Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1130 E. 2022/2156 K. 07.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/1130
Karar No: 2022/2156
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 15/06/2021
Numarası: 2014/358 (E) – 2021/625 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve manevi tazminat
Karar Tarihi: 7/12/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS), davalı … Sigorta AŞ’ye kasko poliçesiyle sigortalı, davalı …’a ait, sürücüsü davalı …’ın yönetimindeki … plakalı kamyonetin, elektrikli bisiklet sürücüsü davacı …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde geçici ve sürekli sakatlık tazminatı ile 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya davacı …’ın dikkatsiz tutum ve davranışlarının neden olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının pek aşırı, maddi tazminat tutarının ise çok yüksek olduğunu ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Davalılar … Sigorta ve … Sigorta AŞ vekilleri cevap dilekçelerinde toplanmasını istedikleri kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacının davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı manevi tazminat davasının reddine, diğer davalılara karşı açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, … ve … Sigorta AŞ’den müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; davacıda Adli Tıp Kurumunun (ATK) 8/6/2018 ve 3/7/2019 tarihli raporlarıyla saptanan tibia kırığının düzeltilmesi durumunda maluliyetin yeniden değerlendirileceği görüşünden sonra yeterli inceleme yapılmadan raporda yer verilen %19,2 meslekte kazanma gücü kaybı oranı esas alınarak tazminata hükmedilmesinin yerinde olmadığını, hükmolunan manevi tazminatın afaki ve pek aşırı olduğunu, manevi tazminat miktarının tayininde haksız fiili oluşturan olayın özelliği yanında tarafların sıfatı, sosyal ve ekonomik durumlarının da dikkate alınmasının zorunlu olduğunu, diğer taraftan belirlenecek miktarın ceza olarak tayin edilemeyeceği gibi manevi tazminatın zenginleşme aracı olarakta kullanılamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusur oranlarını gösterir raporlar arasındaki çelişkinin giderilmediğini, tazminat tutarını doğrudan etkileyecek nitelikteki meslekte kazanma gücünden kayıp oranının kesin olarak saptanması gerektiğini, hükmolunan manevi tazminatın pek aşırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmolunan manevi tazminatın oldukça az olduğunu, davacı lehine 4.500,00 TL vekâlet ücreti takdir edilmesine karşın, davalılar lehine 9.900,00 TL vekâlet ücretine karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Makine Yüksek Mühendisi Öğretim Üyesi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; yönetimindeki tescilsiz elektrikli bisiklet ile seyir halinde iken orta refüje ayrılmış tek yönlü yolda “U” dönüşü yapmak için yavaşlaması, aracının hızını kavşaktaki trafik koşullarına göre ayarlaması, karşı yönden gelerek kavşağa girmekte ve doğrudan geçiş yapmakta olan diğer araca öncelik tanıması gerekirken, bu kurala uymadan tehlikeli biçimde “U” dönüşü yapan davacı …’ın birinci derecede %75 oranında; yönetimindeki kamyonet ile kavşak yerine geldiğinde fren yaparak yavaşlaması ve aynı kavşakta sola “U” dönüşü yaparak en sağ şeride girme durumunda olan elektrikli bisikleti dikkate alması, dikkatli ve tedbirli seyretmesi gerekirken bu kurala uymayan davalı sürücü …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş; ATK Trafik İhtisas Dairesinin 21/7/2020 tarihli raporunda ise yaklaşan araçlara ilk geçiş hakkını verdikten sonra uygun olması durumuna göre kavşaktan kontrollü bir şekilde dönüşünü gerçekleştirmesi gereken davacı sürücü …’ın %65, yönetimindeki kamyonet ile seyir halinde iken kavşaktan tedbirli biçimde geçmesi, dönüş yapan motosiklete karşı zamanında etkili önlem alması gereken davalı sürücü …’ın ise %35 oranında kusurlu olduğu bildirilmiştir. Hükme esas alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunda davalı sürücü …’ın yönetimindeki kamyonet ile davacı …’ın yönetimindeki elektrikli bisikletin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, yasal dayanaklarıyla birlikte, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. ATK 2’nci İhtisas Kurulunun 19/6/2019 gün ve 11439 sayılı raporunda davacı …’ın 18/7/2014 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı olarak geçirdiği trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak, E cetveline göre %19 oranında meslekte kazanma gücünden kaybına neden olduğu, kişinin mevcut maluliyetinin cruris kırığının kaynamamış olmasından kaynaklandığı, iyileşme süresinin 9 ay olarak kabulünün gerektiği, pseudoartrozun cerrahi tedavi ile düzeltilebilen komplikasyon olduğu belirtilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmakta; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmekte; bir teselli, bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş biçimi ve tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde belirtildiği gibi, hukuka ve hakkaniyete uygun sonuca varılmalıdır. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar … ve …’ın dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına, ATK 2’nci İhtisas Kurulunun raporundan anlaşılan davacının yaralanmasının ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacı lehine hükmolunan manevi tazminat miktarınında isabetsizlik bulunmadığından, manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacı vekilinin, kısmen reddine karar verilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ile … Sigorta AŞ lehine hükmolunan vekâlet ücretine yönelik istinaf nedeninin incelenmesine gelince: İlk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretin davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği gözetilmeden yazılı biçimde karar verilmesi isabetli görülmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine,B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre:1-Davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacının davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı manevi tazminat davasının reddine, 3-Davacının diğer davalılara karşı açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 30.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve … yönünden kazanın meydana geldiği 18/7/2014, davalı … Sigorta AŞ yönünden ise ihtiyari mali mesuliyet sigortası poliçesinde yer alan limitle sınırlı kalmak koşuluyla davanın açıldığı 26/8/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, 4-Maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,5-Manevi tazminat davası yönünden Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.049,30 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin yatırılan karar ve ilam harcından maddi tazminat talebine isabet eden 285,70 TL, tamamlama harcı olarak yatırılan 350,52 TL olmak üzere toplam 636,22‬ TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.413,08 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, 6-Maddi tazminat davası bakımından davacı tarafından peşin yatırılan karar ve ilam harcının davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Manevi tazminat davası bakımından hükmolunan karar ve ilam harcından mahsup edilen peşin yatırılan 285,70 TL karar ve ilam harcı ile tamamlama harcı olarak ödenen 350,52 TL karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 636,22 TL’nin davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, 8-İstinaf nedeni olarak ileri sürülmediğinden inceleme dışı kalan ilk derece mahkemesinin yargılama giderine ilişkin hüküm fıkrası yinelenerek;a) Davacı tarafından sarf edilen 25,20 TL başvuru harcı, 734,30 TL tebligat gideri, 1.650 TL bilirkişi ücreti, 1.582,50 TL ATK rapor gideri olmak üzere toplam 3.992,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan 1.197,60 TL yargılama giderinin davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, kalan tutarın davacı üzerinde bırakılmasına, b) Davalılar tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 9-Manevi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 4.500,00 TL nispi vekâlet ücretinin, davalılar … Sigorta AŞ, … ve …’tan alınarak, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, 10-Manevi tazminat davası yönünden ilk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10’uncu maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca davacı lehine hükmolunan vekalet ücretine göre belirlenen 4.500,00 TL vekâlet ücretinin, davacı …’dan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalılar … ve … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 11-Davacının feragat etmesi nedeniyle reddine karar verilen maddi tazminat taleplerine ilişkin davalı sigorta şirketinin talebi bulunmadığından lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,12-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, B-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf karar harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.049,30 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı … Sigorta AŞ tarafından yatırılan 512,33 TL istinaf karar ve ilam harcı, davalı … tarafından yatırılan 512,33 TL istinaf karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 1.024,66 TL istinaf karar harcının mahsubu ile 1.024,64 TL karar ve ilam harcının davalılar … Sigorta AŞ ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yolu aşamasında davacı tarafından sarf edilen posta ve tebligat gideri 60,10 TL, istinaf başvuru harcı 220,70 TL olmak üzere toplam 280,80 TL yargılama giderinin, davalılar … Sigorta AŞ ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 4-Davalılar … ve … Sigorta AŞ tarafından istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle sarf edilen yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 361/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 7/12/2022