Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/55 E. 2022/1246 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/55
KARAR NO: 2022/1246
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/10/2020
NUMARASI: 2014/108 Esas – 2020/529 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Dava ve uyuşmazlık; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 54. maddeleri kapsamında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan geçici – kalıcı güç kaybı zararı ve bakıcı gideri adı altında maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “1) Davanın kısmen kabulü ile; 210.791,36-TL. sürekli iş göremezlik maddi tazminatı, 4.046,86-TL. geçici iş göremezlik maddi tazminatı ve 8.477,49-TL. geçici iş göremezlik iyileşme dönemi bakıcı gideri olmak üzere toplam 223.315,71-TL.’nin temerrüt tarihi olan 06/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının, ceza yargılamasının yapıldığı Sakarya 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/482 sayılı dosyasındaki beyanında; “Sanıktan şikayetçi ve davacı değilim. İşlenen suç nedeniyle meydana gelen tüm maddi zararlarımı sanık karşılamıştır.” şeklinde beyanda bulunması nedeniyle, müvekkilinden hukuken tazminat talep etme hakkının bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini; maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, dava dilekçesinde, davacının %22 oranında malul kaldığının iddia edilmesine rağmen ATK raporuyla belirlenen %30.2 oranındaki maluliyet oranının kabul edilerek, taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğini, 6011 sayılı Kanun gereğince bakıcı giderinden …’nın sorumluluğunun bulunmadığını, davacının 9 ay için bakıcıya muhtaç olup olmadığının raporda belirtilmemesine rağmen, bu yönde hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu; davacının motosiklette sürücü olması ve kaza esnasında kask, dizlik ve benzeri zaruri güvenlik önlemlerini almaması nedeniyle, olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olması gerektiğini, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 26/05/2012 tarihinde, davacının sürücüsü olduğu motosiklet ile ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın kaza yapması neticesinde, davacının yaralandığı, işbu davada davacı tarafça, geçici – kalıcı güç kaybı zararı ve bakıcı gideri adı altında, HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası kapsamında, maddi tazminat talep edildiği; kazanın meydana gelmesinde, ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. Kaza tarihindeki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 30/07/2018 tarihli raporunda; davacının, dava konusu trafik kazasına bağlı olarak sol kalça hareket kısıtlılığı arızası nedeniyle %30.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamında bulunan diğer rapor, Yönetmelik hükümlerine uygun olarak alınan bir rapor olmadığına göre, herhangi bir çelişkiden de söz edilemeyeceği, raporun, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davalı vekilinin, maluliyet raporuna, raporlar arasında çelişki bulunduğuna, taleple bağlılık ilkesinin ihlal edildiğine dair iddia ve itirazları kabul edilmemiştir. Ayrıca, maluliyet raporunda, her ne kadar, davacının, 9 aylık iyileşme süresi boyunca bakıcıya muhtaç olup olmadığı belirtilmemiş ise de; davacının yaralanmasının niteliği (sol kalça kırığı) dikkate alındığında, bakıcıya muhtaç olacağı aşikar olduğuna; motosiklet sürücüsü olan davacının kaza anında kask takıp takmamasının, yaralanmasında bir etkisi bulunmadığına; bakıcı giderinden davalı …’nın sorumluluğu devam ettiğine; dava öncesinde davalı …’na başvurulması ve talebin reddedilmesi nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru olduğuna; davacının ceza yargılaması aşamasında, ZMSS poliçesi bulunmayan araç sürücüsünün ceza almaması için şikayetinden vazgeçmiş olmasının, işbu davadaki maddi tazminat talebinden feragat ettiğine, bir başka deyişle tazminat talep edemeyeceği anlamına gelmediğine göre; davalı vekilinin bu yönlere ilişkin itirazlarında da isabet bulunmamaktadır.Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 15.254,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.813,67 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 11.441,03 TL karar ve ilam harcının davalı …’ndan tahsili ile Hazine’ye verilmesine, 3-Davalı …’nın istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022