Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1718 E. 2023/1566 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1718
KARAR NO: 2023/1566
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2017/863 (E) – 2022/46 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/11/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 03/04/2016 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ’ye ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı çekici cinsi araç ve çekiciye bağlı … plakalı dorse ile yolun karşısına geçmekte olan müvekkillerinin çocuğu …’ya çarparak ölümüne neden olduğunu ve müvekkillerinin çocuklarının desteğinden yoksun kaldıklarını, davalı sigorta şirketine başvuru sonucu 8.850 TL kısmi ödeme yaptığını, fakat yapılan ödemenin gerçek zararın çok altında olduğunu belirterek, fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için şimdilik 100 TL olmak üzere toplamda 200 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihini müteakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş, davacılar vekili 22/09/2020 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı … için maddi tazminat talebini 5.527,75 TL’ye, davacı … için maddi tazminat talebini 13.901,27 TL’ye artırmıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yana destekten yoksun kalma zararı için 07/11/2016 tarihinde 8.550,42 TL ödendiğini, anılan ödeme ile müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleşen davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/863 Esas sayılı dosyasında talep artırımı yapıldıktan sonra alınan ek hesap raporu ile tazminatta artış meydana geldiğini, bu nedenle aynı kaza nedeniyle ek dava açma zorunluluğu doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, müvekkillerinden … için 7.841,34 TL, … için 11.593,09 TL olmak üzere toplam 19.434,43 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihine müteakip 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davanın ek dava olarak görülerek İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/863 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini talep etmiş, davacılar vekili 08/12/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için maddi tazminat talebini 30.397,31 TL’ye artırmıştır.Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı yana müteveffa …’nun ölümü sebebiyle uğradıkları destekten yoksun kalma zararı için 07/11/2016 tarihinde 8.550,42 TL ödendiğini, anılan ödeme ile müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, yerleşik Yargıtay içtihatları gereği ek tazminat talebinin ancak hesaplama yöntemi ve benzeri nedenlerden kaynaklanmayan açık şekilde eksik ödeme bulunduğu durumlarda mümkün olabildiğini belirterek davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; davanın kısmen kabulüne, asıl dava yönünden; davacıların maddi tazminat talebinin kabulü ile davacı … yönünden 5.527,75 TL, davacı … yönünden 13.901,27 TL destekten yoksun kalma tazminatının 17/11/2016 temerrüt tarihinden (kısmi ödeme tarihi) itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla) tahsili ile davacılara verilmesine, birleşen dava yönünden 6325 Sayılı HUAK 18/A ve TTK 5/A maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili, ilk derece mahkemesinin 17/09/2020 tarihli 5. celse ara kararı uyarınca 06/07/2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda ıslah dilekçesini sunduklarını, bu kez mahkemece 18/12/2020 tarihli duruşmanın 1 numaralı ara kararı ile Anayasa Mahkemesinin 2019/40 E. – 2020/40 K. sayılı kararı gereğince ek rapor düzenlemek üzere dosyanın aktüerya bilirkişiye tevdine karar verildiğini, 10/02/2021 tarihli bilirkişi 1. ek raporunda müvekkillerinin tazminat miktarlarında artış meydana geldiğini, daha öncesinde ıslah talebinde bulunduklarından fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ek dava açtıklarını ve ek davanın işbu dava ile birleştirilmesine karar verildiğini, bilirkişi tarafından düzenlenen 09/08/2021 tarihli 2. ek rapor uyarınca birleşen dava yönünden talep artırım dilekçesi sunduklarını, ilgili kanunda yapılan bir kısım değişiklikten kaynaklı olarak meydana gelen artış sebebiyle müvekkillerinin hak kaybına uğramaması adına ek dava açma zorunluluğu doğduğunu, ek davanın asıl davanın bir parçası olduğunu, kaldı ki ek davanın kalan bakiye tazminatın tahsiline ilişkin olmadığını, eksik ödemeye ilişkin açılmış bir ek dava olması halinde davalıya başvuru ve dava şartı arabuluculuk başvuru zorunluluğu hasıl olacağını, birleşen dava yönünden usulden red kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nin 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Asıl ve birleşen dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, 04/08/2017 tarihinde açılan asıl davada alınan bilirkişi raporu uyarınca davacılar vekili tarafından 22/09/2020 tarihli talep artırım dilekçesi ile her bir davacı yönünden maddi tazminat talebi artırıldıktan sonra mahkemece aktüer bilirkişiden alınan ek rapor uyarınca davacılar vekili tarafından 08/04/2021 tarihinde davalı aleyhine ek dava açılarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı … için 7.841,34 TL, … için 11.593,09 TL olmak üzere toplam 19.434,43 TL destekten yoksun kalma tazminatı talep edilmiş, açılan bu dava asıl dava ile birleştirilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrasının 4. cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Birleşen ek davanın davalısı ZMS sigortacısı olup ticari dava olduğu hususunda uyuşmazlık yoktur. Birleşen ek dava asıl davadan ayrı, bağımsız bir davadır.Davacılar vekili tarafından 28/12/2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan arabuluculuk son tutanağına göre arabuluculuk sürecinin başladığı tarihin, ek davanın açıldığı 08/04/2021 tarihinden sonraki bir tarih olan 21/12/2021 olduğu, davacının, arabulucuya başvurmaksızın ek davayı açtığı, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde birleşen ek davanın arabulucuya başvuru yapılmadan doğrudan açılmış olduğu anlaşılmakla mahkemece birleşen ek davanın zorunlu arabuluculuk dava şartının yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 269,85 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 189,15‬ TL karar ve ilam harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davacıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/11/2023