Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/94 E. 2023/695 K. 02.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/94
Karar No: 2023/695
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 08/09/2020
Numarası: 2019/267 (E) – 2020/353 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 2/5/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;dava dışı …’nın yönetimindeki, davalı … Sigorta AŞ’ye (eski unvanı … Sigorta AŞ) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plakalı motosiklet ile dava dışı …’in yönetimindeki … plakalı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen kazada, motosiklette yolcu olarak bulunan davacı …’in ağır biçimde yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 900,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri tazminatı, 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 10/3/2020 günü sunduğu dilekçe ile talep sonucunu 172.235,86 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 125.339,13 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 1.422,00 TL bakıcı gideri, 11.027,56 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 137.787,69 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazının ilk derece mahkemesi tarafından değerlendirilmediğini, nitekim talebe konu trafik kazasının 24/9/2017 tarihinde gerçekleştiğini, bedel artırım dilekçesinin ise 2 yıl geçtikten sonra 10/3/2020 tarihinde verildiğini, bu nedenle davacının talebinin zamanaşımına uğradığını; müvekkili şirkete yöntemine uygun başvuruda bulunulmaması nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete sigortalı olan motosiklet sürücüsünün kazada %25 oranında kusurlu olmasına ve müvekkili şirketin de sürücünün kusuru oranında kusurlu kabul edilmesine karşın, zararın tamamından sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu; geçici iş göremezlik teminatının poliçe kapsamı dışında olduğunun mahkemece dikkate alınmadığını, hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmamasının bozmayı gerektirdiğini, bakıcı gideri istemine ilişkin davaya kanıt sunulmamasına ve davacının bakıcıya gereksinim duyduğunun kanıtlanamamasına karşın bakıcı giderine hükmolunmasının bozmayı gerektirdiğini, müvekkili şirket lehine reddedilen maddi tazminat miktarına göre vekâlet ücretine hükmolunmamasının da usule aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ancak sakatlığa neden olan yaralanma ile kask kullanıp kullanılmaması arasında nedensellik bağının bulunmaması nedeniyle hesaplanan toplam tazminat tutarından %20 birlikte (müterafik) kusur nedeniyle indirim yapılmasının Yargıtay içtihatlarına ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek talep artırım dilekçesindeki talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir.Davacının yaralanmasından kaynaklanan sürekli ve geçici sakatlık oranının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu 2 nci İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 18/11/2019 gün ve 23620 sayılı raporda, davacının iyileşme süresi içerisinde başka birinin bir ay süreyle yardımına gereksinim duyabileceğinin bildirilmesi, bilirkişiler tarafından da bu rapora göre davacı lehine bir ay süreyle bakıcı gideri zararının hesaplanmasında isabetsizlik görülmemiş; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 85 inci maddesinin 1 inci fıkrası ve son fıkrası ile aynı Kanunun 88 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulmalarının gerekmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 61 inci maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmasının gerekmesi ve aynı Kanunun 163 üncü maddesi uyarınca da müteselsil borçlulardan her birinin zararın tamamından sorumlu olması, somut uyuşmazlıkta ise kazanın oluşumunda davacının kusurunun bulunmadığının anlaşılması karşısında, kazaya karışan motosikletin ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinin zararın tamamından poliçedeki limitler dahilinde sorumlu tutulmasının yerinde olduğu sonucuna ulaşılmış; davacı vekilinin davayı açmadan önce davalı sigorta şirketine 5/2/2018 günü ulaşan dilekçeyle başvurduğu gözetildiğinde, KTK’nin 97 nci maddesinde öngörülen zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğine ilişkin dava koşulunun yerine getirildiği anlaşılmış; 24/9/2017 günü meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının eldeki davayı KTK’nin 109 uncu maddesinin 2 nci fıkrası göndermesiyle, eylemin gerektirdiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında öngörülen cezasının üst sınırına göre tabi olduğu aynı Kanunun 66 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının (e) bendinde öngörülen 8 yıllık zamanaşımı içinde, HMK’nin 107 nci maddesi kapsamında belirsiz alacak davası niteliğinde 9/5/2019 günü açtığının anlaşılması karşısında, davacı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü zamanaşımına ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 59 uncu maddesiyle değiştirilen KTK 98 inci maddesinde trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK’nin 98 inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı SGK’ye geçmiştir.Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı SGK, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98 inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri (geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, tedavi yol gideri vb.) 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir.Diğer yandan; her ne kadar 1/6/2015 günü yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.b maddesinde, tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da SGK’nin sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98 inci maddesinde SGK tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında, geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ile belgesiz tedavi gideri tazminatı gibi belgesiz tedavi gideri sayılmamıştır. Bu durumda, SGK’nin sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden, sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma yeteneği bulunmamaktadır.Bu durumda belgeli olmayan tedavi giderleri ile geçici iş göremezlikten kaynaklanan zarardan SGK sorumlu olmayıp zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 4 üncü Hukuk Dairesi 2021/11627 (E) – 2022/6346 (K) sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Bu itibarla davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.TBK’nin 51 inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca; hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Herhangi bir çıkar karşılığı olmayan hatır taşıması nedeniyle TBK’nin 51 inci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yakın aile bireylerinde olduğu gibi maddi ve manevi menfaattin bulunduğu akrabalar arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz.Eldeki davada dava dışı motosiklet sürücüsü … kollukta alınan anlatımında yönetimindeki motosiklette davacı … ile birlikte … Plajına doğru seyir halinde bulunduklarını, söylemiş, davacı … ise kollukta dava dışı sürücü … ile birlikte … Plajına doğru gittiklerini beyan etmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde, davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı motosiklet sürücüsü dava dışı …’ın yalnızca davacı için … Plajına gitmediği, yola çıkmakta kendi yararının da bulunduğunun anlaşılması karşısında, koşulları oluşmadığından hükmolunan tazminattan hatır taşıması nedeniyle indirim yapılmamasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11 inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu durum ve koşullar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Zarar görenin birlikte kusurunun varlığının saptanması durumunda hesaplanan tazminattan; somut olayın özellikleri ile oluş biçimi ve zarar görenin zararın artmasına neden olan kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek, tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150 nci maddesi uyarınca, koruma başlığı (kask) bulundurmaları ve kullanmaları zorunlu olan motosiklet sürücülerin ve yolcularının, dizlik ve kolluk bulundurmaları ve kullanmaları zorunlulukları bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise kolluk tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında tescilsiz motosiklet sürücüsü davacının koruyucu tertibat olarak kask takıp takmadığına ilişkin bölümün “belirsiz” biçiminde işaretlenmesine karşın, Berna Tunç adındaki kişinin kollukta alınan anlatımına göre kask takmadığı anlaşılmış ise de, trafik kazası sonucu sağ femur şaft kırığı, femur başı kırığı, sol dizde kesi, sağ dirsekte kesi ve topukta kesi oluşacak biçimde yaralanan davacının, yaralanması ile koruma başlığı takmaması arasında nedensellik bağı bulunmadığı, diğer bir anlatımla koruma başlığı takmasının oluşan yaralanma bakımından sonuca etkisinin bulunmadığının anlaşılması karşısında, hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle indirim yapılmaması gerekirken, %20 oranında indirim yapılarak karar verilmesi isabetsizdir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: I-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine, II-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2 nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Maddi tazminat davasının kabulüne, 156.673,91 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 13.784,45 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 1.777,50 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 172.235,86 TL maddi tazminatın davanın açıldığı 9/5/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 11.765,43 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcı 44,40 TL, tamamlama harcı olarak alınan 571,20 TL olmak üzere toplam 615,60 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 11.149,83‬‬ TL karar ve ilam harcının davalı sigorta şirketinden tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 26.835,38 TL nispi vekâlet ücretinin, davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından harcanan 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 700,85 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 1.900,85 TL yargılama giderinin davalı sigorta şirketinden tahsil edilerek davacıya verilmesine, 5-Davalı sigorta şirketi tarafından sarf edilen yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 6-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, III-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacı tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 9.412,34 TL karar ve ilam harcından, peşin ödenen 2.353,08 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 7.059,26‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 2/5/2023