Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/395 E. 2022/1733 K. 18.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/395
KARAR NO: 2022/1733
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/12/2020
NUMARASI: 2008/65 Esas – 2020/804 Karar
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı)
DAVA TARİHİ: 28/01/2008
Birleşen Davada ( İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/141 Esas – Sayılı Dosyası):
DAVA: Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı)
DAVA TARİHİ: 10/03/2008
Birleşen Davada (İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/496 Esas Sayılı Dosyası):
DAVANIN KONUSU: Tasarrufun İptali (İİK 277 ve Devamı)
KARAR TARİHİ: 18/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl dava ile birleşen davalar ve uyuşmazlıklar; İİK’nın 277. ve devamı maddeleri ve TBK’nın 19. maddesine göre tasarrufların iptali istemlerine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince 03/12/2020 tarihli kararıyla; “1-Asıl Davada; a) Davalı … hakkındaki davanın reddine, b) Davalı …, … ile … arasındaki tasarrufların iptali şartları oluştuğu ancak bu tasarruflara konu taşınmazların başkasına devredilmesi nedeniyle dava İİK.nın 283/2 maddesi gereğince bedele dönüştüğünden, davacının Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerini geçmemek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı …’ın taşınmazları devrettiği 11.12.2007 tarihindeki gerçek değerleri toplamı 313.229 TL nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/141 Esas sayılı dosyasında a) Davalı … hakkındaki davanın reddine, b) Davalı …, …, … ile … arasındaki tasarrufların iptali şartları oluştuğu ancak bu tasarruflara konu taşınmazların başkasına devredilmesi nedeniyle dava İİK.nın 283/2 maddesi gereğince bedele dönüştüğünden, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasına konu alacak ve ferilerini geçmemek ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla, davalı …’ın taşınmazları devrettiği 11.12.2007 tarihindeki gerçek değerleri toplamı 1.274.043 TL nin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Birleşen Mahkememizin 2008/496 Esas sayılı dosyasında; a) Davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı … hakkındaki davaların reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin gerekçeli kararında, davalı … hakkında verilen İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının temyiz incelemesini yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/10/2013 tarih ve 2012/11260 Esas – 2013/13950 Karar sayılı ilamına yer verildiğini, halbuki tarafları farklı olan başka bir davada verilen kararın, işbu davayı bağlamayacağını, öncelikle belirtilmeli ki, davalı … hakkında işbu dava dışında, vekili tarafından ileri sürülen ve gerekçeli kararda da yer verilen tasarrufun iptali davası açılmış olmasının, tek başına bir vakıa olduğunu ve ikinci alıcı konumundaki …’un, kötüniyetli olduğunu gösteren güçlü bir emare olduğunu, borçlularla birlikte ve diğer alacaklılardan da mal kaçırma eylemine katıldığını gösterdiğini, işbu davanın kapsam, vakıa ve delil durumunun, gerekçe olarak gösterilen davadan farklı olduğunu, daha da önemlisinin işbu davada, davalılar arasında satıştan öncede ilişki bulunduğu ve satışta aralarında muvazaa bulunduğunun, tanık beyanları ve banka kayıtlarıyla ispat edildiğini, serbest muhasebeci mali müşavir olarak görev yapan …’un, borçlular …, …, … ve … arasında 2006-2007 yıllarında … ve … Bankasında para transfer hareketinin bulunduğunun, dosyaya celp edilen banka kayıtları ile ispat edildiğini, … AŞ. Genel Müdürlüğünün 01/07/2019 tarihli cevabi yazısında; 20/06/2017 tarihinde, … vergi kimlik numaralı … Tic. Ltd. Şti. tarafından … adına gönderilen 1.500 TL tutarlı EFT işlemine rastlanıldığının belirtildiğini, yine … Bankası AŞ. Genel Müdürlüğünün 24/02/2020 tarihli cevabi yazasında … ile … Tic. Ltd. Şti. ve …’in hesaplarından fiş ve para çekme işlemlerine ilişkin hesap hareketlerinin bulunduğunun belirtildiğini, buna ilişkin belgelerin dosyada bulunduğunu, cevabi yazıların ekinde sunulan hesap hareketlerinin, davalılar arasındaki para alışverişini detaylı olarak gösterdiğini, nitekim 17/09/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda; dosyaya gelen cevabi yazılar ile cevabi yazıların incelenmesi sonucunda, davalı borçlular ile diğer davalı … arasında 2006-2008 yılları arasında ödemeler bulunduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla davalılar arasında satıştan öncede ilişki bulunduğu ve yapılan tasarrufların muvazaalı olduğunun banka kayıtlarıyla ispat edildiğini; tanıklar … ile …’in beyanlarına göre, davalılar … ve …’in, borçluların mal kaçırma kastını bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterdiğini; birleşen 2008/496 Esas sayılı dosyada davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı … bakımından dava konusu Kadıköy/Göztepe’deki 17 nolu taşınmazın satış tarihindeki rayiç değerinin 250.000 TL olarak belirlendiğini, ancak davalı …’e 94.000 TL bedelle satıldığını, arada 156.000 TL fark kaldığını, aradaki farkın bir mislinden fazla olduğunu, alıcı …’in yaptığı iddia edilen 350.000 TL satış bedeli ödemesi müstenidi ödeme belgesinin bulunmadığını, tek resmi belgenin tapu satış senedinde kayıtlı olan 94.000 TL olduğunu, bunun dışında taşınmazın ada, parsel, bağımsız bölüm, nosu ve satış bedelidir yazılı olan bir belgenin bulunmadığını, öteyandan müvekkili banka aleyhine hükmedilen harç ve vekalet ücreti miktarlarının da hatalı olduğunu, bilirkişi raporuyla dava konusu taşınmazın değerinin 250.000 TL olarak tespit edildiğini, hükümde daha az olan taşınmaz değeri göz önüne alınarak hesaplama yapıldığı belirtilmiş ise de, hesaplanan rakamın hatalı olduğunu, kararın bu yönlerden usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: İİK’nın 277. ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya, alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir. Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin bulunması, davanın iptali istenen tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmış olması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK’nın 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK’nın 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK’nın 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.Ayrıca, İİK’nın 282. maddesi gereğince iptal davaları, borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Borçlu ile lehine tasarrufta bulunduğu 3. kişi arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan her ikisinin de davada taraf olarak gösterilmesi zorunludur.A-Davacı vekilinin, asıl ve birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/141 Esas sayılı dosyasında davalı … hakkında verilen hükümlere yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi:Dosyadaki resmi senetlerin yapılan incelenmesinde; tasarruf konusu … Mahallesi … Ada, … Parseldeki davalı borçlulara ait 10 nolu bağımsız bölümün 44.000, 11 nolu bağımsız bölümün 41.000, 12 nolu bağımsız bölümün 39.000, 13 nolu bağımsız bölümün 36.000, 14 nolu bağımsız bölümün 39.000, 15 nolu bağımsız bölümün 39.000, 16 nolu bağımsız bölümün 38.000 ve 17 nolu bağımsız bölümün 38.000 TL bedelle davalı …’a devredildiği; bu taşınmazların tümünün 4 gün sonra 11/12/2007 tarihinde, davalı … tarafından, 39.000 – 45.000 TL arasında değişen miktar bedellerle diğer davalı …’a devredildiği tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan 26/09/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; tasarruf konusu 10,12,14,16,17 numaralı bağımsız bölümlerin 07/12/2007 ve 11/12/2007 tasarruf tarihlerindeki rayiç değerlerinin 167.178’er TL; 11,13,15 numaralı bağımsız bölümlerin ise 146.051’er TL olduğu mütalaa edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, asıl ve birleşen davada; “…İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin verdiği kararın temyiz incelemesini yapan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/10/2013 tarih ve 2012/11261 E. 2013/13950 K. sayılı ilamında da belirildiği üzere …’un tasarrufa konu taşınmazları 3. kişi …’dan satın aldığı, bu davalının borçlular ile bir tasarrufunun bulunmadığı, borçlular ile tasarrufta bulunmayan … için bedeller arasındaki mislini aşan farkın tek başına iptal nedeni olmadığı, bu davalının, davalı borçlular …, …, … ile arasında akrabalık, arkadaşlık, ticari ilişki gibi borçlunun mal kaçırma kastını, 3. Kişinin bildiği ya da bilebilecek durumda olduğunu gösterir bir yakınlığının da ispat edilemediği” gerekçesiyle davalı … hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir. Bir başka deyişle, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 21/10/2013 tarihli ve 2012/11261 Esas – 2013/13950 Karar sayılı ilamındaki gerekçe, işbu dosyada gerekçe olarak birebir tekrar edilmiştir. Ancak, bu gerekçe, işbu dava dosyasının kapsamına uymamaktadır. Çünkü, işbu dosyada yapılan araştırma sonucunda dosyaya gelen … Bankası Genel Müdürlüğü AŞ.’nin 24/02/2020 tarih ve … Bankasının 01/07/2019 tarihli yazıları ve ekindeki banka kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda, dosyaya ibraz edilen 17/09/2020 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davalı 4. kişi-muhasebeci-…’un, cetvel halinde belirtilen banka cevaplarına göre dava dışı borçlu … Ltd. Şti. ile davalı …’e; dava dışı borçlu … Tic. Ltd. Şti.’nin davalı …’e; dava dışı borçlu … San. Tic. Ltd. Şti.’nin davalı …’un banka hesabına 2006/2008 yıllarında ödemeler yaptıkları tespit edilmiştir. Bilirkişi raporuyla tespit edilen bu hususlar, davalı …’un, davalı borçluların içerisinde bulunduğu mali durumu ve alacaklılara zarar verme kastını bildiği ve kötüniyetli olduğunu göstermektedir. Ayrıca, 11/04/2011 tarihli 10. celsede tanık olarak dinlenen … beyanında; davalı …’un davalı borçlu …’in halen evli olduğu ikinci eşin akrabası olduğunu belirtmiştir. Yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler, ilkeler, tespitler ve açıklamalar ile icra dosyası, resmi senetler, davalı borçlular ile diğer davalılar arasındaki akrabalık ve ticari ilişki, banka kayıtları, bilirkişi raporu, resmi senette gösterilen değerler ile bilirkişi raporuyla belirlenen rayiç değerler arasındaki fark ve tanık beyanı birlikte dikkate alındığında; davalı borçlular ile diğer davalılar (… ve …)’ın birlikte hareket ettikleri, tasarruf konusu taşınmazların, malvarlığı borçlarına yetmeyen davalı borçlular tarafından, önce diğer davalı …’a, daha sonra bu davalı tarafından da bir diğer davalı …’a devredildiği; davalılar … ile …’un, davalı borçluların içinde bulundukları mali durumu ve alacaklılara zarar verme kastını bildikleri; bir başka deyişle, tüm davalılar açısından, İİK’nın 280/1. maddesinde tasarrufun iptaline karar verilebilmesi için aranılan tüm ön dava ve esasa ilişkin koşulların somut uyuşmazlıkta oluştuğu kanısına varılmıştır. Bu durumda, davalı … hakkındaki davaların da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yukarıda da belirtildiği üzere, dosya kapsamıyla ilgisi bulunmayan gerekçeyle davaların reddine karar verilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazları yerinde görülmüştür. B-Davacı vekilinin, birleşen 2008/496 Esas sayılı dosyada verilen karara karşı istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: Dosyadaki resmi senedin yapılan incelenmesinde; tasarruf konusu … Mahallesi … Ada, … Parseldeki … nolu bağımsız bölümün 04/12/2007 tarihinde davalı-malik (borçlu) … tarafından, diğer davalı …’e 94.000 TL bedelle devredildiği; bilirkişi raporuna göre, taşınmazın tasarruf tarihindeki değerinin 250.000 TL olduğu anlaşılmıştır. Davalı … tarafından satın alınan İstanbul/Kadıköy/… Mahallesi, … Ada, … Parsel sayılı, … Kat, … numaralı dairenin kıymet takdiri sonucu belirlenen rayiç değeri ile bu davalı tarafından yapılan ödemelere ilişkin icra dosyası ile banka kayıtları, 08/05/2018 tarihli bilirkişi kurulu raporu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve alacaklılarına zarar verme kastının, davalı (3. kişi) … tarafından bilinmediği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunmadığı kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin bu yöne ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin, vekalet ücretine yönelik itirazına gelince; 08/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda; tasarruf konusu taşınmazın, tasarruf tarihindeki rayiç değeri 250.000 TL olarak belirlendiğine göre, bu değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. İlk Derece Mahkemesi kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince yapılan hesaplamaya göre, davalılar lehine verilecek nispi vekalet ücreti miktarı 25.950 TL olmaktadır. Bu durumda, işbu dosyada davalılar lehine 25.950 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 52.527,63 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle, bu yöne ilişkin itiraz kabul edilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: a-1-Asıl davanın kabulü ile, tasarrufların konusu olan İstanbul Bayrampaşa … Mahallesi … Ada, … Parseldeki … ve … numaralı bağımsız bölümlerin satışına ilişkin, davalılar …, … ile … arasındaki 07/12/2007 tarihli; davalı … ile davalı … arasındaki 11/12/2007 tarihli tasarrufların iptaline ve tasarruf konusu taşınmazlar yönünden davacıya, Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydıyla cebri icra ve satış yetkisi tanınmasına, 2-Davacı tarafından yatırılan başvurma ve peşin harç toplamı olan 28 TL’nin davalılar …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Harçlar Kanunu gereğince tasarruf konusu taşınmazların toplam değeri olan 313.229 TL üzerinden alınması gereken 21.396,67 TL karar ve ilam harcının davalılar …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre taşınmazların toplam değeri olan 313.229 TL üzerinden hesaplanan 46.852,06 TL nispi vekalet ücretinin davalılar …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 7.367,90 yargılama giderinin davalılar …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b-1-Birleşen İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/141 Esas sayılı dosyasında açılan davanın kabulü ile, tasarrufların konusu olan İstanbul Bayrampaşa … Mahallesi … Ada, … Parseldeki 10,11,12,13,14,15,16 ve 17 numaralı bağımsız bölümlerin satışına ilişkin, davalılar …, …, … ile … arasındaki 07/12/2007 tarihli; davalı … ile davalı … arasındaki 11/12/2007 tarihli tasarrufların iptaline ve tasarruf konusu taşınmazlar yönünden davacıya, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyasındaki asıl alacak ve ferileri ile sınırlı olmak kaydıyla cebri icra ve satış yetkisi tanınmasına, 2-Harçlar Kanunu gereğince itirazın iptali davası sonucunda belirlenen 658.190 TL’lik alacak miktarı üzerinden alınması gereken 44.960,96 TL karar ve ilam harcının davalılar …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 658.190 TL alacak üzerinden hesaplanan 90.400,90 TL nispi vekalet ücretinin davalılar …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilemesine, 4-Davacı tarafından yapılan 44 TL yargılama giderinin davalılar …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, c-1-Birleşen İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/496 Esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine, 2-Davalılar … ve … kendilerini vekil ile temsil ettirdiklerinden, tasarruf konusu taşınmazın tasarruf tarihindeki rayiç değeri olan 250.000 TL üzerinden, Dairemizce kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 25.950 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalılara verilmesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına, d-Kullanılmayan gider avanslarının karar kesinleştiğinde yatıran taraflara iadesine, B-İstinaf İncelemesi Bakımından: 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 230 TL posta ve tebligat gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılar …, …, …, … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/10/2022