Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/630
KARAR NO: 2023/1291
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 3/11/2020
NUMARASI: 2018/830 (E) – 2020/636 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 9/10/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dilekçesinde özetle; dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı araç ile davacının yönetimindeki … plakalı motosikletin çarpışması sonucu meydana gelen kazada davacının yaralandığını belirterek belirsiz alacak davası niteliğinde 100 TL sürekli sakatlık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, toplam 77.287,97 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya verilemesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; kazadan sonra Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesinden alınan ilk raporda davacının maluliyet oranının %0 olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; maluliyet oranları arasındaki çelişki giderilerek yönetmeliğe uygun yeni bir rapor alınması gerektiğinin gözardı edildiğini; davalı kurumun geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, aksi kanıya varılması durumunda müvekkili tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna (SGK) ödenen 1.914,96 TL tazminatın güncellenerek tenzili gerektiğini, SGK tarafından ödenen tazminat varsa bunun da saptanarak ödenecek tazminattan mahsubuna karar verilmesini talep ettiklerini; kaza sırasında 1,18 promil alkollü olduğu saptanan ve kaza sırasında koruyucu ekipman kullanmayan davacı lehine hükmolunan tazminattan birlikte (müterafik) kusur nedeniyle %20’den az olmamak koşuluyla indirim yapılması gerektiğini; davacı ceza yargılamasında şikayet hakkını kullanmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanısında olduklarını; temerrüt tarihinin yanlış belirlendiğini; her iki araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %50 oranında asli kusurlu olarak değerlendirilmesi gerekirken, atfedilen kusur oranının gereğinden yüksek belirlendiğini, davanın araç maliki ve sürücülerine ihbarı gerektiğini; davacının İstanbul 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesine açtığı 2016/687 (E) sayılı davada verilen davanın reddine ilişkin kararın kesin hüküm oluşturduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; somut olayda hatalı değerlendirme yapılar faiz başlangıç tarihi yönünden hataya düşüldüğünü, hükmolunan tazminatın tamamına Güvence Hesabının temerrüde düştüğü tarih olan 18/9/2017 gününden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının talepleri gibi düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Davacı tarafından trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın giderilmesi için İstanbul 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davanın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 97’nci maddesine öngörülen dava açılmadan önce zararın giderilmesi için sigorta şirketine başvurulmasına ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi nedeniyle usulden reddine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, anılan mahkemenin davanın usulden reddine ilişkin 11/7/2017 gün ve 2016/687 (E) – 2017/840 (K) sayılı kararının kesin hüküm niteliğini taşımadığı kabul edilmiş; Akhisar Mustafa Kirazoğlu Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen raporda, davacının engellik oranının “%0” olduğuna yer verilmiş ise de, değerlendirmenin hangi yönetmelik hükümlerine göre yapıldığına ilişkin açıklamada bulunulmaması nedeniyle, davacının engellilik oranına ilişkin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyelerinden oluşturulan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporuna dayanılarak karar verilmesinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Kollukta 5/5/2015 günü alınan anlatımında şikayetten vazgeçtiği bildiren davacı …’nun, şikayetten vazgeçmenin sonuçlarına ilişkin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 73’üncü maddesinin 7’nci fıkrası uyarınca şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıkladığına ilişkin belge sunulmadığının anlaşılması karşısında, davalı vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 59’uncu maddesiyle değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesinde trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK’nin 98 inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı SGK’ye geçmiştir.Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri (geçici iş göremezlik, bakıcı gideri, tedavi yol gideri vb.) 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Diğer yandan; her ne kadar 1/6/2015 günü yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.b. maddesinde, tedavi süresine ilişkin geçici bakıcı gideri ve geçici iş göremezlik zararının sağlık giderleri teminatı kapsamında olduğu ve bu teminatın da SGK’nin sorumluluğunda olduğu, bu nedenle sigorta şirketlerinin sorumluluğunun bulunmadığı açıklanmış ise de; 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK’nin 98’inci maddesinde SGK tarafından karşılanacak tedavi giderleri arasında, geçici işgöremezlik, bakıcı gideri ile belgesiz tedavi gideri tazminatı gibi belgesiz tedavi gideri sayılmamıştır. Bu durumda, SGK’nin sorumluluğu alt norm düzeyindeki genel şartlar ile genişletilemeyeceğinden, sözü geçen ilgili genel şart hükmünün uygulanma yeteneği bulunmamaktadır.Bu durumda belgeli olmayan tedavi giderleri ile geçici iş göremezlikten kaynaklanan zarardan SGK sorumlu olmayıp Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, poliçe düzenlenmemiş ise Güvence Hesabı ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. [Aynı yönde Yargıtay 4’üncü Hukuk Dairesinin 2021/11627 (E) – 2022/6346 (K) sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları] Bu itibarla sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; sola dönüş manevrasına başlamadan önce kavşağa yaklaşan motosiklete ilk geçiş hakkını vermeden seyrini sürdürerek motosikletin yolunu kesmesi sonucu araçların çarpışmasına neden olan ZMSS’ poliçesi bulunmayan … plakalı otomobil sürücüsü …’ın %75 oranında asli; kavşak yaklaşımında yönetimindeki motosikletin hızını yeteri kadar azaltmayan davacı sürücü …’nun ise %25 oranında tali kusurlu olduğu bildirilmiş, böylece dava dışı sürücü … ile davacı sürücü …’nun yönetimindeki motosikletin kaza sırasındaki konumları ve adları geçen sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11’inci bası, 2’nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu durum ve koşullar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Zarar görenin birlikte kusurunun varlığının saptanması durumunda hesaplanan tazminattan; somut olayın özellikleri ile oluş biçimi ve zarar görenin zararın artmasına neden olan kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek, tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150’nci maddesi uyarınca, koruma başlığı (kask) bulundurmaları ve kullanmaları zorunlu olan motosiklet sürücülerinin, dizlik ve kolluk bulundurmaları ve kullanmaları zorunlulukları bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise, kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağında, davacı motosiklet sürücüsü …’nun kask taktığı belirtilmiştir. Diğer yandan, davacının 1,18 promil oranında alkollü biçimde motosiklet kullanmasının da yukarıda açıklanan ilkeler uyarınca birlikte kusur olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu itibarla hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle indirim yapılmaması yerindedir.Diğer yandan Dairemizce, 24/5/2015 günü Manisa İli, Akhisar İlçesinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacı …’na, trafik kazasında yaralanmasından ötürü sürekli veya geçici iş göremezlik kapsamında herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının veya gelir bağlanıp bağlanmadığının bildirilmesi için SGK Manisa Sosyal İl Müdürlüğüne yazıya verilen yanıtta, adı geçen davacıya yalnızca geçici iş göremezlik ödemesi yapıldığının bildirilmesi karşısında, davacı lehine hesaplanan sürekli iş göremezlik tazminatından, SGK tarafından ödenen geçici iş göremezlik tazminatının mahsup edilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; dosyaya getirtilen hasar dosyasının incelenmesinde, davacı vekilinin davaya konu trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın giderilmesi için 5/9/2016 gününden önce ulaşan dilekçeyle başvurduğu davalı …nın, KTK’nin 99’uncu maddesinin, 1’inci fıkrası ile davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği günden başlayan 8 iş gününü kapsayan ödeme süresinin sona erdiği tarihten itibaren, haksız eylemden kaynaklanan tazminatın tamamı yönünden temerrüde düştüğünün anlaşılması karşısında, hükmolunan tazminata, temerrüt tarihinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, artırılan talep sonucuna bedel artırım dilekçesinin verildiği tarihten itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: I-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine, II-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kabulüne, 77.187,97 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, taleple bağlı kalınarak 18/9/2017 gününden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …ndan tahsil edilerek, davacı …’na verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.272,71 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcı 35,90 TL, ıslah harcı olarak alınan 265 TL olmak üzere toplam 300,90 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.971,81 TL karar ve ilam harcının davalı …ndan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İlk derece mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi (AAÜT) uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 10.847,44 TL nispi vekâlet ücretinin, davalı …ndan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından harcanan 2.400 TL bilirkişi ücreti, 365 TL adli tıp rapor ücreti, 179,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 2.944,50 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından ödenen ve hükmolunan karar ve ilam harcından mahsubuna karar verilen 300,90 TL’nin davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine, 6-Harcanmayan gider avansının HMK’nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, III-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davacı … tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.272,71 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 1.319,88 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 3.952,83 TL karar ve ilam harcının davalı …ndan tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davacı … tarafından harcanan posta ve tebligat gideri 54,50 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 162,10 TL olmak üzere toplam 216,60 TL yargılama giderinin, davalı …ndan tahsil edilerek, davalı davacı …’ya verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.9/10/2023