Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/294 E. 2023/1016 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/294
Karar No: 2023/1016
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 02/11/2020
Numarası: 2019/495 (E) – 2020/630 (K)
Davanın Konusu: İtirazın İptali
Karar Tarihi: 22/6/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, davacı … tarafından trafik kazası nedeniyle dava dışı üçüncü kişiye ödenen destekten yoksun kalma tazminatının, kazaya karışan … plakalı çekicinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesini düzenletmeyen işleteni … AŞ ile sürücüsü davalı …’dan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davalı işletene ait … plakalı çekici sürücüsü davalı …’ın kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle; Bakırköy 5 inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1053 (E) – 2020/72 (K) sayılı dava dosyasında düzenlenen ve hükme esas alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, zira Küçükçekmece Cumhuriyet Savcılığının 2016/35329 sayılı soruşturmasında Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından düzenlenen raporda, sürücü …’ın tali derecede kusurlu olduğunun bildirildiğini, müvekkili kurum tarafından da Cumhuriyet Savcılığının soruşturma dosyasındaki kusur durumu dikkate alınarak %25 oranında kusurluluk durumuna göre ödeme yapıldığını, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Olay nedeniyle Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturmada ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda, … plakalı çekici sürücüsü …’ın olay yeri virajı ve hız sınırını dikkate almadan olay yeri koşullarının üzerinde hızla seyrederek olayın tehlikesini arttırdığı, böylece dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı gerekçesiyle alt düzeyde tali derecede kusurlu; karşı yönden gelen … plakalı otomobil sürücüsü maktül …’nün ise olay yeri viraja geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek kontrolsüz biçimde karşı yöne geçmesinin ardından, buradan gelmekte olan davalı sürücü …’ın yönetimindeki çekici ile çarpışması nedeniyle kazanın oluşumunda asli derecede kusurlu olduğu belirtilmiş; kazanın ardından kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı içeriğinde yer verilen krokiden çarpışmanın davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plakalı çekicinin seyir halinde bulunduğu şeritte gerçekleştiği anlaşılmış; ATK Morg İhtisas Dairesinin 29/9/2016 tarihli otopsi raporunda ise kazaya neden olan … plakalı otomobil sürücüsü maktül …’nün kanında 275 mg.etanol bulunduğu belirtilmiş; hükme esas alınan ve eldeki dava ile aynı taraflar arasında görülen Bakırköy 5 inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1053 (E) – 2020/72 (K) sayılı davada düzenlenen bilirkişi raporunda ise İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyelerinden oluşturulan bilirkişiler kurulu tarafından, davalı sürücü …’ın %10 oranında tali kusurlu olduğuna ilişkin ATK Trafik İhtisas Kurulu raporu da değerlendirilerek düzenlenen raporda ise 2,75 promil alkollü olarak gece vakti aydınlatmanın far ışığı altında olduğu yerde seyri sırasında yola gereken dikkatini vermeyen, dikkatsiz ve tedbirsiz mevcut hızıyla olay mahalline yaklaşan, görüş alanını yeteri kadar kontrol etmeden hızını hava, yol, trafik ve far görüş mesafesine göre ayarlamayan, bu haliyle olayı önleme olanağını ortadan kaldırarak olayın oluşumuna neden olan, olay yeri koşullarının üzerinde hızla seyredip tehlikeli biçimde viraja girdiğinden yönetimindeki aracı şeridinde tutma becerisini gösteremeyerek karşı istikametin şeridine tecavüz edip önlemsizce fren ve direksiyon önlemine başvurmaksızın çekiciye çarpan sürücü …’nün %100 oranında tam kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın ise kendisine ait şeritte nizami olarak seyir halinde bulunması ve kendisine yönelen vasıta karşısında durması nedeniyle olayın oluş yeri ve şekli itibarıyla kazayı önlemek için alabileceği tedbir bulunmadığından kusursuz olduğu bildirilmiştir. Bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen kusura ilişkin 13/1/2020 tarihli raporda; davalı sürücü …’ın yönetimindeki çekici ile dava dışı …’nün yönetimindeki otomobilin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 74 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, hukuk hâkiminin, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı da gözetildiğinde, ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporu değerlendirilerek HMK’nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir.Kaldı ki, Dairemizin 14/3/2023 gün ve 2020/1770 (E) – 2023/405 (K) sayılı kararıyla, davacı … vekilinin, Bakırköy 5 inci Asliye Ticaret Mahkemesinin 6/2/2020 gün ve 2018/1053 (E) – 2020/72 (K) sayılı hükmüne yönelik istinaf kanun yolu başvurusunun; ayrıntıları yukarıda açıklanan kusura ilişkin bilirkişi raporunun, yeterli, denetimi olanaklı ve hükme elverişli olduğu belirtilerek, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi uyarınca esastan reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun, HMK’nin 353/1-b/1 inci maddesi gereğince esastan reddine,2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 125,50‬ TL istinaf karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Davacının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle harcadığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK’nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/6/2023