Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/163 E. 2022/798 K. 25.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/163
KARAR NO: 2022/798
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2021/74 (E) – 2021/1029 (K)
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
Birleşen İstanbul Anadolu 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/75 (E) sayılı dava dosyasında:
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 25/04/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kasaplık üzerine faaliyet gösteren müvekkili şirkete karşı davalı kurumun 8.324,00 TL tutarındaki faturaya dayanarak İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … (E) sayılı dosyasıyla icra takibine başladığını, müvekkili şirket adına kesilmeyen ve düzenlemeyen takibe dayanak faturaların müvekkili şirketle ilgisinin bulunmadığını belirterek müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine ve davalı kurum aleyhine tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibine dayanak faturaların davacı şirkete tebliğ edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Birleşen İstanbul Anadolu 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/75 (E) sayılı dava dosyasında: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kasaplık üzerine faaliyet gösteren müvekkili şirkete karşı davalı kurumun toplam 4.168,88 TL alacağın tahsili amacıyla 11 adet faturaya dayanarak İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … (E) sayılı dosyasıyla icra takibine başlandığını, adına düzenlenmeyen fatura için müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını belirterek, müvekkili şirketin borçlu olmadığının tespitine ve davalı kurum aleyhine tazminata hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davaya bakma görevinin idari yargıya ait olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; somut olayda idarenin kamusal faaliyeti bulunmadığından davaya bakma görevinin adli yargıya ait olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, 5596 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun 31’inci maddesinin 1’inci ve 8’inci fıkraları uyarınca “resmi kontrol görevi” verilen resmi veterinerlece yürütülen hizmet karşılığında fatura ile talep edilen ücretten ötürü borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı ve Yem Kanunu’nun 31’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; resmî kontrollerin, uygun sıklıkta, tarafsız, şeffaf ve meslekî gizlilik ilkelerine uygun olarak risk esasına göre, ön bildirim gereken hâller dışında, önceden haber verilmeksizin gerçekleştirileceği, bu kontrollerin, izleme, gözetim, doğrulama, tetkik, denetim, numune alma ve analiz gibi uygulamaları da kapsayacağı; kontrollerin, Bakanlıkça kontrol yetkisi verilen personel tarafından gerçekleştirileceği, aynı Kanunun 35’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; Bakanlığın, bu Kanun kapsamında yürütülen faaliyetler ve yapılan resmî kontrollerin karşılığı olarak ücret alabileceği, hangi faaliyetlerden ve resmî kontrollerden ne miktarda ücret alınacağının her yıl Aralık ayında Bakanlıkça belirleneceği hükümlerine yer verilmiş; alınacak olan ücretin nasıl tahsil edileceğine ilişkin bir hükme yer verilmemiştir. Öte yandan: yukarıda açıklanan 5996 sayılı Kanunun 35’inci maddesinin 1’inci fıkrasının iptali istemiyle açılan davada, Anayasa Mahkemesinin 29/5/2012 günü 28307 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve iptal isteminin reddi ile sonuçlanan 29/12/2011 gün ve 2010/80 (E) – 2011/178 (K) sayılı kararında; anılan hükmün Anayasa’nın 73’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmüne aykırı olup olmadığı hususu irdelenirken, dava konusu kuralda, verilen bir hizmetin karşılığı olmak üzere ücret alınması söz konusu olup, alınan ücretin, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük niteliği bulunmadığı belirtilmiştir. Diğer taraftan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2’nci maddesinin 1’inci fıkrasının (a) bendinde; iptal davaları, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar olarak tanımlanmıştır. Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, idari yargıda, dava konusu edilen idari işlemlerin kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte bulunması gerekmektedir. Buradaki kesinlik kavramı işlemin uygulanmaya hazır, nihai bir işlem niteliğinde olduğunu, bir başka makamın onayına tabii olmadan doğrudan uygulanabilirliğini göstermektedir. Yürütülmesinin zorunlu olması yani yerine getirilebilirlik (icra edilebilirlik) niteliği ile de kamu gücü ve kudretinin üçüncü kişiler üzerinde, doğrudan doğruya çeşitli hukuki sonuçlar doğurmak suretiyle etkisini göstermesi olarak ifade edilmektedir. Bir idari işlemde, idari davaya konu olması bakımından aranılan bu özellikleri taşımayan, herhangi bir davranışta bulunmaya davet eden ya da bir yükümlülüğü hatırlatan işlemlerin dava konusu olamayacağı açıktır. Somut uyuşmazlıkta ise davalı Tarım ve Orman Bakanlığı 5996 sayılı Kanunun 31’inci maddesi uyarınca yapılan denetimler kapsamında aynı Kanunun 35’inci maddesine göre düzenlenen, parçalama tesislerinde resmi kontrol ücreti açıklamasına yer verilen 27/12/2018 tarihli 8.324,00 TL tutarındaki faturaya dayanılarak davacı …ne karşı ilamsız icra yoluyla takibe başlandığı, eldeki davanın ise bu takipten kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Ortada tahakkuku gereken kamu alacağından ziyade, verilen bir veterinerlik hizmeti karşılığında alınacak bir ücretin söz konusu olması nedeniyle kamu alacağının tahakkuk etmesi işleminden söz edilemeyecektir. Diğer taraftan icra takibine dayanak faturanın ödenmemesi durumunda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tahsil edileceğine dair herhangi bir ibareye yer verilmemiş olduğundan söz konusu fatura ile bu fatura tutarının ödenmesinin istenilmesine ilişkin yazının idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem niteliğinin bulunmadığı da açıktır. Bu itibarla idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülebilir bir işlem bulunmadığından, eldeki davaya bakma görevi adli yargı mahkemelerine ait olduğunun anlaşılması karşısında davanın görülerek esas hakkında karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan gerekçe ile usulden reddine karar verilmesi isabetsizdir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25/04/2022