Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/64 E. 2023/582 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No : 2021/64
Karar No : 2023/582
İncelenen Kararın
Mahkemesi : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi : 18/09/2020
Numarası : 2018/582 (E) – 2020/370 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi : 7/4/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …Sigorta AŞ’ye Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı dava dışı sürücü …’ün yönetimindeki… plakalı otomobilin müvekkili davacı …’ın idaresindeki …. plakalı motosikletle çarpışması sonucu adı geçen davacının ağır biçimde yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 4.245,66 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 46.140,99 TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 50.386,65 TL tazminatın davalı … Sigorta AŞ’den tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; ıslahla arttırılan tutar yönünden zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, zarar sorumlusunun kaza tespit tutanağı içeriğinden anlaşılmasına göre zamanaşımının 2 yıl yerine 10 yıl olarak uygulanmasının kanuna aykırı olduğunu, davacının talebine konu geçici iş göremezlik zararının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından karşılanması gerektiğini, davacının maluliyet oranının hatalı yönetmeliğe göre belirlendiğini, sigortalı araç sürücüsüne yüklenen kusur oranının gerçek kusurun üzerinde olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:
Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen kusura ilişkin raporda; yönetimindeki kamyonet ile tali yoldan geldiği kontrolsüz kavşakta durması, anayoldan kontrolsüz kavşağa gelen araçların geçmesini beklemesi gereken dava dışı sürücü .. .ün %75 oranında asli, kontrolsüz kavşağa yaklaşırken yavaşlaması, dikkatli ve kontrollü biçimde kavşağa girmesi gereken motosiklet sürücüsü davacının ise %25 oranında tali kusurlu olduğu bildirilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, davacının yönetimindeki motosiklet ile davalıya ZMSS poliçesiyle sigortalı kamyonetin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmış; Adli Tıp Kurumu (ATK) 2 nci İhtisas Kurulunun 6/2/2020 gün ve 75 sayılı raporuyla, davacı Veysi İnanç’ın 12/11/2010 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanmasının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği garson olarak bildirilmekle “E” cetveline göre %6,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı sonucuna ulaşılmasının yerinde olduğu kabul edilmiş; 12/11/2010 günü meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının eldeki davayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 109 uncu maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca somut olaya uygulanması gereken taksirle yaralama suçuna ilişkin 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 89 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında öngörülen cezanın üst sınırına göre aynı Kanunun 66 ncı maddesinin 1 inci fıkrasının (e) bendi uyarınca tabi olduğu 8 yıllık zamanaşımı içinde HMK’nin 107 nci maddesi uyarınca belirsiz alacak davası niteliğinde 16/5/2018 günü açtığının anlaşılması karşısında, gerek asıl talebin, gerekse 5/5/2021 tarihinde sunulan bedel artırım dilekçesi ile artırılan tutarın zamanaşımına uğramadığının kabul edilmesinin yerinde olduğu sonucuna varılmıştır. Davacı vekilinin bedel artırım dilekçesinin mahkemece tebliğe çıkarıldığına ilişkin belge örneği dosyada mevcut ise de davalı vekiline tebliğine ilişkin evrak dosyada mevcut değildir. PTT sorgusunda da tebliğe dair belgeye ulaşılamamıştır. Bedel artırım dilekçesinin davalı vekiline tebliğ edilmemesi halinde hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmesi gibi bir sonucun oluşacağı kabul edilmekle birlikte, somut olayda davalı vekilinin artırılan bedelle ilgili itirazı esasen zamanaşımı defiine ilişkin olup Dairemizce (bedel artırım dilekçesinin tebliğ evrakına rastlanmaması nedeniyle) zamanaşımı defiinin yasal süresinde ileri sürüldüğü kabul edilerek bu konudaki itiraz değerlendirilmiş, yukarıda açıklanan gerekçeyle artırılan tutarın zamanaşımına uğramadığı kabul edilmiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 59 uncu maddesiyle değiştirilen KTK 98 inci maddesinde trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK’nin 98 inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı SGK’ye geçmiştir.Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98 inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri (geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, tedavi yol gideri vb.) 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir.Diğer yandan; her ne kadar 1/6/2015 günü yürülüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.b. maddesinde, tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da SGK’nin sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98 inci maddesinde SGK tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında, geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ile belgesiz tedavi gideri tazminatı gibi belgesiz tedavi gideri sayılmamıştır. Bu durumda, SGK’nin sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemiyeceğinden, sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma yeteneği bulunmamaktadır.
Bu durumda belgeli olmayan tedavi giderleri ile geçici iş göremezlikten kaynaklanan zarardan SGK sorumlu olmayıp ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. (Aynı yönde Yargıtay 4 üncü Hukuk Dairesi 2021/11627 (E) – 2022/6346 (K) sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları) Bu itibarla ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu tutulmasının yerinde olduğu kabul edilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :
1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.441,91 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 914,86 TL’nin mahsubu ile, bakiye 2.527,05 TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davaya konu taşınmaz payının devir tarihindeki değerine göre HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.
7/4/2023