Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/92 E. 2021/104 K. 28.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/92
KARAR NO: 2021/104
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI : 2019/602 (E) 2020/763 (K)
DAVANIN KONUSU:Tedavi Gideri Tazminatı (Özel Sağlık Sigortasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/01/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkil şirket ile dava dışı … arasında özel sağlık sigortası sözleşmesi bulunduğunu, bu kişinin 29.04.2017 tarihinde geçirdiği trafik kazası nedeniyle tedavi gördüğü hastaneye 19.07.2017 tarihinde 30.752,35 TL ödeme yaptıklarını, 6111 sayılı yasa kapsamında davalı SGK sorumluluğu bulunduğunu belirterek sigortalıya yapılan ödemenin davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, gerek 6111 sayılı Yasa geçici madde 1 hükmüne göre gerekse Yargıtayın yerleşik kararlarına göre davalı SGK’nın meydana gelen trafik kazası nedeniyle tedavi giderlerinden hukuken sorumlu olduğundan, davacının kendi sigortalısı için yapmış olduğu ve dosyaya sunduğu fatura ile de belgelendirdiği sağlık harcamaları bedeli karşılığı olan sigorta tazminatı bedelini davalı taraftan talep etmekte haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle 30.752,33 TL’nin 19/07/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı SGK vekili tarafından istinaf dilekçesinde belirtilen nedenlerle istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı … özel sağlık sigorta sözleşmesine dayalı olarak trafik kazasından kaynaklı karşıladığı tedavi giderlerini, 6111 sayılı Yasa ile trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğun davalı tarafa bırakıldığı iddiasıyla, TTK’nın 1472’inci maddesinden doğan halefiyet hakkına dayalı olarak davalı taraftan talep etmektedir. İlk Derece Mahkemesince, halefiyete ilişkin koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği ve SGK’nın tedavi giderlerinden sorumluluğunun kapsamının tam olarak ne olduğu belirlenmeden eksik araştırmaya dayalı olarak karar verilmiş olması doğru olmamıştır.Şöyle ki;25.2.2011 tarih, 27857 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6111 Sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı Kanun’un 98’inci maddesinin uyuşmazlığı ilgilendiren kısmı” Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.(Ek cümle: 4/4/2015-6645/60 md.) Ancak, Sosyal Güvenlik Kurumu, bu kapsama girenler yönünden genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmetlerine ilave sağlık hizmetlerini belirler, protez ve ortezler için farklı birim fiyatı tespit eder. Bu sağlık hizmetleri sağlık uygulama tebliğindeki istisnai sağlık hizmetleri kapsamına dâhil edilmez. Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda; sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının % 15’ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14’üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabınınbu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer…” şeklinde düzenlenmiştir. Yine söz konusu Kanun’un geçici 1/2. maddesinde de “Bu kanunun yayımlandığı tarihten itibaren 6 ay içinde Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaya İşletme Müdürlüğünün trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için kurduğu sistem mevcut haliyle Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilir. Trafik Hizmetleri Döner Sermaya İşletme Müdürlüğünün tasfiyesine ilişkin iş ve işlemler aynı tarih itibariyle Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilir” düzenlemesi mevcuttur.İşbu yasal düzenlemelere göre sigorta şirketlerinin, ödeyecek oldukları katkı payı karşılığında trafik sigorta sözleşmesine ilişkin (belgeli tedavi giderleri yönünden) trafik kazalarından kaynaklı sorumlulukları sona erdiği gibi sorumluluklarını üstlendikleri işleten ve haksız fiil failinin de bu kapsamda sorumlulukları sona ermiştir. Bununla birlikte trafik kazası nedeniyle zarar gören kişinin (kazadan kaynaklı bir başka kişiden talep hakkı olup olmadığına bakılmaksızın) ve yine sosyal güvencesi olsun olmasın tedavi giderleri SGK tarafından karşılanacaktır.Ancak sigorta şirketinin özel sağlık sigortasına dayalı olarak karşladığı tedavi giderlerini SGK’dan talep edebilmesi için halefiyet hakkının mevcut olması gerekmektedir.Konuya ilişkin yasal düzenlemelere bakıldığında, TTK’nın sigorta hukuku başlıklı ikinci kısım birinci bölüm düzenlenen zarar sigortalarına ilişkin 1472. maddesinde “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir. Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur” denilmek suretiyle halefiyet hakkının koşulları ve mahiyeti düzenlenmiştir. Halefiyete ilişkin işbu yasal düzenlemeye paralel bir hüküm, TTK’nın sigorta hukuku başlıklı ikinci kısım ikinci bölüm düzenlenen can sigortalarında düzenlenmemiştir. Ancak bu bölümde düzenlenen 1510/3. maddesinde, “gerçek zararın sigortacı tarafından karşılanması öngörülmüş ise, zarar sigortalarına ilişkin hükümler, kıyas yoluyla kaza sigortası hakkında da uygulanır.” denilmek suretiyle sadece zarar sigortalarında kabul edilen halefiyet müesessinin, hangi koşulda (esasen can sigortalarından olan) kaza sigortasında uygulanacağı açıklanmıştır.İşbu yasal düzenlemelere göre halefiyet hakkının doğabilmesi için sigorta şirketinin dayandığı sigorta sözleşmesinin, can-hayat (meblağ) sigortası şeklinde değil, zarar sigortası mahiyetinde olması ve selefi olan sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkının bulunması gerekmektedir. Bir başka ifadeyle selefin, zarar sorumlularından dava ve talep hakkı bulunmaması durumunda, halefi konumundaki sigorta şirketinin de talepte bulunma hakkı olmayacaktır.6111 sayılı Yasa ile Sosyal Güvenlik Kurumu, trafik kazalarından kaynaklı zarara sebebiyet verenlerin sorumlu oldukları tedavi giderlerini üstlendiği gibi kişilerin bir başka kişiden talep hakkı olmaksızın kendi kusurlarına dayalı olarak karıştıkları trafik kazasından kaynaklanan tedavi giderlerini de üstlenmiş bulunmaktadır.Bu ikinci hal, Devlet tarafından, kişilere “Sosyal Devlet İlkesi” gereği bahşedilmiş bir sosyal güvenlik hakkı olup, halefiyete konu olamaz. Zira bu durumda, sigorta şirketinin selefi konumundaki sigortalının, “hiç kimsenin kendi kusuruna dayalı talepte bulunamayacağı ilkesi” gereği dava açabileceği bir zarar sorumlusu, giderek anılan madde hükmünde belirtilen bir dava hakkı bulunmamaktadır.Yukarıdaki açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; dosyada mübrez sigorta sözleşmesinde, sağlık kurumlarında gerçekleşen tanı ve tedavilere ait sağlık giderinin, ilgili poliçe yılı içerisinde yapılması koşuluyla teminat altına alındığı görülmektedir. Buna göre taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin, meblağ (can-hayat) sigortası şeklinde değil, halefiyet hakkı bahşeden zarar sigortası mahiyetinde olduğu görülmekte ancak sözleşmede trafik kazalarından kaynaklı tedavi giderlerinin teminat altına alınıp alınmadığı anlaşılamamaktadır.Yine, sigorta şirketinin selefi olan sigortalının -SGK’nın yasa gereği sorumluluğunu üstlendiği- bir zarar sorumlusuna karşı dava açmak hakkı bulunup bulunmadığı, var ise sigortalı kişinin de kazanın gerçekleşmesinde kusur veya müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.O halde, trafik kazalarından kaynaklı tedavi giderlerinin teminat altına alınıp alınmadığı hususunun sözleşme ve ekleri getirilmek suretiyle değerlendirilmesi; tedavi giderlerinin teminat altına alındığının tespiti durumunda trafik kazasının ne şekilde gerçekleştiği, sigorta şirketinin selefi konumundaki kişinin, yasa gereği SGK’nın sorumluluğunu üstlendiği (haksız fiil faili, işleten, trafik sigortacısı gibi) bir zarar sorumlusundan trafik kazasından kaynaklı dava ve talep hakkının olup olmadığı, var ise kazanın gerçekleşmesinde kusur durumunun ne olduğu, sigortalının da kazanın gerçekleşmesinde kusur ve/veya müterafik kusurunun olup olmadığı hususlarının tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda açıklığa kavuşturulduktan sonra bir karar verilmesi gerekmektedir.Bu nedenle, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a/6. maddesi uyarınca davalı vekilinin istinaf kanun yoluna başvuru talebinin değişik gerekçeyle KABULÜNE,2-İlk derece mahkemesi KARARININ BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA,3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın KARARI VEREN MAHKEMEYE GÖNDERİLMESİNE,4-Peşin istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-Davalı vekilinin faiz başlangıç tarihi ve SUT hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerektiğine ilişkin itirazlarının kararın kaldırılması nedenine göre incelenmesine YER OLMADIĞINA,Dair, 6100 sayılı HMK’nun 7251/39 md. ile değişik 362/1-g maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 28/01/2021