Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/618 E. 2021/669 K. 27.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/618
KARAR NO: 2021/669
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2020/123 (E) 2020/284 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı
KARAR TARİHİ: 27/04/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, 24/03/2017 tarihinde, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan … plaka sayılı minibüsün karıştığı tek taraflı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanması sonucu malul kaldığını, Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptıkları başvurunun usulden reddine karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla şimdilik 6.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirkete 27/01/2017-27/01/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere zorunlu mali mesuliyet poliçesi ile sigortalandığını, işbu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının müvekkili şirkete erişkinler için engellilik değerlendirmesi hakkında yönetmeliğe uygun bir rapor sunmadığını, davacının müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuruda bulunmadığını, bu sebeple davanın usulden reddi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatından, geçici bakıcı gideri ve tedavi giderinden müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, bu hususta sorumluluğun SGK’ya ait olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile tazminat miktarının TRH-2010 Kadın/Erkek tablosu ve %1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplanması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; Davacı tarafça daha önce tahkim komisyonuna başvurulduğunu ve komisyonca karar verildiğini, davacı tarafından karar tebliğe çıkarılıp itiraz yoluna gidilmeden doğrudan iş bu davanın açıldığını, buna göre aynı uyuşmazlık hakkında süren iki dava olduğunu, tahkim heyetine başvurunun iş bu dava tarihinden önce olduğunu, bu sebeple derdestlik bulunduğu anlaşıldığından, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen kararın şekli anlamda kesinleştiğini, nitekim karara karşı süresi içerisinde taraflarınca itiraz edilmediğini, itiraz süresi geçtikten sonra tahkim yargılaması terk edilerek uyuşmazlığın önce arabuluculuk yoluna ardından da dava açılmak suretiyle adli yargıya taşındığını, dolayısıyla Mahkemece yapılan değerlendirmenin aksine ne ortada devam eden ve derdestlik teşkil eden bir tahkim yargılaması, ne de kesinleşmeyen bir hakem kararı bulunduğunu, zira hakem kararlarına karşı itiraz yolunun kullanılmasının yasal bir zorunluluk olmadığı gibi somut uyuşmazlıkta olduğu gibi usulden verilen ret hakem kararına karşı genel mahkemelerde dava açılmasının önünde herhangi bir hukuki engel de bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Eldeki dava 19/02/2020 tarihinde açılmış olup, davalı sigorta şirketine zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 24/03/2017 tarihinde karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde davacının yaralanması nedeniyle maddi tazminata karar verilmesi talep edilmektedir. HMK’nın 114. maddesinin (ı) bendinde aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması olumsuz dava şartı olarak düzenlenmiştir. Aynı dava olduğunu söyleyebilmek için, birinci ile ikinci davanın taraflarının, konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12.maddesinde “Beş bin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebilir. Beşbin Türk Lirası ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları bu madde uyarınca süresinde itiraz başvurusunda bulunulmaması hâlinde kesinleşir.Bu uyuşmazlıklar hakkında bu madde uyarınca yapılan itiraz üzerine verilen karar kesindir.” düzenlemesi yer almaktadır. Aynı Kanununun 30. maddesinin 23. fıkrasında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı belirtilmiş, karar tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın tahkim usulüne ilişkin tebligatı düzenleyen 438. maddesinde de, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça tebligatın 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılacağı düzenlenmiştir. Bu itibarla hakem kararı kendisine verilen mahkeme, hakem kararının kendisine verildiğini ve kararın neden ibaret olduğunu iki tarafa da yazılı olarak tebliğ etmelidir. Her iki taraf hakkında da temyiz süresi ancak bu tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/8205 E. 2020/6039 K. Sayılı kararı ) Dosyada CD şeklinde bulunan 25/12/2019 tarih 2019E-97187 K-2019/103066 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem kararının incelemesinde; aynı kaza nedeniyle davacının davalıya karşı 28/10/2019 tarihinde uyuşmazlık hakemine başvurduğu, bedensel zararı nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000 TL maddi tazminat talep ettiği, Sigorta Tahkim Komisyonuna yapılan başvurunun, sigorta şirketine eksik evrakla başvurulduğu gerekçesiyle usulden reddine karar verildiği, karara karşı Komisyon nezdinde itiraz yolunun açık olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.Taraflarca karara karşı süresinde itiraz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece sigorta tahkim dosya örneği tam ve eksiksiz olarak bu dosya içine getirtilmek suretiyle uyuşmazlık hakem kararına karşı taraflarca süresinde itiraz yoluna başvurulup başvurulmadığı, kararın kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak eldeki dava ile hakem dosyasının dava konusu ve sebeplerinin irdelenmesi, aynı talepler yönünden derdestlik dava koşullarının araştırılıp bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen biçimde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından sarfedilen istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/04/2021