Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/463 E. 2023/1178 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/463
KARAR NO: 2023/1178
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/12/2020
NUMARASI: 2015/410 (E) – 2020/746 (K)
Birleşen İstanbul Anadolu 6’ncı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/410 (E) sayılı davasında:
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/9/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, İstanbul Anadolu 8’inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/410 (E) sayılı davasında, 1.075,50 TL hasar bedeli, 250 TL değer kaybı tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; 83,60 TL ulaşım bedelinin davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; bakiye taleplerin reddine; birleşen İstanbul Anadolu 6’ncı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/50 (E) sayılı davasında, davanın kısmen kabulüne, 19.800 TL hasar bedeli ile 212,40 TL çekme masrafının davalılar …, … ve … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 2.700 TL araç yoksunluk tazminatının davalılar … ve … karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran asıl davada davacılar … ve … vekili dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracın onarımının kazanın meydana geldiği 27/1/2015 gününden, tespitin yapıldığı 24/3/2015 gününe kadar 56 gün boyunca sürdüğünü, buna karşın bilirkişiler tarafından 14 günlük onarım süresine göre rapor düzenlendiğini, dosyaya sunulan kamera kayıtları ile ceza dosyasında müvekkilinin kırmızı ışıkta geçtiğine ilişkin herhangi bir kesin kanaat belirtilmediği, aracın manevra yaptığını göre göre hazını yavaşlatmayan geç denecek durumda fren yapmasına rağmen aşırı hızından dolayı aracı durduramayan davalı …’in kusur oranının huzurdaki olaya göre oldukça düşük oranda hesaplandığını; davacının %75, davalının %25 oranında kusurlu olduğuna ilişkin 10/11/2017 tarihli bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmesi üzerine düzenlenen davacının %75, davalının ise %25 oranında kusurlu olduğuna ilişkin 2/5/2018 tarihli ek rapora davalılar … Sigorta AŞ, … ve … tarafından kusur oranlarına itiraz edilmeden, yalnızca maddi zararın hesaplanması bakımından itirazda bulunulmasına, kusur oranına müvekkili davacı tarafından itiraz edilmesine, böylece müvekkili davacının %75, davalının ise %25 oranında kusurlu olduğuna ilişkin tespitin usulü kazanılmış hak oluşturduğunun anlaşılmasına karşın, usulü kazanılmış hak dikkate alınmadan 10/12/2019 tarihli raporda yer verilen %10 – %90 oranındaki kusur tespitine itibar edildiğini belirterek, asıl ve birleşen davada verilen karara karşı kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Birleşen İstanbul Anadolu 6’ncı Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1050 (E) sayılı davasında davacı … ve asıl davada davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşı tarafın kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle oluşan kazada müvekkili davacının uğradığı zararın 34.000 TL olduğunu, müvekkilinin otomobilini kazadan 3 ay sonra ancak 11.000 TL bedelle satabildiğini, buna karşın davacı sigorta şirketinin eksperinin görüşü benimsenerek 22.000 TL bedelle saptanmasının hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, diğer araç sürücüsünün ağır kusuru nedeniyle 4 ay boyunca araç kiralamak zorunda kalan müvekkiline 1 aylık araç kiralama bedeli 3.000 TL bedel ödenmesine karar verilmesinin gerçeklikten uzak ve hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 45.000 TL değerindeki aracın 11.000 TL bedelle satmak zorunda kalan ve yeni araç almak için 4 ay bekleyen müvekkilin yeni otomobil alabilmesi için parasının hazır olması gerektiği gibi değerlendirme yapılarak 1 aylık kira bedeline hükmedilmesininde hakkaniyete aykırı olduğunu, kazanın diğer araç sürücüsünün kırmızı ışıkta geçmesinden kaynaklandığını, bu nedenle kusuru olmayan müvekkiline %10 kusur yüklenmesinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Asıl davada davalı … ile asıl davada davalı, birleşen davada davacı … vekilinin istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinin incelenmesinde; Gerekçeli karar elektronik tebligat yoluyla 24/1/2021 günü tebliğ olunmasına karşın, HMK’nin 345’inci maddesinde öngörülen iki haftalık istinaf kanun yolu başvuru süresi geçtikten sonra Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla 10/2/2021 günü sunduğu dilekçe ile istinaf kanun yoluna başvuran … ve … vekilinin istinaf dilekçesinin aynı Kanunun 352’nci maddesinin 1’inci fıkrasının, “c” bendi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.Asıl davada davacılar … ve … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusu üzerine yapılan incelemede: Makine Mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 10/11/2017 tarihli raporda yönetimindeki … plakalı otomobil ile meskun mahaldeki tek yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğini gereği gibi kontrol etmeyen dalgın seyreden, ışıklı kavşağa yaklaştığında yavaşlamayan, ışıklı kavşakta kırmızı ışık yandığı halde durmayan ve kırmızı ışıkta kavşağa girip sola dönüş yaparak kazaya neden olduğu sabit olan …’in %75 oranında birinci derecede, yönetimindeki … plakalı otomobil ile meskun mahalde tek yönlü caddede, caddeyi ve caddedeki araç trafiğinin gereği gibi kontrol etmeden dalgın seyreden ışıklı kavşakta karşı yönde gelen ve kırmızı ışıkta hatalı sola dönüş yapan aracı önceden görerek etkili ve yeterli önlem alamayan sürücü …’ın ise %25 oranında ikinci derecede kusurlu olduğu, davacıya ait … plakalı otomobilin onarımı için 14 iş gününe gereksinim duyulacağı bildirilmiş, 1’inci ve 2’nci ek raporlarda aynı sonuca ulaşılmış; İstanbul Teknik Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda da davacı otomobil sürücüsü … %90, davalı otomobil sürücüsü …’in ise %10 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait … plakalı otomobilin hasar durumuna göre onarım süresinin 14 günü gerektirdiği, buna göre iki hafta ve iki güne denk gelen 14 günlük onarım süresine göre kazanç kaybı veya araç kiralama bedeli ödenmesi gerektiği bildirilmiş, Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi tarafından önceki raporlar irdelenerek düzenlenen 14/8/2020 tarihli raporunda da davalı sürücü …’in %10, davacı sürücü …’in ise %90 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla, kusur yönünden bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen 11/12/2019 tarihli rapor ile ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunda; davacı sürücü …’in yönetimindeki otomobilindeki ile davalı …’in yönetimindeki otomobilin kaza sırasındaki konumları ve adları geçen sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının, maddi tazminatlar yönünden ise hükme esas alınan bilirkişiler kurulunun raporunda davacı …’e ait … plakalı otomobilin onarım süresinin hasar durumu ile uyumlu biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporu ile ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiş, HMK’nin 281’inci maddesinin 2’nci fıkrası uyarınca mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebileceğinden, asıl davada davacılar … ve … vekilinin bu konuya yönelen istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İlk derece mahkemesinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı hükmüne karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmayan … ve … vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nin 352/1-c maddesi uyarınca reddine, 2-Asıl davada davacılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi uyarınca esastan reddine, 3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,80 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 210,50‬ TL istinaf karar ve ilam harcının asıl davada davacı …’den tahsil edilerek Hazine’ye gelir kaydına, 4-Davalı … tarafından ödenen istinaf kanun yolu başvuru harcı ile istinaf karar ve ilam harcının talepte bulunulması durumunda geri verilmesine,5-… ve …’ın istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 361 inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14/9/2023