Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/511 E. 2022/60 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/511
KARAR NO: 2022/60
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/12/2020
NUMARASI: 2016/1293 (E) 2020/875 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 18/01/2022
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkillerinin murisi …’ın 27/06/2009 tarihinde sürücüsü olduğu … plakalı araç ile yaptığı tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini belirterek her bir davacı için şimdilik 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının aracın trafik sigortacısı olan davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili, davaya konu kazanın teminat dışı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, 09/10/2019 tarihli kök raporda belirtilen tazminat miktarları üzerinden davanın kabulü ile davacı … yönünden 94.473,22 TL, davacı … yönünden 17.284,21 TL, davacı … yönünden 14.999,49 TL, davacı … yönünden 14.999,49 TL, davacı … yönünden 5.495,23 TL maddi tazminatın 18/07/2016 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Karara karşı davalı vekili, davacılar desteğinin asli ve tam kusurlu bir şekilde meydana getirdiği trafik kazasında vefat etmesinden kaynaklı oluşan zararın teminat kapsamı dışında olduğunu, kabul şekli bakımından da trafik kusuru ve koruyucu tertibat kullanmamaktan mütevellit müterafik kusura ilişkin herhangi bir inceleme yapılmamasının hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, … plaka sayılı motosiklet sürücüsünün kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle aracın sigortasından talep edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Taraflar arasında poliçenin varlığı, geçerliliği, kazanın oluşumu, hesap ve hesaplama yöntemine ilişkin ihtilaf bulunmamaktadır. İstinafa konu uyuşmazlık rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı ile kusur ve müterafik noktasında toplanmaktadır. Trafik sigortasına ilişkin yeni genel şartların yürürlük tarihinden önce gerçekleşen (27/06/2009) kaza tarihindeki Yargıtay içtihadları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri ve önceki genel şartlar gereği değerlendirme yapılması gerekmektedir. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına, desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu itibarla destekten yoksun kalma tazminatının koşullarının oluşmadığına dair istinaf itirazında isabet bulunmamaktadır. Yine davacıların desteğinin sevk ve idaresindeki motosiklet ile park halinde bulunan araca çarparak vefat etmesi şeklinde gerçekleşen olayda kaza tespit tutanağında kusurun tamamının davacıdan desteğine verildiği, park halindeki araca kusur izafe edilmediği, kazanın gerçekleşme biçimine göre kusur değerlendirmesinin uzmanlık gerektiren bir yanının bulunmadığı, dolayısıyla desteğin tam kusurlu kabul edilmiş olmasında oluş, usul ve yasaya aykırılık olmadığı, kaldı ki, 3. kişi konumundaki davacıların zararın tamamını müteselsilen sorumluluk hükümlerine dayalı olarak davalı sigorta şirketinden talep edebileceği, kusur durumunun ancak rücu ilişkisinde değerlendirilebileceği, dolayısıyla kusura ilişkin rapor alınmamış olmasının usuli bir eksiklik de teşkil etmediği, konuya ilişkin Yargıtay ilke kararlarına göre desteğin gerek sürücü kusuru ve gerekse var ise müterafik kusurunun 3. kişi konumundaki davacılara yansıtılamayacağı, buna ilişkin istinaf itirazında da isabet olmadığı görülmektedir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1 maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken bakiye 10.058,76 TL nispi harçtan peşin olarak alınan 2.515,12 TL harcın mahsubundan sonra kalan 7.543,64 TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, ihtiyari dava arkadaşı konumundaki her bir davacı yönünden açılan davalarda davalı aleyhine hükmedilen miktarlar ayrı ayrı gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle karar verildi. 18/01/2022