Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/473
Karar No: 2023/881
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 07/10/2020
Numarası: 2017/786 (E) – 2020/465 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 26/5/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, kasko sigortacısı davacının, dava dışı sigortalısına ödediği tazminatın zarar sorumlusu ve işleteninden rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 27.750,00 TL maddi maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; işleten sıfatı bulunmayan müvekkili şirkete karşı açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, davalı … AŞ’nin, trafik sicilinde adına kayıtlı olduğu dava dışı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı otomobilin işleteni sıfatıyla, davacı … Sigorta Şirketine genişletilmiş kasko poliçesiyle sigortalı dava dışı … Limited Şirketine ait … plakalı otomobilin karıştığı trafik kazası nedeniyle, adı geçen davacı sigorta şirketinin, dava dışı sigortalısına ödediği hasar tazminatından sorumlu olup olmadığına ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 85 inci maddesi uyarınca bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.KTK hükümlerine göre, trafik sicil kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işleten sıfatının üçüncü kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir kanun hükmü yoktur. Nitekim aynı Kanunun üçüncü maddesinde işleten, ” … araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” biçiminde tanımlanmıştır. KTK’nin 3 üncü maddesinde işleten sıfatının belirlenmesinde biçimsel ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Biçimsel ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. İşletenin belirlenmesinde öğreti ve Yargıtay tarafından benimsenen maddi ölçüte göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş olmakla birlikte, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması koşuluyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek öğretide, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, işleten sıfatının belirlenmesinde araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması ve fiili hakimiyetin uzun süreli olması koşullarının gerçekleşmesi aranmaktadır. Ancak bu konuda getirilecek kanıtların üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını ortadan kaldıracak bir sonuç yaratmaması zorunludur. Kağıthane Emniyet Müdürlüğünün 21/3/2019 tarihli yazısı ekinde gönderilen tescil ve sahip bilgileri raporunun incelenmesinde, davaya konu kazanın meydana geldiği 19/11/2016 günü itibarıyla trafik sicilinde davalı … AŞ adına kayıtlı olduğu anlaşılan kazaya karışan … plakalı otomobilin, … AŞ vekili tarafından 19/2/2018 günü sunulan dilekçe ekinde yer alan Beyoğlu … Noterliğinin 27/9/2017 gün ve … yevmiye numaralı araç satış sözleşmesiyle dava dışı … adındaki kişiye satılarak devredildiği anlaşılmıştır. Cevap dilekçesinde müvekkili firmanın kazaya karışan … plakalı otomobili diğer davalı …’a 20/2/2016 tarihli satış sözleşmesiyle devrettiğini ileri süren davalı … AŞ vekilinin dilekçe ekinde sunduğu … Ticaret Limited Şirketi ile davalı … arasında adi yazılı biçimde akdedildiği anlaşılan “Otomobil Satış Sözleşmesi” başlıklı belge üçüncü kişileri bağlayıcı nitelikte ve güçte olmadığından, davalı … AŞ’nin trafik siciline göre … plakalı otomobilin kazanın meydana geldiği 19/11/2016 tarihi itibarıyla, kazadan kaynaklanan maddi zarardan işleten sıfatıyla sorumlu tutulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.895,60 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan toplam 473,90 TL (419,50+54,40) istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.421,70 TL istinaf karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davalı … AŞ’nin istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/5/2023