Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/856 E. 2021/808 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/856
KARAR NO: 2021/808
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2017
NUMARASI: 2017/825 Esas – 2017/759 Karar
DAVANIN KONUSU: Menkul Mülkiyetinin Tespiti (Tacirler Arasında)
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava ve uyuşmazlık, tacirler arasındaki menkul mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucunda; Davacı tarafça haciz edilen malların mülkiyetinin ve tüm hakların davacı şirkete ait olduğu ve davalı taraf ile ilgisi olmadığının tespiti talebi ile muarazanın meni talepli eldeki davanın açıldığı, davacı tarafın talebinin hacizde istihkak iddiasına ilişkin olduğu, bu nedenle eldeki davanın takip hukukuna yönelik istihkak davası olmakla icra hukuk mahkemesi nezdinde açılması gerektiğinden mahkememizin bu davaya bakmakla görevli olmadığı, maddi-manevi tazminat talebininde istihkak talebine bağlı olmakla birlikte değerlendirilmesi gerektiği nazara alınarak mahkememizce icra mahkemesine görevsizlik kararı verilemeyeceği” gerekçesiyle, “Görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin netice-i talep kısmında 2 nolu talep incelendiğinde, hacze konu menkullerin mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitinin talep edildiğinin görüleceğini, dolayısıyla mülkiyet temelli bir davanın dar yetkili icra mahkemelerince değil, genel yetkili mahkemelerce incelenmesi ve karara bağlanması gerektiğini, somut uyuşmazlıkta taraflar tacir olduklarından ve tacirin bütün işlerinin ticari olması nedeniyle ticaret mahkemesinin görevli olduğunu, bu nedenle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 6102 sayılı TTK.’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için, her iki tarafının da tacir olması ve uyuşmazlığın ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. TTK’nın 5/2. maddesine göre de, bu tür ticari davalara, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde, o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılır. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda da belirtildiği üzere, dava dilekçesinde, dava konusu menkul malların mülkiyetinin davacı şirkete ait olduğunun tespitine karar verilmesi talep edilmektedir. Buna göre, davacı şirket ile davalı şirketler tacir olduklarından, olay her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgilidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile Mahkeme re’sen, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Bu durumda, tacirler arası menkul mülkiyetinin tespiti uyuşmazlığından kaynaklanan eldeki ticari davada, Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olduğu gözetilip yargılamaya devam edilmesi gerekirken, anılan kanuni düzenlemeye aykırı olacak şekilde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerindedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/05/2021