Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/1021 E. 2022/1900 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2022/1021
KARAR NO: 2022/1900
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2022
NUMARASI: 2021/768 (E) – 2022/173 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı şirkete sigortalı olan … plakalı aracın, yaya konumundaki davacıya çarpması sonucunda 25/04/2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralanarak %97 oranında malul kaldığını belirterek belirsiz alacak davası şeklinde sürekli iş göremezlik ve bakım tazminatından oluşan maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, tarafların dava öncesinde ihtiyari arabuluculuk faaliyeti soncunda anlaşmaya varmış olmaları sebebiyle uyuşmazlığın dava konusu edilemeyeceği, ancak arabuluculuk tutanağının sahteliği veya irade fesadı sebebiyle geçersizliğinin ileri sürülebileceği, somut olay bakımından iddia olunan gabin sebebinin geçerli olmadığı, zira davacının arabuluculuk faaliyeti sırasında avukat yardımından yararlandığı, KTK’nın 111. maddesinin ise somut olayda uygulama yerinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davalının ihtiyari arabuluculuk itirazının bulunmadığını, eldeki davanın, davacının bakiye zararları için açıldığını, müvekkile yapılan ödeme ile müstahak olduğu tazminat alacağı arasında aşırı oransızlık olduğunu, arabuluculuk faaliyeti neticesinde taraflar arasında yapılan anlaşmanın, hem gabin hem de KTK’nın 111. maddesi yönünden iptale tabi bulunduğunu, davalı sigorta şirketinin, gabinin unsurları arasında sayılan düşüncesizlik veyahut tecrübesizlik değil, davacının zor durumda kalmasından yararlandığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış ve belirsiz alacak davası açma şartlarının da bulunuyor olması nedeniyle, kararın kesin olmadığı, istinafı kabil olduğu görülmekle; istinaf başvurusunun esastan incelenmesine karar verilmiştir. Davaya konu trafik kazasının, 25/04/2019 tarihinde gerçekleştiği, tarafların ihtiyari arabuluculuk yoluyla 03/12/2020 tarihinde, davaya konu trafik kazasından kaynaklı zararlara ilişkin anlaşmaya vardıkları, davacı vekilinin, bilahare yeniden arabuluculuğa başvurduktan sonra aynı olay nedeniyle, iş göremezlik ve bakım tazminatı istemiyle eldeki davayı açtığı görülmektedir. Arabuluculuk Kanununun 3. maddesinde, tarafların, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbest oldukları, gerek arabulucuya başvururken gerekse tüm süreç boyunca eşit haklara sahip oldukları; 13. maddesinde, tarafların dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilecekleri; 18. maddenin 4. fıkrasında, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin, icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılacağı; aynı maddenin 5. fıkrasında ise arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı hususları düzenlenmiştir. Somut olayda, tarafların ihtiyari arabuluculuk yoluyla sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile tüm bakım tazminatı ve tedavi giderine ilişkin uzlaşarak 03/12/2020 tarihinde anlaştıkları, dolayısıyla az yukarıda açıklanan ilgili yasal düzenleme uyarınca üzerinde anlaşılan hususlara dair dava açılamayacağı, bu hususun, olumsuz dava şartı teşkil ediyor olması nedeniyle, davalı tarafından ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen nazara alınması gerektiği, davacı tarafından anlaşma süreciyle ilgili hata, hile veyahut ikrah nedenine dayalı irade fesadı hallerine dayanılmadığı, avukat yardımından yararlanan davacının uyuşmazlığa ilişkin yeniden dava açamayacağını bilerek uzlaşmış olması nedeniyle, gabin veyahut KTK 111. maddesine dayalı olarak iptal talebinde bulunamayacağı karşısında, davacı vekilinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir. Bu durumda Dairemizce usul ve yasaya uygun görülen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine,5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.01/11/2022