Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/693 E. 2022/15 K. 12.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/693
KARAR NO: 2022/15
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2020
NUMARASI: 2015/952 (E) 2020/734 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 12/01/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; maddi tazminat davasının kabulüne, 44.797,47 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüyle 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den tahsiline hükmolunmuştur. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta Şirketi vekili dilekçesinde özetle; kazadan bir yıl sonra düzenlenen 22/6/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu’ndan alınan maluliyet raporunda maluliyeti %0 saptanan ve raporun sonuç kısmında açıkça organlarından veya duyularından birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde herhangi bir anatomik eksiklik veya fonksiyonel kısıtlılık tarif ve tespit edilmediği saptanan davacının yaralanmasına ilişkin yine Adli Tıp Kurumu’ndan alınan 28/11/2019 tarihli raporda ise bu kez maluliyetinin %14,26 olarak tespit edildiğini, her iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden kurulan hükmün kaldırılması gerektiğini, 1/6/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlar uyarınca sağlık giderleri teminatına alınan geçici iş göremezlik zararından Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının (…) B-2’nci maddesi gereğince sigorta şirketinin temerrüdünün başvuruya esas tüm belgelerin gönderilmesini izleyen 8’inci iş günü gerçekleşeceğini, bu yönüyle temerrüt tarihi olan ıslah tarihinin kabul edilmesini talep ettiklerini belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’ncı maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacıların zarara uğramasına neden olan aracın Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesini akdeden davalı … Sigorta Şirketi yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 99/1’inci maddesi ile ZMSS poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan …’nin, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bununla birlikte sigorta şirketine başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde de bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Öte yandan eldeki davada, bedensel zararın belirlenebilmesi, ancak yargılama sırasında kanıtların toplanıp değerlendirilmesinden sonra olanaklıdır. Bu nedenle dava tarihi itibarıyla oluştuğu ileri sürülen zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesi kendisinden beklenemeyecek davacının, davanın niteliğine ve dava dilekçesi içeriğine göre davayı HMK’nin 107’nci maddesinde öngörüldüğü biçimde belirsiz alacak davası niteliğinde açmasında zorunluluk bulunmaktadır. O halde alacağı doğuran sebebin esasen haksız eylemden kaynaklanmış olmasına göre, uğranılan zararın miktarının belirlenmesinin ardından, bedel artırım dilekçesiyle yükseltilen tazminat için de, aynı tarihten itibaren temerrüt faizi uygulanması gerekir. Zira, davalı sigorta şirketi ile davacı arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi olmayıp, borcun nedeni haksız eylemdir. Dosya kapsamından, dava açılmadan önce davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığına dair kanıt bulunmamaktadır. Bu itibarla en erken dava tarihinde temerrüde düşürüldüğünün kabul edilmesi gereken davalı … Şirketi’nin, kanıtlanan bedensel zararın tümü yönünden, dava tarihinden itibaren işleyecek faizden sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 59’uncu maddesi ile 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. Bununla birlikte söz konusu yasal düzenleme haksız fiil sorumluları (işleten ve sürücü gibi) yönünden her hangi bir ayrıksı düzenleme getirmemiş olduğundan bu kişiler yönünden belgesiz tedavi giderlerine ilişkin sorumluluk devam edecektir. Bununla birlikte Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 98’inci maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, yalnızca söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davalı sürücü …’in %100 kusuruyla kazaya neden olan … plakalı otomobilin ZMSS poliçesini düzenleyen davalı … Sigorta Şirketi’nin, belgesiz tedavi gideri niteliğindeki geçici iş göremezlik tazminatı yönünden sorumluluğunun devam ettiğinin anlaşılması karşısında davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Diğer yandan, davacının yaralanmasına ilişkin Adli Tıp Kurumu 2’nci İhtisas Kurulu’nun 22/6/2016 tarihli raporu, Küçükçükmece 18’inci Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2015/624 (E) sayılı dava dosyasına esas olmak üzere 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun taksirle yaralanmaya neden olma suçuna ilişkin 89’uncu maddesinde öngörülen organlardan veya duyulardan birinin işlevinin sürekli zayıflaması ya da yitirilmesi niteliğinde yaralanma olup olmadığının saptanması amacıyla düzenlenmiştir. Eldeki davada aynı zamanda hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu 2’nci İhtisas Kurulu’nun 27/11/2019 tarihli raporu, davacının sürekli iş göremezlik zararının saptanması amacıyla yaralanmasının, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri karşısında değerlendirilmesi suretiyle düzenlenmiştir. Diğer bir anlatımla anılan raporlar ayrı davalarda ve farklı ölçütlere göre değerlendirilmek suretiyle düzenlendiğinden, değişik sonuçlara ulaşılmasında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.060,11 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 766,00 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye ‭2.294,11‬ TL karar ve ilam harcının davalı … Sigorta Şirketi’nden tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı … Sigorta Şirketi’nin istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama gideri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 12/01/2022