Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/613
KARAR NO: 2023/1240
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 1/10/2020
NUMARASI: 2017/523 (E) – 2020/546 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/9/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların miras bırakanı …’ın yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile … plakalı araçların karıştığı kazada öldüğünü belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde davacı … için 500 TL, davacı … için 500 TL olmak üzere toplam 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının araçların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçelerini düzenleyen davalı sigorta şirketlerinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 18/3/2019 günü sunduğu dilekçeyle, davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatını 62.447,62 TL’ye, davacı … için talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatını 58.983,22 TL’ye yükseltmiştir. Davalılar … Sigorta Şirketi vekili ile … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçelerinde, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, davacı … için 62.447,62 TL destekten yoksun kalma tazminatının 15.611,90 TL’sinin davalı … Sigorta Şirketinden, 46.815,72 TL’sinin ise davalı … Sigorta AŞ’den; davacı … için 53.983,22 TL destekten yoksun kalma tazminatının, 14.745,80 TL’sinin davalı … Sigorta Şirketinden, 44.237,41 TL’sinin ise davalı … Sigorta AŞ’den tahsiline karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; kaza tarihinde meslek lisesinin elektrik-elektronik bölümü son sınıf öğrencisi ve mezun olması durumunda teknisyen olarak çalışması söz konusu olan davacıların desteğinin asgari ücrete göre daha yüksek olacağını, bu anlamda hesaplamanın asgari ücret üzerinden yapılmasının hak kaybına neden olduğunu, bilirkişi raporunda, askerlik süresinin 1 yıl olarak hesaplanmasına karşın karar tarihinde zorunlu askerlik süresinin 6 ay olduğunu, aynı biçimde desteğin yaşaması durumunda evlilik yaşı ile davacıların bakiye ömürünün düşük hesaplandığını, kısaca bilirkişi raporunda hesaplanan tazminatın davacıların yoksun kaldığı desteği karşılamadığını, dava dilekçesinde davalılara başvurularına ilişkin bilgilere yer vermelerine ve dilekçe ekinde gönderinin tarih ve belgelerini sunmalarına karşın, dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin mağduriyete neden olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi istinaf başvuru dilekçesinde özetle, ölenin birlikte (müterafik) kusuru yönünden inceleme yapılmadığını, 4 kişilik araçta 7 kişiyle birlikte sıkışarak yolculuk yapan ölen desteğin birlikte kusurunun ortaya çıktığını, hatır taşımasının da değerlendirilmediğini, henüz vadesi gelmemiş borç için faiz uygulanamayacağını belirtmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde; davacıların desteği …’ın lise son sınıf öğrencisi olduğunu belirterek dilekçe ekinde adı geçen desteğin Varto Mesleki ve Teknik Meslek Lisesi (Endüstri Meslek Lisesi) Elektrik-Elektronik Teknolojisi alanı Elektrik Tesisatları ve Pano Montörlüğü Bölümü 12’nci sınıf öğrencisi olduğuna ilişkin öğrenci belgesi sunmuş; hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunda ise, destek ile desteğin anne ve babası davacıların olası yaşam süreleri yönünden PMF-1931 Yaşam Tablosu esas alınarak, liseyi bitirdikten sonra çalışıp kazanç sağlayabilecek desteğin gelirinin, asgari ücret düzeyinde olacağı, 27 yaşında evleneceği, iki çocuğunun olacağı, 1 yıllık askerlik hizmet süresi dışında 19 yaşından itibaren 60 yaşına kadar bakiye aktif hayat süresinin 40 yıl olacağı kabul edilerek destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmış; desteğin gelirinin belirlenmesi amacıyla 18/3/2020 tarihli duruşmada, Varto Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinden destek …’ın olası mezuniyet tarihinin, Diyarbakır Elektrik Mühendisleri Odasından ise Elektrik-Elektronik Teknolojisi alanı Elektrik Tesisatları ve Pano Montörlüğü Bölümü mezunlarının ne kadar sürede iş bulabileceği ve emsal gelirlerinin ne kadar olduğunun sorulmasına karar verilmesine karşın, aynı zamanda hükmün açıklandığı 1/10/2020 tarihli duruşmada ara kararından dönülerek, esas hakkında nihai karar verildiği anlaşılmıştır. Askerlik hizmeti süresini er ve erbaşlar yönünden 6 ay olarak belirleyen 7179 sayılı Askeralma Kanununun, 26/6/2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı günüde yürürlüğe girdiğinin anlaşılması karşısında, nüfus kaydı içeriğine göre 4/3/1997 doğumlu olup 20 yaşına girdiği 1/1/2016 tarihi itibarıyla askerlik çağına gireceği anlaşılan destek …’ın tâbi olduğu askerlik süresinin, hükme esas alınan 13/3/2019 tarihli ek bilirkişi raporunda, askerlik çağına gireceği tarihte yürürlükte olan 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 5’inci maddesi uyarınca 12 ay olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmasının yerinde olduğu kabul edilmiştir. Destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanmasında desteğin gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Somut olayda desteğin, Varto Mesleki ve Teknik Meslek Lisesi Elektrik-Elektronik Teknolojisi alanı Elektrik Tesisatları ve Pano Montörlüğü Bölümü öğrencisi iken davaya konu trafik kazasında öldüğü anlaşılmaktadır. Bu itibarla, desteğin devam edeceği okulu bitireceği ve alanında çalışacağı kabul edilerek, desteğin gelirinin Elektrik-Elektronik Teknolojisi alanı Elektrik Tesisatları ve Pano Montörlüğü Bölümü mezunu bir teknisyenin emsal ücretinin, meslek odasından sorularak belirlenmesi, destekten yoksun kalma tazminatı tutarının da buna göre beelirlenmesi gerekirken, desteğin gelirinin asgari ücret düzeyinde olacağı kabul edilerek düzenlenen bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesinin 23/3/2021 gün ve 2021/2772 (E) – 2021/3174 (K), 2020/6173 (E) – 2021/3121 (K) sayılı kararlarında açıklandığı gibi; destekten yoksun kalma tazminatı davasında gerçek zararın miktarı, davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edecekleri kazanç toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH-2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH-2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de göz önüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH-2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı kabul edilerek, destek ile davacıların olası yaşam süreleri bakımından TRH-2010 Yaşam Tablosu esas alınması gerekirken, PMF-1931 Yaşam Tablosu esas alınarak düzenlenmiş bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin yerinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Diğer yandan davacılar vekilinin, zararın giderilmesi için davalılar … Sigorta Şirketine ve davalı … Sigorta AŞ 12/10/2015 günü teslim edilen dilekçelerle başvurduğunun anlaşılması karşısında, hükmolunan destekten yoksun kalma tazminatlarına dava dilekçesinde yer alan talebe uygun olarak, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 99’uncu maddesinin, 1’inci fıkrası ile davaya konu trafik kazasının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.2’nci maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği günden başlayan 8 iş gününü kapsayan ödeme süresinin sona erdiği 23/10/2015 gününden itibaren yasal faiz uygulanmasının karar verilmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi isabetsizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 51’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca; hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler. Herhangi bir çıkar karşılığı olmayan hatır taşıması nedeniyle TBK’nin 51’inci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de indirim yaptığı takdirde indirim oranını objektif ölçüler içinde takdir etmek zorundadır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Yakın aile bireylerinde olduğu gibi maddi ve manevi menfaattin bulunduğu akrabalar arasındaki ücretsiz taşıma ahlaki bir ödev niteliğinde olduğundan, belirlenen tazminat miktarından hatır taşıması indirimi yapılamaz. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur TBK’nin 52’nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu durum ve koşullar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Birlikte kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay’ın süreklilik kazanan kararlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Dava dosyasına eklenen Erzincan Ağır Ceza Mahkemesinin 25/10/2016 gün ve 2016/42 (E) – 2016/183 (K) sayılı gerekçeli kararı ile diğer soruşturma belgelerin incelenmesinde, kazadan sonra 23/7/2015 günü saat 02.16’da Erzincan Üniversitesi Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapılan analize göre 0,5739 promil oranında alkollü olduğu anlaşılan dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobile, katıldığı kına gecesinden dönmek için diğer yolcularla birlikte binen davacıların desteği …’ın 23/7/2015 günü saat 01.20 – 01.30 sularında meydana gelen kazada öldüğü anlaşılmaktadır. Bu itibarla somut uyuşmazlıkta hatır taşıması bulunmamakla birlikte, davacıların desteği, alkollü olduğu anlaşılan sürücü …’ın yönetimindeki otomobile binmesi nedeniyle hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle TBK’nin 52’nci maddesi uyarınca %20 oranında indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemesi de yerinde olmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili ile davalı … Sigorta vekilinin istinaf başvurularının kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harlarının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacılar ile vekili ile davalı … Sigorta tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/9/2023