Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/968 E. 2022/168 K. 01.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/968
KARAR NO: 2022/168
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/03/2021
NUMARASI: 2020/691 (E) 2021/235 (K)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/02/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı … şirketine kasko sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracının evinin önünden çalındığını, bu şekilde riziko gerçekleşmiş olmasına rağmen sigorta bedelinin ödenmediğini belirtilerek tazminat talebinde bulunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karara karşı istinaf başvurusunda bulunulması sonrasında, Dairemizin 2020/2321 Esas – 2020/4252 Karar sayılı kararıyla, TTK 1427/2. maddesi uyarınca sigorta işlemlerinin sigortacıdan kaynaklanmayan bir sebeple sonuçlanamaması halinde zamanaşımı süresinin işlemeyeceği, somut olayda da sigorta işlemlerinin tamamlanamamasının araç üzerindeki hacze konu borcun geç ödenerek kapatılmasından kaynaklandığı, dolayısıyla davanın zamanaşımına uğramadığı, kaldı ki davalı tarafın zamanaşımı savunmasının TTK’nın 1427. maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle kararın kaldırılmasını müteakip yapılan yargılamada, davanın 5.000,00 TL yönünden kabulüne, fazlaya ilişkin istemin ise zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasına rağmen zorlama yorumlarla artırılan kısım bakımından davanın reddedildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, kasko sigortasından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir.” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay ilke kararlarında açıklandığı üzere, davanın açıldığı tarihte alacak miktarının belirlenmesi imkansız ise belirsiz alacak davası açılabilir. Öte yandan alacaklı taraftan, alacağın miktar veya değerinin tam olarak belirlenmesi beklenemez ise yine belirsiz alacak davası açılabilir. Diger bir deyişle, alacağın miktarının belirlenebilmesinin, tahkikat aşamasında yapılacak delillerin incelenmesi, bilirkişi incelemesi veya keşif gibi sair işlemlerin yapılmasına bağlı olduğu durumlarda belirsiz alacak davası açılabileceği kabul edilmektedir.Belirsiz alacak davasının zamanaşımına etkisi, alacağın tamamı bakımından dava açılmakla, kesilmesi şeklinde cereyan eder. Uygulamada, kaskolu aracın çalınması nedeniyle oluşan riziko bedelinin ne kadar olacağı hususunun bilinmesinin davacıdan beklenemeyeceği ve hırsızlanan araç bedelinin ancak bilirkişi incelemesi ile tespit edilip belirlenebilecek oluşu nedeniyle bu türden taleplere dayalı açılan davalarda, belirsiz alacak davası açmak koşullarının bulunduğu kabul edilmektedir. Somut olayda, dava dilekçesindeki beyan ve ifadelere göre davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı, ilk derece mahkemesince de davanın belirsiz alacak davası olarak açılmış olduğu kabul edildiği halde, kısmi dava açmak konusunda usuli bir menfaati olmayan ve ıslah dilekçesinde de davasını kısmi dava olarak nitelendirdiğine dair herhangi bir beyan veyahut ifadesi bulunmayan davacının ıslah dilekçesinden yola çıkılarak ne şekilde değerlendirildiği anlaşılamamakla birlikte yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Diğer yandan Dairemizce verilen kaldırma kararı öncesinde yapılan yargılamada alınan 04/02/2019 tarihli bilirkişi raporuna yönelik davacı vekilinin bir itirazının bulunmadığı, işbu bilirkişi raporu doğrultusunda bedel artırım dilekçesi mahiyetindeki ıslah dilekçesinin verildiği, aracın rayiç piyasa değerinin asgari ücret ile bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla daire kaldırma kararından sonra yeniden bilirkişi raporu alınması yönündeki itirazın yerinde olmadığı görülmektedir. HMK 353/1-b/2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olması durumunda düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği düzenlenmiştir. Bu durumda, belirsiz alacak davası şeklinde açılıp görülen davada alacağın tamamı bakımından davanın açılmasıyla birlikte zamanaşımı süresinin kesildiği, davada yapılan her usuli işlemle birlikte kesilen zamanaşımının da yeniden başladığı karşısında bilirkişi raporuyla belirlenen araç rayiç bedelinin tamamının hüküm altına alınmasına, faiz başlangıç tarihi bakımından ise taleple bağlı kalınarak bu bedele, bedel artırım dilekçesinin verildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiz yürütülmesine karar vermek ve aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararı bütünüyle kaldırılmak suretiyle düzeltilerek yeniden esas hakkında kararla; davanın kabulü ile 20.000,00 TL bedelin, 5.000,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 19/01/2017 tarihinden; 15.000,00 TL’lik kısmına ise 23/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olacak şekilde davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa ödenmesine, 3-Alınması gereken 1.366,20 TL harçtan peşin olarak yatırılan 341,55 TL harcın mahsubu sonrasında kalan 1.024,65 TL harcın davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan toplam 942,15 TL yargılama giderinin davalı taraftan alınarak davacı tarafa ödenmesine, 5-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden daire karar tarihinde geçerli olan tarife hükümleri gereğince 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından vekalet ücreti dahil yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 7-Bakiye gider avansının bulunması halinde ilgili tarafa iadesine, İstinaf yargılama giderleri bakımından: 8-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 9-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 11-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (20.000,00 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 01/02/2022