Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1266 E. 2022/1727 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1266
KARAR NO: 2022/1727
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2021
NUMARASI: 2021/476 Esas – 2021/910 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan geçici-kalıcı iş göremezlik zararı, bakıcı gideri adı altında bakiye maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda, dava konusu kaza nedeniyle davalı tarafından davacıdan 03/12/2016 tarihli ibranamenin alındığı, yapılan ödeme miktarının ibranamede yazılı olduğu, davalı vekilinin ödeme tarihi olarak belirttiği 15/12/2016 tarihinde davacı adına ibranamedeki bedelin … Bankası Taksim Ticari şubesine yatırıldığına ilişkin dekontun dosyaya sunulduğu, KTK’nın 111/2.maddesinde yer alan 2 yıllık sürenin hak düşürücü süre olması nedeniyle resen nazara alınması gerektiği, eldeki davanın 09/07/2021 tarihinde açıldığı göz önünde bulundurulduğunda KTK’nın 111/2.maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda, ilgili yasa maddesi uyarınca ödemenin (ibranın) yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde ibranın iptali için dava açılmadığı anlaşıldığından hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeni ile davanın usulden reddine” karar verilmiştir.Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yetersiz ödemelere ilişkin taleplerde herhangi bir hak düşürücü süre olmadığından, Yerel Mahkemece verilen kararın hukuka uygun olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111. maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü sürenin, ödemenin iptali, anlaşmanın geçersiz kılınması talepleri hallerinde geçerli olacağını, hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, yaralanmayla sonuçlanan kazanın 07/09/2014 tarihinde gerçekleştiğini, 8 yıllık ceza dava zamanaşımı dolmadan davanın açıldığını, her ne kadar müvekkilinin sakatlığına ilişkin ödeme alınmış ise de, müvekkilinin maluliyet oranının gün geçtikçe arttığını, artan maluliyet oranı için eksik kalan kısmın ödenmesi adına davanın açıldığını, bu durumda herhangi bir hak düşürücü süre olamayacağını, kaldı ki, Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 02/12/2019 tarihli raporda da açıkça görüleceği üzere kaza tarihi 07/09/2014 olmasına rağmen, müvekkilinin güncel muayeneleri sonucu düzenlenen 2019 tarihli raporda %42 maluliyet oranı olduğu kanaatine varılmasının dahi, tek başına maluliyet oranının kaza tarihinden bu yana giderek arttığının açıkça göstergesi olduğunu, bu nedenle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 07/09/2014 tarihinde, davalı Sigorta Şirketi nezdinde ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunun … plakalı aracın tek taraflı kaza yapması neticesinde, araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı; işbu dava öncesinde davacı tarafça davalı Sigorta Şirketi’ne başvurulması üzerine 03/12/2016 tarihinde taraflar arasında “İbraname, Mutabakatname ve Tazminat Makbuzu” düzenlenerek imzalandığı ve bu anlaşma gereğince davacıya, tüm maddi taleplerine karşılık olmak üzere toplamda 32.045,09 TL tazminat ödendiği; HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında, 09/07/2021 tarihinde açılan işbu davada, yapılan ödemenin yetersiz görülerek bakiye, geçici-sürekli iş göremezlik tazminatı, bakıcı gideri tazminatı adı altında maddi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa ilişkin anlaşmalar” başlıklı 111. maddesinde; “Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir.Tazminat miktarlarına ilişkin olup da, yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ve yasal düzenleme ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; dava konusu kaza ve ZMSS poliçesinden kaynaklanan tüm maddi taleplerin alındığına dair taraflar arasında düzenlenen 03/12/2016 tarihli ibranamenin üzerinden, Karayolları Trafik Kanunu’nun 111/2. maddesinde belirtilen 2 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra işbu davanın açıldığı; davacının yaralanmasının niteliği ve ibranamede belirtilen maddi tazminat ödemesine esas alınan ve Muğla Sıktı Koçman Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 16/12/2016 tarihli raporda belirtilen maluliyet oranı (%41.2) ile dava öncesinde, davacı tarafça aldırılan Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 02/12/2019 tarihli rapordaki maluliyet oranı (%42) dikkate alındığında olayda gelişen bir durumdan da söz edilemeyeceği; bir başka deyişle, Mahkemece verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varılmıştır. Bu çerçevede, Dairemizce, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiş ve aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/10/2022