Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/303 E. 2023/1182 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/303
KARAR NO: 2023/1182
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21/10/2020
NUMARASI: 2016/408 (E) – 2020/646 (K)
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 14/9/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, maddi tazminat davasının kabulüne, sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı olarak 87.823,76 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 25.000 TL manevi tazminatın davalılar … ile …’dan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; kazanın oluşumunda müvekkilinin kusurlu olarak kabul edilemeyeceğini, %25 oranında kusurlu olduğu kabul edilen müvekkilinin kusurunun bulunduğuna ilişkin hem ceza davasında hem de hukuk davasında hiçbir kanıt bulunmadığını; davaya konu kaza nedeniyle meslek hayatını devam ettiremez hale gelen ve travma sonrası stres bozukluğu oluşan müvekkili hakkında Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından düzenlenen raporun davacının mağduriyetini yansıtmadığını, zira ATK’nin davacının bir kısım sağlık yakınmaları yönünden kazayla nedensellik bağı kurmamasına karşın Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Sağlık Kurulunun ise davacının sağlık yakınmaları ile kaza arasında nedensellik bağı kurduğunu, Ruh ve Sinir Hastalıkları Uzmanı hekimin heyete katılarak davacı hakkında ATK’den rapor düzenletilmesi gerektiğine ilişkin talep yönünden karar verilmeksizin davacının sürekli sakatlık oranı %14 olarak belirlenip sürekli sakatlık tazminatının hesaplandığını, raporlar arasında çelişki giderilmeden hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen raporda; yönetimindeki … plakalı otomobille seyir halinde iken yola gereken dikkatini vermeyen, mevcut hızı ile olay yeri kontrolsüz kavşağa yaklaşıp sağından gelerek kavşağa giriş yapan motosiklet sürücüsüne ilk geçiş hakkı vermeyen davalı sürücü …’ın %75 oranında; yönetimindeki … plakalı motosikleti ile seyri sırasında yola gereken dikkatini vermeyen, olay yeri kontrolsüz kavşağa hızını azaltmadan yaklaşan, seyir yönüne göre yolun solundan gelerek kavşağa giriş yapan otomobil sürücüsünü gördüğünde yeterli mesafeden yoldaki mevcudiyetini belirtecek biçimde uyarıda bulunmayan davacı sürücü …’ın ise %25 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş; böylece davalı sürücü …’ın yönetimindeki otomobil ile davacı sürücünün yönetimindeki motosikletin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişilerin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesinde düzenlenen raporlar ile İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi sağlık kurulu raporu, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) 11/4/2017 gün ve 1397 sayılı sağlık kurulu kararı ile davacının fizik ve psikiyatrik muayenesinden elde edilen bulgular ve dosyaya ekli grafiler değerlendirilerek düzenlenen ATK 3’üncü İhtisas Kurulunun 11/12/2017 gün ve 26967 sayılı raporunda; davacı …’ın 20/5/2015 günü geçirdiği trafik kazasına bağlı oluşan sürekli sakatlığının, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak E cetveline göre meslekte kazanma gücünden %14 oranında kaybetmiş sayılacağı, davacının psikiyatrik muayenesinde saptanan akut psikotik reaksiyon, aktif hezeyan ve sanrı (halüsinasyon) tanıları ile davacının 20/4/2015 günü geçirdiği trafik kazası arasında nedensellik bağı kurulamadığı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceğinin bildirilmesi, ATK 3 üncü İhtisas Kurulunun 26/9/2018 gün ve 17177 sayılı raporunda da kurulun 11/12/2017 gün ve 26967 sayılı mütalaasına eklenecek bir husus bulunmadığının belirtilmesi karşısında, ATK 3’üncü İhtisas Kurulunun anılan raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,80 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 350 TL istinaf karar ve ilam harcından mahsubuna, bakiye 80,20 TL istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya geri verilmesine, 3-Davacının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333’üncü maddesinin, 1’inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14/9/2023