Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/564 E. 2021/618 K. 20.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/564
KARAR NO: 2021/618
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/10/2019
NUMARASI: 2017/604 (E) 2019/804 (K)
Birleşen İstanbul 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1233 (E) – 2018/1467 (K) sayılı dava dosyası:
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 20/04/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; “Asıl ve birleşen davanın (İstanbul 2’nci Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1233 (E)- 2018/1467 (K) Sayılı dosyası) kısmen kabulü ile; maddi tazminat talepleri bakımından, geçici iş göremezlik, maddi tazminat yönünden 2.443,55 TL, süreli iş göremezlik yönünden 20.455,66 TL, tedavi ulaşım giderleri 187,50 TL olmak üzere toplam 23.086,71 TL’nin temerrüt tarihi olan davalı sigorta şirketinden 25/12/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden 16/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, manevi tazminat yönünden 7.500,00 TL’nin davalılar … ve … yönünden 16/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … ve … vekili dilekçesinde özetle; müvekkili araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduğu yönündeki bilirkişi görüşünün hatalı ve yanlış olduğunu, kazanın oluşumunda müvekkilinin hiçbir kusur bulunmadığını, kusur olmayan müvekkillerinin tazminat ödemesi ile karşı karşıya bırakılmalarının adalete uygun olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminat ile ilgili kısmının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişiler kurulu raporunda, davacı … ile davalı işleten …’e ait taksi ile seyir halinde bulunan davalı sürücü …’in yönetimindeki aracın kaza sırasındaki konumları ve adı geçen davacı ile davalı sürücü …’in davranışları irdelenerek; davacı …’in yaralanmasıyla sonuçlanan olayın meydana gelmesindeki kusur oranının, yasal dayanaklarıyla birlikte, eylem ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, bilimsel ölçütlere, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, davalılar … ve … vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü kusur durumuna ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2’nci fıkrası uyarınca, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, ATK 3’üncü Adlî Tıp İhtisas Kurumu tarafından düzenlenen rapor içeriğinden anlaşılan davacının yaralanmasının ağırlığına ve olayın meydana geldiği tarihe göre; davacı lehine hükmolunan manevi tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığından, davalılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf sebebi isabetli kabul edilmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalılar … ve … vekilinin yalnızca manevi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf kanun yoluna başvurması nedeniyle ilk derece mahkemesince hükmolunan manevi tazminat miktarına göre Harçlar Kanununa göre alınması gereken 512,32 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 256,16 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek bakiye 256,16 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davalılar … ve …’in istinaf başvurusu nedeniyle sarfettiği yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 20/04/2021