Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/955 E. 2022/1924 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/955
KARAR NO: 2022/1924
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2015/979 Esas – 2020/593 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapsamında, trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının davasının kısmen kabulü ile; 41.412,80 TL maddi tazminatın (39.391,20 TL sürekli iş göremezlik ve 2.021,60 TL geçici iş göremezlik olmak üzere) dava tarihi olan 07/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan ve Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen raporda, müvekkilinin %35 oranında maluliyetinin bulunduğunun tespit edildiğini, sonra alınan ve Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen raporda, müvekkilinin maluliyet oranının %25 oranında belirlendiğini ve tazminat hesaplamasının bu oran üzerinden hesaplanarak tazminata hükmedildiğini, oysa ki Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen rapordaki %35 maluliyet oranı üzerinden tazminata hükmedilmesi gerektiğini, ayrıca tazminatın PMF Yaşam Tablosu dikkate alınarak hesaplanması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava öncesinde, müvekkili kuruma başvuru yapılmadığından Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, maluliyet raporları arasında çelişki giderilmeden karar verildiğini, hatalı maluliyet raporu dikkate alınarak hesaplama yapıldığını, hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılmamasının usue ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, 02/07/2015 tarihinde, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğunu … plakalı motosiklet ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın karıştığı kaza neticesinde, davacının yaralandığı; 07/10/2015 tarihinde açılan işbu davada davacı tarafça güç kaybı tazminatı talep edildiği; kazanın meydana gelmesinde, ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün %25, davacının içerisinde yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğu tespit edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Öncelikle, eldeki davanın, dava şartı niteliğindeki “dava yoluna gidilmeden önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunması zorunluluğuna” ilişkin 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde değişiklik yapan 6704 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 26/04/2016 tarihinden önce 07/10/2015 tarihinde açıldığının anlaşılması karşısında davalı vekilinin dava açılmadan önce müvekkili sigorta şirketine başvurulması gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Yine, her ne kadar yeni genel şartların A.5.b. maddesinde tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı Yasanın 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında geçici işgöremezlik ve geçici bakıcı gideri tazminatı sayılmamıştır. Bu durumda, Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden, sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma kabiliyeti bulunmamaktadır. Bu durumda Güvence Hesabı’nın geçici iş göremezlik zararlardan sorumluluğu devam etmektedir. Bu yöne ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/11627 Esas – 2022/6346 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Diğer yandan, davacı yolcu konumunda ise de trafik sigortası bulunmayan ve bu nedenle davalının tazmin sorumluluğu bulunan araçta değil, bu aracın karıştığı kazada karşı araçta (motosiklette) yolcu konumunda olup hatır taşıması nedeniyle yapılacak indirimden ancak kendi aracında yolcu olarak bulunan sigorta şirketi yararlanabilir. O halde, davalı yönünden hükmedilen tazminat miktarından hatır taşıması nedeniyle indirim yapılması olanağı yoktur. Bu nedenle mahkemece hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirim yapılmaması şeklindeki uygulamada usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin bu konudaki istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Taraf vekillerinin maluliyete ilişkin istinaf itirazlarına gelince; TBK’nın 54. maddesi kapsamında açılan davalarda, maddede öngörülen meslekte kayıp oranının belirlenmesinde yargısal uygulamalarda, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak maluliyet raporu alınması gerektiği kabul edilmektedir. Buna göre mahkemece belirtilen uygulama doğrultusunda, somut olayda kaza tarihi (02/07/2015) itibarıyla davacının maluliyetinin belirlenmesinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 18/11/2019 tarihli raporundaki %23 özürlülük oranı ve 9 ay iyileşme süresi dikkate alınarak düzenlenen aktüer raporunda hesaplanan tazminat miktarı benimsenerek karar verilmiştir. Ancak; eldeki dava gibi, TBK’nın 54. maddesi kapsamında çalışma gücünün azalmasından doğan kayıp nedeniyle açılan davalarda, beden ve ruh tamlığı ihlallerinin, zarar görenin sanatına veya mesleğine yapmış olduğu etkinin ve bunun oranının gözetilmesi ile belirlenmesi gerekir. 2918 sayılı kanunun 90. maddesinde zorunu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar anılan kanunda öngörülen usul ve esaslara tabi olup ayrıca bu kanunda düzenlenmeyen hususlarda TBK’daki haksız fiillere ilişkin hükümlerin uygulanacağı öngörülmüştür. Davacının meslekte kazanma gücü kaybı oranının belirlenmesi bakımından (somut olayda) kaza tarihi itibarıyla yargısal uygulamalarda uygulanması kabul edilen Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olduğu gibi, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği de yürürlüktedir. Bu yönetmeliğin (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) “Dayanak” başlıklı 3. Maddesinde; 5510 sayılı Kanunun 107. maddesi hükmüne dayanılarak hazırlandığı belirtilmiş; “Kapsam” başlıklı 2. Maddesinin (1) nolu bendinde de yönetmeliğin, “5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalıların iş kazası ile meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hâllerinin meslekte kazanma gücünü ne oranda azaltacağına, ” ilişkin usul ve esasları kapsadığı belirtilmektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin “Dayanak” başlıklı 3. maddesinde bu Yönetmeliğin, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, 1/7/1976 tarihli ve 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 7/5/1987 tarihli ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu ile 1/7/2005 tarihli ve 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 5. maddesine dayanılarak hazırlandığı, yine anılan yönetmeliğin 2. maddesinde Yönetmeliğin, özürlülere sağlanan haklardan ve verilecek hizmetlerden yararlanmak üzere istenilen özürlü sağlık kurulu raporları ile özürlü sağlık kurulu raporu verebilecek yetkili sağlık kurumlarını ve özürlülerle ilgili sınıflandırma ve ölçütleri kapsadığı düzenlenmiştir. Buna göre -adli tıp öğretisinde de kabul edildiği üzere- Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, amaç ve kapsam olarak tazminat hukuku ilkeleri bağlamında hükümler içerip haksız fiile maruz kalan kişideki travmatik lezyonlar ile birlikte meslek veya iş türü, meslek grup numaraları, iş kolları ve kişilerin yaşlarına yönelik ayrı ayrı cetveller içermekte ve bu itibarla tıbbi kıyas/takdir metoduna elverişli olması nedeniyle bilirkişi/adli tıp uzmanının yorumuna olanak vermektedir. Buna karşılık Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ise, kişinin maruz kaldığı haksız fiil ve bunun sonucu olarak mesleğinde kazanma gücünü hangi oranda kaybettiğini belirlemekte yeterli olmayıp daha ziyade kişide bulunan sistematik hastalıkları ön plana çıkarmakta, malulen emeklilik, vergi indirimi, bakım ücreti, özel eğitim ve özel donanımlı araç kullanımına yönelik olup tazminat hesabında asıl önem arz eden yaş, sanat, meslek, meslek grubu gibi faktörlerin hesaplamada değerlendirilmemesinden dolayı tazminatın unsurlarını ve hak edilen tazminatın belirlenmesinde yeterli ve gerekli parametreleri içermediği için yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda somut olayda, dosyada bulunan ve 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre düzenlenen Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 27/06/2018 tarihli raporunda, davacının kaza nedeniyle %35 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edildiğine göre, bu rapordaki maluliyet durumu göz önüne alınarak ve -davacının PMF yaşam tablosu ile progresif rant formülü uygulanmasına dari talebi nazara alınıp- PMF Yaşam Tablosu ile progresif rant formülü dikkate alınarak, davacının güç kaybı tazminatı yönünden ek rapor alınması sonucunda davanın esası hakkında yeniden nihai bir kararın verilmesi gerektiği değerlendirilmiş, uygulanması gereken maluliyet raporu bakımından yukarıda yapılan açıklamalar itibarıyla davalı vekilinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre maluliyet durumunun tespiti şeklindeki itirazının da yerinde olmadığı, davacı tarafın maluliyet yönündeki itirazının isabetli olduğu sonucuna varılarak aşağıdaki karara varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine,2- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca kaldırılmasına,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,4-Harçlar Kanunu’na göre davalıdan alınması gereken 2.828,91 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 707,25 TL’ninm mahsup edilerek bakiye 2.121,66‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına,5-Davacı tarafça istinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince iadesine,6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 7-Davacı tarfça yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,8-Verilen kararın niteliği itibarıyla, davalı tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektubunun davalıya iadesine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/11/2022