususun hakim tarafından re’sen nazara alınması gerektiği karşısında yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. O halde, davanın esasına girilerek tarafların delillerinin toplanması ve ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi amacıyla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine,4-Peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istinaf kanun yoluna başvurana iadesine, 5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi.01/11/2022