Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/402 E. 2023/784 K. 16.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/402
KARAR NO: 2023/784
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/12/2020
NUMARASI: 2020/441 (E) – 2020/761 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, 21/08/2014 tarihinde meydana gelen, müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile davalıların sürücüsü ve trafik sigortacısı oldukları … plaka sayılı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında, müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını belirterek 16.000 TL manevi tazminatın davalılardan faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı …, karşı tarafın ehliyetsiz araç kullanarak hem kendi hemde başkalarının yaşamını tehlikeye attığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Diğer davalı sigorta şirketi vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “trafik kazasından kaynaklanan yaralamaya ilişkin Büyükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda kaza tarihinin 21/08/2014 tarihi olduğu, davalının sevk ve idaresinde bulunan aracın davacının sevk ve idaresinde bulunan motorsiklete çarptığı, davacının yaralanmasının hayatını tehlikeye koyacak nitelikte vücut kemik kırıklarının yaşam fonksiyonlarına etkisinin ağır (4) derecede olduğu, davalının asli kusurlu olduğu, bu nedenle takdiren ve teşdiden alt sınırdan uzaklaşılarak davalıya ceza verildiği, verilen ceza hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilerek ceza mahkemesinin kararının itirazın reddi ile kesinleştiği, dosyada kusur raporu alındığı davacının kusur oranının %30 oranında davalının kusur oranının %70 oranında bulunduğu, davacının maluliyetine ilişkin Adli Tıp Kurumundan rapor alındığı davacının yaralanmasının E cetveline göre %14,3 oranına olduğu, iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin belirtildiği, davacının yaralanmasına ilişkin fotoğrafların dosyaya sunulduğu, kazaya ilişkin kamera kayıtlarının dosya arasına alındığı, raporların denetime ve karara elverişli olduğu” denilmek suretiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 13.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine; manevi tazminatın poliçe kapsamında olmaması nedeniyle davalı sigorta şirketi yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, manevi tazminat miktarının düşük takdir edildiğini, davanın kabulü yerine kısmen kabul kararı verilmesinin kriterinin ne olduğunun taraflarınca anlaşılamadığını belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Karara karşı davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle, ilk derece mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, kazanın oluş şekline göre müvekkilinin asli kusurlu olduğunun düşünülemeyeceğini, davacının ehliyetsiz oluşunun kusura olan etkisinin değerlendirilmediğini, aynı zamanda davacı motosiklet sürücüsü tarafından KTK’nın 52. maddesinin 1/a ve b fıkralarıyla 57. maddenin a fıkrası ve c fıkrasının 2. bendinde belirtilen kural ihlallerinin yapıldığını, bu kural ihlallerinin asli kusur teşkil ettiğini, aksine düzenlenen ATK raporunun kabul edilemez olduğunu, müvekkilinin, KTK’nun 53. maddesinin (b) fıkrasının 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8 nolu bentlerine aykırı davrandığını gösterir bir kanıt bulunmadığını, ilk geçiş hakkının müvekkiline ait olduğunu, olayda tali ölçüde dahi kusurlu görülmesinin mümkün olmadığını, … plaka sayılı aracın ise hatalı park nedeniyle kazanın oluşmasında kusurlu olduğunu, ATK raporunda kazanın tam olarak tasrih edilmediğini, davacı tarafın tedavi süreci ve sağlık durumunun abartıldığı hususunun ceza dosyası kapsamından anlaşılmakta olduğunu, müvekkilinin davacıya karşı elinden gelen tüm ilgi ve alakayı gösterdiğini, ancak davacının yüksek miktarda tazminat talep ederek yardım talebini reddettiğini, ceza dosyası üzeriden alınan bilirkişi raporlarında müvekkiline farklı farklı kusur oranları izafe edildiğini, 15/11/2015 tarihli raporda davacının asli kusurlu görüldüğünü, kabul anlamına gelmemekle birlikte manevi tazminatın da fahiş takdir edildiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalı araç sürücüsünün yargılandığı Büyükçekmece 16. ASCM’nin 2015/175 Esas – 2017/176 Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ceza davasında, kaza görüntüleri de izlenmek suretiyle, davalı araç sürücüsünün sola dönüş kurallarına uymadığından bahisle asli kusurlu olduğu kabul edilmiştir. İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 19/07/2019 tarihli raporda, 04/03/2016 ve 15/11/2015 tarihli bilirkişi raporları tartışılarak ve olay anına ilişkin görüntü kaydı incelenmek suretiyle davacının sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklet ile seyir halinde iken olay mahalli kavşaktan geçişi sırasında seyrine göre sağ taraftan sola dönüş yapan davalı minibüs sürücüsünün sevk ettiği … plaka sayılı araç ile çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, davalı araç sürücüsünün kontrolsüz şekilde kavşaktan sola dönüş yapmasından mütevellit asli kusurlu olduğu mütalaasında bulunulduğu, gerekçeli ve denetime elverişli düzenlenen bilirkişi raporunun, bu haliyle, oluş, usul ve yasaya uygun olduğu, mahkemenin kusura ilişkin kabulünde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, davacı motosiklet sürücüsüne mevcut hızını tedbir alabileceği asgari hadde düşürmediğinden tali kusur verildiği, bizatihi ehliyetsizlik halinin trafik kusuru teşkil etmediği, bu durumun ancak müterafik kusur nedeni teşkil ettiği, dolayısıyla bu yönden de trafik kusuru verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf itirazları ve sair kusura ilişkin istinaf iddia ve itirazlarının kabule şayan olmadığı görülmektedir. Davacı taraf, kaza tarihinde 18 yaşında olup, itiraza uğramayan 18/01/2018 tarihli maluliyet raporuna göre, iyileşme süresi 9 aya kadar uzayabilecek şekilde %14,3 oranında daimi olarak sakat kalmıştır. Kusur durumu, kaza tarihindeki paranın alım gücü ve hakkaniyet ilkesi ile davacının yaralanmasının derecesi ve mahiyeti göz önünde bulundurulduğunda, davacı ehliyetsiz araç kullanmış ve bundan mütevellit müterafik kusur hali bulunsa dahi, davacı tarafından talep edilen makul ve kabul edilebilir nitelikteki 16.000 TL manevi tazminat tutarının tamamı hüküm altına alınması gerekirken, takdirde hataya düşülerek kısmen kabul kararı verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf itirazı ve başvurusu yerinde, davalı vekilinin istinaf itirazında ise hukuken isabet bulunmamaktadır. O halde davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusu doğrultusunda HMK 353/1-b/2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine, 2-Alınması gereken 1.092,96 TL istinaf karar harcından peşin alınan 222 TL harcın mahsubundan sonra bakiye 870,96‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı …’dan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Buna göre; 2-Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile 16.000 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 14/06/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davalı sigorta şirketi yönünden manevi tazminatın sigorta poliçesi kapsamında olmadığından reddine, 4-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.092,96‬ TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 273,24 TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 819,72‬ TL karar harcının davalı …’dan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 273,24 TL peşin harcın …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davacı tarafından yapılan toplam 302,70 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 7-Davalı …u tarafından yapılan toplam 30,88 TL yargılama gideri ve vekalet ücretinin üzerinde bırakılmasına, 8-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden daire karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 9.200 TL vekalet ücretinin davalı …’dan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 9-Bakiye avansın karar kesinleşince yatırana iadesine,
İstinaf yargılama giderleri bakımından: 10-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 11-Davacı tarafça yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalı …’dan alınarak davacı tarafa verilmesine, 12-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 13-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (16.000 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 16/05/2023