Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1516 E. 2022/1899 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1516
KARAR NO: 2022/1899
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/11/2021
NUMARASI: 2021/34 (E) – 2021/890 (K)
DAVALI: Ak Sigorta AŞ -Poligon Cad.Buyaka 2 Sitesi No:8 Kula 1 K:0-6 34471 Ümraniye/İstanbul
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl ve birleşen davasında, davalı şirketin sigortacısı, davalı … ve birleşen dava dosyasının davalısı olan …’un da sürücüsü ve işleteni oldukları … plakalı aracın kırmızı ışıkta durmayıp yaya olarak yolun karşısına geçmekte olan müvekkiline çarparak yaralanmasına sebebiyet verdikten sonra durmayarak olay mahallinden uzaklaştığını belirterek şimdilik 40.000 TL maddi, 100.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … şirketi vekili, davalı … ve birleşen dosyada davalı … davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; konusu kalmayan maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 10.000 TL manevi tazminatın 23/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline dair verilen kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 10/12/2020 tarihli, 2019/1561 Esas – 2020/4358 Karar sayılı ilamı araç maliki olan … aleyhine aynı sebebe dayalı olarak açılan manevi tazminat davası hakkında usulüne uygun bir şekilde taraf teşkili yapıldıktan sonra bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini müteakip yapılan yargılamada, konusu kalmayan maddi tazminat davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 10.000 TL manevi tazminatın davalı araç sürücüsü …; 5.000 TL manevi tazminatın ise araç maliki …’dan olacak şekilde 23/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline ve davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, müvekkilinin kaza nedeniyle %8 oranında malul kaldığını, halen yürüyüş bozukluğu çektiğini, somut olayın özelliklerine göre takdir edilen manevi tazminatın az olduğunu, ayrıca müteselsil sorumluluk hükümlerine aykırı bir şekilde davalılar arasında paylaştırılmak suretiyle manevi tazminata karar verilmesinin de usule aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … vekilleri, kusura ilişkin yapılan araştırmanın eksik olduğunu, ceza mahkemesi kararının eldeki dava bakımından bir bağlayıcılığının bulunmadığını, zira …’un ceza davasının tarafı olmadığını, eldeki dava dosyası bakımından kusur incelemesi yapılmaksızın karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafa ait ATK’dan alınmış bir maluliyet raporunun bulunmadığını, bu hususun da eksiklik teşkil ettiğini, takdir edilen manevi tazminatın yüksek olduğunu, kaldı ki davacı yanın talebinin de zamanaşımına uğradığını, buna ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan maluliyete dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı … şirketi tarafından davacının kalıcı maluliyetine dayalı olarak ödeme yapıldığı ve maddi tazminat davasının bu nedenle konusuz kaldığı görülmektedir. Manevi tazminat davasına ilişkin yapılan değerlendirmede ise; TBK 74. maddesi gereği ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Y.H.G.K. 11.10.1989 gün ve E.1989/11-373, K.472 sayılı ilamı). Bunun nedeni, ceza yargılamasındaki ispat araçları bakımından ceza hakiminin hukuk hakiminden çok daha elverişli konumda bulunmasıdır. Bir ceza mahkemesinin maddi olgulara ilişkin kesinleşmiş saptamasının, aynı konudaki hukuk mahkemesinde de kesin delil oluşturur. (Hukuk Genel Kurulu – 2008/4-564 E, 2008/536 K.). Hukuk hakimi beraat kararıyla bağlı değil ise de, TBK 74. maddesi gereği kesinleşen mahkumiyet kararıyla bağlıdır. Dosya arasında bulunan Gebze 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/368 Esas – 2013/689 Karar sayılı kararı ile davalı araç sürücüsü …’un trafik ışık kontrollü kavşağa yaklaşırken hızını azaltması ve seyrini daha kontrollü bir şekilde sürdürmesi gerekirken bu hususa riayet etmeyerek karşıdan karşıya geçmekte olan davacının da aralarında bulunduğu yayalara çarpması eyleminde asli kusurlu olduğu kabul edilerek cezalandırılmasına karar verildiği, işbu kararın temyizi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2014/17933 Esas – 2015/7652 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, ceza mahkemesinin davalı araç sürücüsünün kazadan kaynaklı sorumlu olduğuna ilişkin kabul şeklinin, eldeki davaya bakan hukuk mahkemesini bağlayacağı ve kabul edilen kusur durumunun da ilk derece mahkemesince benimsenmesinde oluş, usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı araç sürücüsünün eyleminin aynı zamanda suç teşkil ediyor olması nedeniyle davanın uzamış ceza zamanaşımına tabi olduğu ve 17/01/2014 tarihinde açılan asıl dava ve 01/05/2017 tarihinde açılan birleşen davanın, haksız fiil tarihi olan 23/04/2012 tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı ve ayrıca, davacı tarafından dayanılan engelli sağlık kurulu raporunun manevi tazminata ilişkin değerlendirme yapabilmek bakımından yeterli olduğu, bu hususlara ilişkin kabul ve uygulama şeklinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Ancak; tarafların tespit edilen mâli ve sosyal durumları, kusur durumu, davacının kaza nedeniyle ortopedik açıdan %8 oranında malul kalmış olması, yaralanmasının hayat fonksiyonlarına orta derecede etkili olacak şekilde gerçekleşmesi ve caydırıcılık/hakkaniyet ilkelerine göre hükmedilen manevi tazminat düşük olduğu gibi müteselsil sorumlular arasında manevi tazminat miktarının farklı bir şekilde belirlenmiş olması da doğru olmamıştır. O halde davalı vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin manevi tazminat başvurusunun ise kabulüne, yukarıda sayılan somut olayın özellikleri dikkate alınarak davacı tarafın elem ve ızdırabının tatmini amacıyla 40.000 TL manevi tazminat takdir edilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı … vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne,3-Düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının asıl ve birleşen dava dosyası yönünden kaldırılmasına,Buna göre; a)Asıl davada konusu kalmayan maddi tazminat davasına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına,b)Davacının asıl davada ve birleşen 2017/319 Esas sayılı dosyada talep ettiği manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 40.000 TL manevi tazminatın 23/04/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … ve birleşen dosya davalısı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,4-Alınması gereken 2.732,4‬0 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 819,75‬ TL harcın mahsubu ile kalan 1.912,65‬ TL’nin davalılar … ve birleşen dosya davalısı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 478,20 TL peşin harç ile birleşen dosya üzerinden yatırılan 341,55 TL peşin harcın davalılar … ve birleşen dosya davalısı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davacı vekili tarafından maddi ve manevi tazminat davası için ortaklaşa yapılan 482 TL yargılama giderinden maddi tazminat davası için saf edilen 241 TL’nin davalı …’tan; manevi tazminat davası bakımından sarf edilen 241 TL’nin ise kabul ve ret oranına göre 96,40 TL’lik kısmının davalı … ve birleşen dosya davalısı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan daire karar tarihindeki AAÜT uyarınca manevi tazminat için hesap edilen 9.200,00 TL vekâlet ücretinin davalı … ve birleşen dosya davalısı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 8-Davalı … ve birleşen dosya davalısı … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden daire karar tarihindeki AAÜT uyarınca reddedilen manevi tazminat miktarı nazara alınarak 9.200 TL vekalet ücretinin davacı taraftan tahsil edilerek adı geçen davalılara verilmesine, 9-Maddi tazminat davası yönünden hükmedilmesi gereken vekalet ücreti sigorta şirketi tarafından ödenmiş olmakla bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf yargılama giderleri bakımından:10-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, istinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, istinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 11-Davalı …’un istinaf başvurusu esastan reddedilmiş olmakla, alınması gereken 341,55‬ TL karar ve ilam harcından peşin alınan 86 TL’nin mahsubundan sonra kalan 255,55‬ TL’nin davalı …’dan alınarak Hazineye irat kaydına, istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda manevi tazminat davası bakımından kabul ve reddedilen miktarlar ve konusu kalmayan maddi tazminat davası bakımından ise sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme miktarı olan 37.000 TL nazara alınarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2022