Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/990 E. 2021/1085 K. 06.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/990
KARAR NO: 2021/1085
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2021/109 (E) 2021/168 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 06/07/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, dava dilekçesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulduğuna ilişkin herhangi bir beyan bulunmadığı gibi dava dilekçesine arabuluculuk anlaşamama tutanağının eklenmediği, Uyap’ta yapılan kontrolde arabuluculuk dosyasının ilgili dosya bağlantısının yapılmadığı, buna göre arabuluculuğa başvurmadan doğrudan dava açıldığı, TTK’nın 5/A-1 maddesi kapsamında arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu davalardan olup, davacının dava açmadan önce arabulucuya başvurmaması nedeniyle davanın, TTK’nın 5/A-1, HMK’nın 114/2. ve 115/2. maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazaya neden olan … plakalı araç kullanıcısının olay yerini kaçarak terk etmesi nedeniyle aracın maliki, kullanıcısı ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısının tespit edilemediğini, yalnız aracın plakasının biliniyor olması nedeniyle … plakalı araç maliki, … araç kullanıcısı ve … plakalı araç ZMM sigortası şeklinde husumet yöneltildiğini ve yerel mahkemeden işbu tarafların tespitinin talep edildiğini, mahkemece tarafların tespiti akabinde dosyanın görevsizlik üzerine İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiğini, taraf tespitinin ancak dava açılması akabinde mümkün olduğunu, bu durumda arabuluculuk başvurusunun müvekkili şirketten beklenmesinin hayatın olağan akışına ve hukuk mantığına uygun düşmediğini, öncelikle müvekkili şirkete arabuluculuk başvurusu yapılması ve arabuluculuk sürecinin yürütülmesi adına süre verilmesi gerekirken dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddinin hatalı olduğunu, dava konusu olayda işbu eksikliğin tamamlanabilir bir eksiklik olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Taraflar arasında, davanın ticari dava olduğuna ve 6102 Sayılı TTK’ya 7155 Sayılı Yasanın 20. maddesi ile eklenen 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuğa tabi olduğuna ilişkin uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, ticari dava olmakla birlikte görevsiz mahkemede arabuluculuk yoluna gidilmeden açılan davada, mahkemece göreve ilişkin dava şartının bulunmaması nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin verilen karardan sonra arabuluculuk dava şartının tamamlanıp tamamlanamayacağına ilişkindir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı Kanun’a, 06/12/2018 tarihli ve 7155 sayılı Kanun ile 18/A maddesi eklenerek, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” şartı getirilmiştir. Bu bağlamda 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı vekili tarafından 07.11.2019 tarihinde İstanbul 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada, mahkemece 29/06/2020 tarih ve 2019/710 E. 2020/252 K. sayılı kararıyla asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek görevsizlik kararı vermiş, dava dosyasının 17/02/2021 tarihinde tevzi edildiği İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi 19/02/2021 tarih 2021/109 E. 2021/168 K. sayılı kararı ile davacının dava açmadan önce arabulucuya başvurmaması nedeniyle davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermiştir. Somut uyuşmazlıkta; dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının, arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı anlaşılmaktadır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2. fıkrasına göre dava açılmadan önce arabulucuya başvurup anlaşamama tutanağının aslının veya onaylı örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olduğu halde, arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açılması karşısında davayı usulden reddeden ilk derece mahkemesi kararı yerinde olup, HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken harç peşin alındığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.06/07/2021