Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1585 E. 2022/1700 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1585
KARAR NO: 2022/1700
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2021/594 Esas – 2022/82 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık, TBK’nın 53/3. maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince;”-Davanın kabulü ile davacı … için 80.111,44-TL, davacı … için 13.631,92-TL olmak üzere toplam 93.743,36-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davacıların cenaze ve defin gideri talepleri yönünden fazlaya ilişkin istemin reddine, “karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; istinaf dairesince kararın kaldırılmasına karar verilmesi üzerine, kusur incelemesi yaptırılması sonucunda, yeniden karar verildiğini ancak ilk hesaplamadan bugüne kadar geçen süre zarfında asgari ücretlerde büyük artışlar yaşandığını, asgari ücretin kamu düzenine ilişkin olduğunu, dolayısıyla, yeniden aktüer hesaplaması yapılarak karar verilmesi gerektiğini, kararın bu yönden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmeden karar verildiğini, müteveffanın kaza anında kask takmaması nedeniyle müterafik kusur indiriminin olup olmadığının tartışılmadığını ve indirim yapılmadan karar verildiğini, SGK tarafından ödenen bir tazminat olup olmadığının araştırılması, ödeme yapılmış ise tazminattan indirilmesi gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurması üzerine, Dairemizin 17/06/2021 tarih ve 2019/2472 Esas – 2021/948 Karar sayılı kararıyla; “… Mahkemece, kesinleşen ceza dosyasındaki maddi olgu (trafik kazasının oluş şekliyle ilgili kabul) dikkate alınarak, dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde davacıların desteği müteveffa … ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı araç sürücüsü …’ın kusur oranlarının belirlenmesi açısından, 3 kişilik uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması, bu rapor sonucuna göre gerek duyulması halinde aktüerya bilirkişisinden davacıların talepleri konusunda ek rapor alınması, olayda müterafik kusur olup olmadığının araştırılması sonucunda, tarafların delillerinin değerlendirilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.” şeklindeki gerekçeyle, “Davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına,” karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin yukarıda belirtilen kararı doğrultusunda gerekli ve yeterli araştırma yapılmış ve kusur yönünden bilirkişi heyetinden rapor aldırılmıştır. Dosyaya aldırılan 04/01/2022 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, kazanın meydana gelmesinde … plakalı motosikletin sürücüsü müteveffa …’ın %35 oranında tali, … plakalı kamyonetin dava dışı sürücüsü …’ın %65 oranında asli kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelenmesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, raporun dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu kanısına varılmıştır. Buna göre, İlk Derece Mahkemesinin ilk kararında dikkate aldığı kusur raporu yönünden hiçbir değişiklik olmadığından, Mahkemece, destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması yönünden, yeniden rapor alınmasına gerek bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, aynı kusur oranları dikkate alınarak düzenlenen 26/10/2017 tarihli tazminat bilirkişi raporunun Mahkemece dikkate alınarak karar verilmesinde herhangi bir hata bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacılar vekili ile davalı vekilinin bu yönlere ilişkin itirazları kabule şayan görülmemiştir. Ayrıca, İlk Derece Mahkemesince verilen ilk karara karşı, davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, SGK’dan ödeme alınıp alınmadığı yönünde herhangi bir itirazı bulunmadığından, Dairemizce verilen karardan sonra yapılan yargılamada yeniden verilen işbu dosyadaki karara karşı istinaf başvuru dilekçesinde, bu itirazın ileri sürülmüş olması nedeniyle, bu yöndeki itiraz da kabul edilmemiştir. Davalı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılması yönündeki itirazına gelince; kaza tespit tutanağında, motosiklet sürücüsü müteveffa …’ın başını kaldırıma çaptığı belirtilmiştir. Kazaya karışan … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …, soruşturma aşamasındaki 28/06/2014 tarihli ifadesinde, müteveffanın başında kask bulunmadığını beyan etmiştir. Yine dava konusu kazaya ilişkin ceza yargılamasının yapıldığı Antalya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/521 Esasa sayılı dosyasının 07/11/2014 tarihli celsesinde müşteki olarak beyana alınan davacı …, müteveffa …’ın, kazanın olduğu gün kaskını evde unuttuğunu ve başında kask olmadığını belirtmiştir. 28/06/2014 tarihli ölü muayene tutanağında ise, müteveffa …’ın ölüm nedeninin, kafa ön tarafında açık çökme kırığı, beyin kontüzyonu olduğu belirtilmiştir. Buna göre, müteveffanın kaza anında kask takmaması, TBK’nın 52. maddesinde düzenlenen müterafik kusuru oluşturmaktadır. Bu durumda, her bir davacı için hükmedilen destekten yoksun kalma tazminat miktarları üzerinden, Yargıtay ile Dairemizin yerleşik ilke ve kararları doğrultusunda takdiren %20’şer oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmüştür. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde yeniden hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,
B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile;Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre:1-Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 64.089,15 TL, davacı … için 10.905,53 TL olmak üzere toplam 74.994,68‬ TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.122,88 TL karar harcından, peşin alınan 325,54 TL’nin mahsubu ile geri kalan 4.797,34 TL bakiye harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydedilmesine,3-Davacının yaptığı 37,34 TL ilk masraf, 3.300 TL bilirkişi ücreti ve 235,45 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 3.572,79 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,4-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, hükmedilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 11.999,15 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,5-Reddedilen miktar, müterafik kusur indirimi uygulamasından kaynaklandığından, davalı lehine vekalet ücreti verilmesine yer olmadığına, 6-Karar kesinleştiğinde artan gider avansının ilgili tarafa iadesine,
C-İstinaf İncelemesi Bakımından:1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu’na göre davacılardan alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, her bir davacı için hükmedilen tazminat miktarı ayrı ayrı dikkate alınarak, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18/10/2022