Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/574 E. 2023/1232 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/574
KARAR NO: 2023/1232
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2016/1193 (E) – 2020/81 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/9/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Sigorta Şirketi’ne Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı, davalı işleten …’a ait, davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı araç seyir halinde iken, bisikletiyle seyir halindeki davacı …’a çarparak yaralanmasına neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000 TL bedensel zarar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davalı sürücü ile davalı işletenin her birinden 25.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar …ve … vekili ile davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, kazanın oluşumunda davacı …’ın %100 kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda davacı …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, müvekkili davacının bisikletiyle davacının aracına çarpmasının söz konusu olmadığını, İstanbul Anadolu 17’nci Ceza Mahkemesinde görülen davada ayrıntılı inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda davalı sürücü …’ın tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, anılan mahkemenin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19’uncu Ceza Dairesinin 20/11/2018 gün ve 2018/2878 (E) – 2018/3451 (K) sayılı kararıyla kesinleşen hükmüyle davalı sürücünün 9 ay hapis cezasıyla cezalandırıldığını, bu nedenle Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporun hükme esas alınamayacağını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davada tarafların taraf ehliyetine sahip bulunmaları HMK’nin 114/1-d maddesi uyarınca dava şartlarındandır. Bu nedenle, davanın taraflarından birinin taraf ehliyetine sahip olup olmadığı mahkemece kendiliğinden incelenecektir. Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneğidir. Taraf ehliyeti, medeni (maddi) hukuktaki hak ehliyetini medeni usul hukukunda büründüğü şekildir. Gerçekten, kimlerin taraf ehliyetine sahip bulundukları 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 8’inci ve 48’inci maddelerine göre belirlenir. Buna göre hak ehliyeti bulunan her gerçek ve tüzel kişi, davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir. Aynı Kanunun 28’inci maddesinin 1’inci fıkrasına göre gerçek kişilerin kişiliği ve bununla hak (medeni haklardan istifade) ehliyeti ölümle sona erer. Bu nedenle ölmüş olan kişinin taraf ehliyeti yoktur. Dava devam ederken taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen kişinin taraf ehliyeti son bulur. Bu nedenle, davaya ölen tarafa karşı veya onun tarafından devam edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Yalnız öleni ilgilendiren, yani mirasçılara geçmeyen haklara ilişkin davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalır. Yalnız ölen tarafı ilgilendirmeyen, yani mirasçıları da ilgilendiren, mirasçıların mal varlığı haklarını etkileyen davalar, tarafın ölümü ile konusuz kalmaz. Bu davalara ölen tarafın mirasçılarına karşı devam edilir. Dava devam ederken davacı ölürse, davacının mirasçıları, davayı mecburi dava arkadaşı olarak hep birlikte takip edebilirler. (Prof. Dr. Baki Kuru, Prof. Dr. Ramazan Aslan, Prof. Dr. Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 25’inci baskı, sayfa 207 vd.) Öte yandan; yargılama sırasında taraflardan birinin ölmesi halinde, ölen tarafın ehliyeti sona ereceğinden, ölen tarafın vekili varsa ölüm ile vekâlet ilişkisi de kural olarak 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 43’ncü maddesinin 1’inci fıkrası ile 513’üncü maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca sona erer. Vekilin davaya devam etmesi olanağı bulunmayıp yalnızca bu kişinin mirasçıları tarafından davaya devam edilebilir. Dava dosyasının incelenmesinde; davacı …’ın nüfus kaydı içeriğine göre nihai karar verildikten sonra 3/5/2021 günü öldüğü anlaşılmıştır. Eldeki davada ise nihai karar verilmiş olmakla birlikte istinaf kanun yolu incelemesi devam ettiğinden hüküm henüz kesinleşmemiştir. Bu nedenle ölümüyle taraf ehliyeti son bulan …’ın mirasçılarına davaya devam edip etmeyeceklerini bildirmeleri uyarısını içeren belge tebliğ edilerek, oluşacak sonuca göre nihai karar verilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Kabule ve uygulamaya göre de; olay nedeniyle açılan ceza davasında düzenlenen bilirkişi raporunda, yönetimindeki bisikletle seyir halinde iken trafik işaret levhalarına uymayan ve ilk geçiş hakkını vermeyip davalı sürücü …’ın yönetimindeki servis aracının sağ ön tekerine çarparak yaralanan davacı …’ın asli kusurlu; yönetimindeki … plakalı servis aracıyla seyir halinde iken trafik güvenliği ve düzeniyle ilgili olarak 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nden gösterilen diğer kural, yasak, zorunluluk ve diğer yükümlülüklere uymayan davalı sürücü …’ın tali kusurlu olduğu bildirilmiş; davalı sürücü …’ın taksirle yaralamaya neden olmak suçundan mahkûmiyetine ilişkin İstanbul Anadolu 17’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 25/4/2018 gün ve 2016/185 (E) – 2018/226 (K) sayılı mahkûmiyet hükmünün ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19’uncu Ceza Dairesinin 20/11/2018 gün ve 2018/2878 (E) – 2018/3451 (K) sayılı kararıyla düzeltilerek istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilerek kesinleştiği anlaşılmıştır. Eldeki davada ise ATK Trafik İhtisas Dairesinin 27/8/2019 gün ve 8812 sayılı raporuyla, olay yeri kavşağa giriş yapıp sürücü …’ın istikamet şeridine kontrolsüz biçimde giren, yola gereken dikkat ve özeni göstermeyen, olay yeri kavşağa girmeden önce yolu yeterli ve gerekli biçimde kontrol etmeyip yanaşan ilk geçiş hakkına sahip araçlara ilk geçiş hakkını bırakmayan, karşı yönden gelen araçların istikamet şeritlerine girmemesi gereken davacı bisiklet sürücüsü …’ın %100 oranında asli kusurlu olduğu, mevcut koşullarda çarpmayı önlemeye yönelik alacağı bir önlem bulunmadığı değerlendirilen davalı sürücü …’ın ise kusursuz olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla ATK Trafik İhtisas Dairesinin 27/8/2019 gün ve 8812 sayılı raporunda, İstanbul Anadolu 17’nci Asliye Ceza Mahkemesinin 25/4/2018 gün ve 2016/185 (E) – 2018/226 (K) sayılı mahkûmiyet hükmüne dayanak bilirkişi raporunun irdelenmediği de gözetilerek, dava dosyasının İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyelerinden seçilecek ve üç kişiden oluşturulacak bilirkişiler kuruluna tevdi edilerek, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.26/9/2023