Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/459 E. 2021/364 K. 18.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/459
KARAR NO: 2021/364
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2018/569 Esas – 2020/721 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/03/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyumazlık, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 45 (6098 sayılı TBK’nın 53). maddesi kapsamında tek taraflı ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “…Görüldüğü gibi, BK’nun 60 ve 2918 sayılı KTK’nun 109/2. maddesindeki düzenlemeler, zamanaşımı süresinin başlangıcı yönünden birbirine paraleldir. Aralarındaki tek fark, zamanaşımı süresinin trafik kazalarından doğan tazminat talepleri bakımından 1 yıl yerine, 2 yıl olarak öngörülmesidir. (TBK’nun 72. maddesi ile bu konuda da paralellik sağlanmıştır.) 2918 sayılı Kanun’un anılan madde hükmünde gözden kaçırılmaması gereken husus, ceza kanununda öngörülen daha uzun zamanaşımı süresinin tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesinin sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması koşuluna bağlanmış bulunmasıdır. Bu düzenlemenin iki ayrı sonucu bulunmaktadır. Söz konusu yasa hükmü, ceza zamanaşımının uygulanabilmesi için sadece eylemin aynı zamanda bir suç oluşturmasını yeterli görmekte; bunun dışında fail hakkında mahkumiyet kararıyla sonuçlanmış bir ceza davasının varlığı hatta böyle bir ceza davasının açılması ya da zarar görenin o davada tazminat yönünden bir talepte bulunmuş olması koşulu aranmamaktadır. Dahası söz konusu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından sürücü ve diğer sorumlular (örneğin işleten) arasında bir ayrım da yapılmamış, böylece kuralın bunların tümü için geçerli olduğu hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür (HGK’nun 5.6.2015 tarih 2014/17-2198 2015/1495 sayılı kararı). Açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; kaza sonucu davacıların desteği hayatını kaybetmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 765 sayılı TCK’ya göre zamanaşımı süresi 5 yıldır. Davaya konu trafik kazası 18.05.2005 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 15.05.2018 tarihinde açılmıştır. Açıklanan ilkeler ışığında davada uzun ceza zamanaşımı süresinin dolduğu, mahkememiz 04/06/2018 tarihli ara kararı ile cevap verme süresinin sona erdiği tarihten itibaren HMK. 127. maddesi gereği (2) hafta uzatılan yasal sürede davalı vekilinin zamanaşımı def’ini ileri sürdüğü” gerekçesiyle, “Davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Karayolları Trafik Kanunu’nun 109/2 ve TCK’nın 66.maddeleri gereğince dava konusu olay nedeniyle tazminat talebinin 15 yıllık ceza dava zamanaşımına tabi olduğunu, bu süre geçmeden davanın açıldığını, bu nedenle zamanaşımından dolayı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, maddi tazminat davasının tümden reddedilmesi halinde AAÜT’nin 13/4.maddesi gereğince maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken davalı lehine 4.855,80 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından, kaza tarihinde davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunan … plakalı aracın, davacının desteği …’ın sevk ve idaresinde iken 18/04/2005 tarihinde gerçekleşen tek taraflı kaza neticesinde, davacının desteği …’ın vefat ettiği, davacının işbu dosyada destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şeklide zamanaşınından dolayı davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zamanaşımı” başlıklı 109.maddesinde, “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta dava konusu eylem, kazanın gerçekleştiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK’nın 455/1.maddesi gereğince azami 4 yıllık hapis cezasını gerektiren bir eylem olduğundan, aynı Kanun’un 102/4.maddesine göre 5 yıllık ceza dava zamanaşımı süresine tabi bulunmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere dava konusu trafik kazası 18/04/2005 tarihinde gerçekleşmiş, işbu dava ise 15/05/2018 tarihinde açılmıştır. Davalı vekili yasal cevap süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu durumda, dava 5 yıllık ceza dava zamanaşımı süresi içinde açılmadığınına göre, Mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmiş olması isabetli olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir. Davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik iddia ve itirazına gelince; AAÜT’nin 13/4.maddesi gereğince maddi tazminat davasının tamamen reddi halinde, davalı lehine, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava değeri üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı yerindedir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, 2-)Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 35,90 TL harç ile 107,20 TL ıslah harcından mahsubu ile fazla alınan 88,70 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde yatırana iadesine, 3-)Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4.maddesi gereğince 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-)Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-)Davalı tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-)Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın HMK.’nın 333. maddesi gereğince karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 56,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/03/2021