Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/394 E. 2022/1141 K. 15.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/394
KARAR NO: 2022/1141
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09/09/2020
NUMARASI: 2018/289 (E) – 2020/292 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi tazminat
KARAR TARİHİ: 15/6/2022
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) bulunmayan … plakalı aracın müvekkili davacı …’nın imam nikahlı eşi …’na çarparak ölümüne neden olduğunu, müteveffa ile müşterek çocuğu bulunan davacının destekten yoksun kaldığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 15/1/2020 günü sunduğu dilekçeyle talep sonucunu 89.911,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek müteveffanın resmi nikahlı eşine destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, 89.911,00 TL maddi tazminatın imam nikahlı eş …’ya ödenmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; hesaplanan tazminattan hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, müteveffanın kiminle yaşadığının açıklığa kavuşturulmasının zorunlu olduğunu, teminat limitinin aşıldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ölen desteğin resmi nikahlı eşi … için ödenen 160.097,00 TL, kızı … için ödenen 10.960,00 TL, oğlu … için ödenen 36.242,00 TL, annesi … için ödenen 32.790,00 TL olmak üzere toplam 240.089,00 TL’nin kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan 330.000,00 TL teminat limitinden mahsubunun ardından bakiye teminat limitinin 89.911,00 TL olduğunun belirtilmesi; somut uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar kanununun 51’nci ve 52’nci maddelerinde öngörülen koşulların oluşmadığının anlaşılması karşısında, davalı vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü bu konulara ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, ZMSS poliçesi bulunmayan otomobilin karıştığı kazada ölen … ile arasında resmi nikah sözleşmesi bulunmayan davacı … lehine destekten yoksun kalma tazminatı verilip verilemeyeceğine ilişkindir. Haksız bir eylem sonucu ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 53’üncu maddesinin 3’üncü fıkrasına dayanarak bu sebeple uğradıkları kayıpların ödettirilmesini isteyebilir. Öğretide destek, “bir kimseye fiilen sürekli ve düzenli bir şekilde bakan ve olayların olağan akışına göre ona bu tarzda ilerine bakması kuvvetle tahmin edilen (büyük olasılık olan) kimse o kişinin desteğidir. Destekle ölenin baktığı kişinin, aynı ailenin bireyleri, kan hısmı veya birinin diğerinin mirasçısı olması şart değildir.” biçiminde tanımlanmakta, desteğin yardımı da “… Desteğin geçimini sağlama veya geçimine katkıda bulunma yardımı, para verme tarzında olabileceği gibi bir kimseye hizmet görme tarzında da olabilir. Keza bunların dışında bir fayda sağlama da destek olma durumu yaratabilir…” olarak açıklanmaktadır. (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 11.bası, 2.cilt, sayfa 120) Diğer bir anlatımla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığının ortaya konulması zorunludur. Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler arasında, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği konusunda da herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15/6/2011 gün ve 2011/17-142 (E) – 2011/411 (K) sayılı kararında açıklandığı gibi; murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir.Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; desteğin ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Desteğin ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur.Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda ise ölen … ile arasında resmi nikah sözleşmesi bulunmayan davacı … ile adı geçen desteğin resmi nikahlı eşi …’na eşit pay ayrılacağı kabul edilerek hesaplama yapılmış ve buna göre destekten yoksun kalma tazminatına hükmolunmuştur. Eldeki davada, ölen …’nun nüfus kaydı içeriğine göre … ile evli olduğu anlaşılmış; davacı vekili dilekçesinde ölen destek …’nun davacı ile aynı evde birlikte yaşadıklarını ileri sürmüş; talimatla dinlenen tanıklar ise ölen destek …’nun, birlikte yaşadıklarını söyledikleri davacı …’ya fiili olarak ne miktarda katkıda bulunduğu, diğer bir anlatımla ölen desteğin adı geçen davacıya eylemli ve düzenli olarak ne miktarda yardım ettiği konusunda beyanda bulunmamışlardır. Bu itibarla ölen destek …’nun davacıya eylemli ve düzenli olarak ne miktarda destek olduğu belirlenmeden, adı geçen desteğin davacıya, en az resmi nikahlı eşi kadar pay ayıracağı kabul edilerek destekten yoksun kalma tazminatına hükmolunması yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine,3-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran tarafa geri verilmesine,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü davalı … tarafından sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine,6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,7-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında davalı … tarafından verilen teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36’ncı maddesinin 5’inci fıkrası uyarınca geri verilmesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.15/6/2022