Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/596 E. 2022/1563 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/596
KARAR NO: 2022/1563
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/12/2020
NUMARASI: 2016/296 Esas – 2020/1046 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nin 54. ve 56. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; dava 29/09/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle uğranılan zarar nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin olduğu, maluliyet raporunun usulüne uygun ve kaza tarihindeki mevzuata uygun şekilde maluliyet durumunu belirlendiği, bilirkişi heyet raporunda belirlenen kusur durumunun mevzuata ve olaya uygun olduğu ve mahkememizce de benimsendiği ve kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, davacının maddi geliri yönünden gerekli araştırmaların yapıldığı, aktüerya raporunda bu araştırmalar dikkate alınarak düzenlendiği, hesaplama yönteminin usulüne uygun yapıldığı, aktüerya raporunda davacının zararının usulüne uygun belirlendiği anlaşıldığından davanın kabulüne ” şeklindeki gerekçeyle; “1-Davacının geçici ve kalıcı iş göremezliğine dayalı maddi tazminat isteminin kabulü ile; 178.207,24 TL’nin davalılardan … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 14/03/2016 tarihinden, diğer davalılar yönünden kaza tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının ticari faiz talebinin reddine, 2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 29/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın sürücüsüne %100 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca, müvekkilinin, yalnızca kazaya karışan aracın sahibi olması nedeniyle, kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kaza nedeniyle davacının meslekte kazanma gücünü %22 oranında kaybettiği yönündeki tespitin hatalı olarak belirlendiğini, kaza tarihi gözönüne alındığında raporun, Özürlülük Ölçütü Yönetmeliği’ne göre düzenlenmesi gerektiğini, manevi tazminattan müvekkilinin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının, davaya konu kaza nedeniyle zararın meydana gelmesinde müterafik kusurunun bulunduğunu, bu hususun Mahkemece ve bilirkişi tarafından değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %100 kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davacının maluliyet raporunun, Özürlülük Ölçütü Yönetmenliği’ne göre düzenlenmesi gerekirken, 2008 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre düzenlenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici iş göremezlik zararından müvekkili Sigorta Şirketi’nin sorumlu olmadığını belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 29/09/2015 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu … plakalı aracın arıza yapması nedeniyle, davacının aracını TEM Otoyolu İkitelli Tekstilkent civarında sağ taraftaki emniyet şeridinde aracın dörtlülerini yakarak ve kurallara uygun davranarak park ederek aracından aşağıya indiği esnada, aynı istikamette seyir halinde bulunan ve davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı …’ın maliki ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın, hem davacıya hem de park halindeki araca çarptığı, trafik kazasının bu şekilde meydana geldiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 23/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; meydana gelen kazada … plakalı araç sürücüsü …’nin %100 oranında kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü …’ün herhangi bir kusurunun bulunmadığı mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, kusura ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir. Yine Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun, 11/10/2008 tarih ve 27021 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak düzenlediği 01/11/2017 tarihli raporunda; davacının trafik kazası neticesinde, E Cetveline göre %22 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Bugüne kadar ki yargısal karar ve uygulamalarda her ne kadar, kaza tarihi itibarıyla ayırım yapılarak maluliyet raporlarının, “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”, “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”, ” Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”, “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliği”ne göre düzenlenmesi gerektiği yönünde görüş geçerli olmuş ise de; “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”nin amacı ve işlevi, sigortalıların maluliyet, çalışma gücü kaybı, erken yaşlanma ve bakmakla yükümlü oldukları kişilerin hastalık, maluliyet, ağır engellilik durumlarının tespitine ilişkin olup, haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıpları bu Yönetmeliğe göre belirlenemez. “Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Yönetmeliği” ile “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliği”nin amacı ve işlevi, engellileri vergi indiriminden yararlandırmak, bazı durumlarda aylık bağlamak ve yaşam kolaylıkları sağlamak olup, yaş ve meslek değerlendirmesi içermeyen bu Yönetmeliklere göre, haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının tespiti yoluna gidilmesinin çok yanlış sonuçlar doğurduğu aşikardır. Bu nedenle, tüm haksız fiillerden kaynaklanan beden gücü kayıplarının, 5510 sayılı Kanun’un 19.maddesinin 9.fıkrası ve 107.maddesi gereğince yürürlüğe konulan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği”ne göre tespiti zorunludur. Mahkemece de, bu yönde işlem yapıldığından, bu yöne ilişkin itirazlar kabul edilmemiştir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının niteliği, maluliyet raporu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun ve makul olduğu kanısına varıldığından, bu yöndeki itirazlar da kabule şayan görülmemiştir. Ayrıca, meydana gelen maddi ve manevi zararlardan, kazaya sebebiyet veren aracın malikinin sorumluluğu bulunduğundan ve geçici iş göremezlik zararından sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden, bu yöndeki itirazlarda da isabet bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları toplamı üzerinden, Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 13.881,08 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.470,27 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 10.410,81 TL karar ve ilam harcının davalı …’tan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Hükmedilen maddi tazminat miktarı üzerinden, Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 12.173,33 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.238,25 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 8.935,08 TL karar ve ilam harcının davalı … Sigorta AŞ.’den tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalıların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, maddi tazminat davası yönünden, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık; manevi tazminat davası yönünden, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/09/2022