Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/923 E. 2022/130 K. 25.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/923
KARAR NO: 2022/130
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/02/2021
NUMARASI: 2018/604 (E) – 2021/163 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 25/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı sürücüsü dava dışı …’in yönetimindeki … plakalı araçta yolculuk yapan davacı …’un meydana gelen tek taraflı trafik kazası sonucu yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 3.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 10/11/2020 günü sunduğu dilekçe ile talep ettikleri kalıcı iş göremezlik tazminatını 18.147,65 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 800,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 14.518,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 5/7/2018 günü yapılan 8.508,71 TL ödeme dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, müterafik kusur indirimi ile hatır taşımasının ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız indirim sebepleri olup, davaya konu kazada hem müterafik kusur, hem de hatır taşıması bulunmasına rağmen tazminat miktarından yalnızca %20 indirim yapılarak hüküm kurulduğunu; dava konusu olayda hatır taşıması söz konusu olduğundan davanın müvekkili kuruma yöneltilmesinin de 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 87’nci maddesine göre yasal olanağının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; hatır taşıması nedeniyle takdiri indirim yapılarak reddedilen miktar üzerinden davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin yanlış olduğunu, hatır taşıması indiriminin bilirkişi tarafından hesaplanan miktar üzerinden yapılması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün vekâlet ücreti yönünden düzeltilmesini talep etmiş; 28/9/2021 tarihinde sunduğu dilekçe ile tanzim edilen sulh protokolü uyarınca maddi tazminat taleplerinden ve maddi tazminata ilişkin istinaf talebinden feragat ettiklerini, ancak davalı lehine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden istinaf talebinin devam ettiğini bildirmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Davalı vekilinin, davacı lehine hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf dilekçesinin incelenmesinde: HMK’nin 341/2’nci maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4’üncü maddesi uyarınca alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca anılan Kanunun ek 1’inci maddesinin 1’inci fıkrasında; “200’üncü, 201’inci, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2’nci fıkrasında; “200’üncü ve 201’inci maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hukuki işlemin yapıldığı, 341’inci, 362’nci ve 369’uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır.” biçiminde düzenlemeler bulunmaktadır. Diğer yandan ilk derece mahkemesince 800,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının, davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine hükmolunmuştur. İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2021 yılı için HMK’nin 341/2’nci maddesinde öngörülen istinaf başvuru sınırı, aynı Kanunun ek 1/1-2’nci maddesi uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle hesaplandığında 5.880,00 TL olacaktır. Bu durumda, davalı aleyhine hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatı tutarına göre istinafa konu olan hükmün, 2021 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığının anlaşılması ve HMK’nin 341/2’nci maddesi karşısında istinaf başvurusuna konu hükmün incelenmesine yasal olanak bulunmadığından, davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu ile davalı vekilinin sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; 28/9/2021 tarihli dilekçesiyle istinaf talebinden feragat ettiklerini bildiren davacı vekilinin aynı dilekçede vekâlet ücreti yönünden istinaf taleplerinin devam ettiğini bildirmesi karşısında davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden taleple bağlı kalınarak hatır taşıması nedeniyle takdiri indirim yapılarak reddedilen miktar üzerinden hükmolunan vekâlet ücreti ile sınırlı inceleme yapılmıştır. Hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin raporuna göre, dava dışı sürücüsünün %20 oranında kusurlu olduğu anlaşılan … plakalı araçla yolcu olarak bulunan davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 1.868,20 TL; sürekli iş göremezlik maddi zararının ise 18.147,65 TL olduğu bildirilmiş, ilk derece mahkemesince taleple bağlı kalınarak 1.000,00 TL geçici iş göremezlik tazminatından hatır taşıması indirimi yapılarak 800,00 TL geçici iş göremezlik tazminatına ve hesap bilirkişisi tarafından saptanan 18.147,65 TL sürekli iş göremezlik tazminatından %20 oranında indirim yapılarak 14.518,12‬ TL tazminata hükmolunduğu, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca, reddine karar verilen miktara göre davalı lehine 3.829,53 TL vekâlet ücretine hükmolunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekili bilirkişi raporuna karşı beyanlarını içeren dilekçesinde müvekkili şirkete başvurulması nedeniyle 8.508,71 TL tazminatın davacıya ödendiğini bildirerek belirtilen tutarın faizi ile güncellenmiş halinin hesaplanması durumunda müvekkili şirketin sorumluluğunu yerine getirdiğinin görüleceğini beyan etmiş, istinaf başvuru dilekçesi ekinde ise beyanını yineleyerek 8.508,71 TL’nin davacıya ödendiğine dair dekontu sunmuştur. Bu itibarla davalı sigorta şirketi tarafından davacıya ödenen 8.508,71 TL’nin güncellenmiş değeri aktüerya uzmanı bilirkişiye hesaplattırılarak, saptanacak tutarın hesaplanan tazminattan mahsup edildikten sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Birlikte kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş biçimini ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin birlikte kusurunun tespiti halinde 6098 sayılı TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut olayda davacı …’un, alkollü olduğunu bildiği dava dışı sürücü …’in idaresindeki otomobile bindiği anlaşılmaktadır. Nitekim otomobilde yolcu olarak bulunan … adındaki kişi kollukta alınan anlatımında, davacının sürücü …’e “bu kadar içme dedim, içtin” dediğini, şahısların alkollü olduklarını beyan etmiş, kolluk tarafından düzenlenen “Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı” içeriğinde sürücünün 0,42 promil oranında alkollü olduğu saptanmıştır. Böylece davacının alkollü olduğunu bildiği sürücünün idaresindeki araca bindiğinin anlaşılması karşısında, birlikte kusur nedeniyle sürekli iş göremezlik tazminatından %20 oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi yerinde olmamıştır. Diğer yandan takdiri indirim sebebi niteliğindeki hatır taşıması bulunduğu gerekçesiyle reddine karar verilen maddi tazminat talebi bakımından davacı aleyhine vekâlet ücretine hükmolunması da yerinde değildir. Davacı vekili tarafından 28/9/2021 tarihli dilekçe ile sulh protokolü uyarınca maddi tazminat taleplerinde ve maddi tazminata ilişkin istinaf talebinden feragat ettiklerini bildirmiştir. Bu itibarla davacı vekilinin hakkın özünden feragat etmediği de gözetilerek, dilekçe ekinde sunduğu “Sulh Protokolü, İbraname, Feragatname ve Makbuz” başlıklı belgeye göre hakkın özünden feragat edip etmediği sorularak, oluşacak sonuca göre karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin, ilk derece mahkemesinin davacı lehine hükmolunan geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin kararına yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-b maddesi gereğince reddine, 2-Davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde ilk derece mahkemesince yatırana geri verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf talep edenler tarafından istinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansının, yatıran taraflara geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 352/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.