Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/282 E. 2023/917 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/282
KARAR NO: 2023/917
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/10/2020
NUMARASI: 2016/474 (E) – 2020/557 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı sigorta şirketine sigortalı ve dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın. müvekkilinin de içerisinde yolcu olarak bulunduğu dava dışı … ve idaresindeki … plakalı araç ile 03/07/2015 tarihinde çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazasında, davalı sigortalı araç sürücüsü …’ün asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle malul kaldığını belirterek şimdilik 2.500 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, zarar belirlenmeden feragat edilen davanın kesin hüküm oluşturmayacağı ve ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada zararın %83,59’luk kısmı karşılanmış ise de, bunun yeterli olmadığı gerekçesiyle, rapor tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesi tespit edilen zarardan güncellenmiş ödemenin mahsubundan sonra kalan kısım üzerinden davanın kabulü ile 30.780,14 TL tazminatın 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili vermiş olduğu istinaf dilekçesinde özetle, kesin hüküm, yapılan ödeme ile sorumluluğun yerine getirilmiş olması, yapılan güncellemede esas alınan faiz oranının asgari ücret artışlarının altında kalmış olmasından kaynaklı sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet verilecek şekilde karar verilmesi, kusur, müterafik kusur ve tedavi ve bakıcı, geçici iş göremezlik zararlarının teminat dışı olduğu, TRH yaşam tablosu yerine PMF yaşam tablosunun kullanılarak hesaplama yapılması, yetersiz hesap raporu ve temerrüt tarihine ilişkin mahkemece yapılan değerlendirmelerin hatalı olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir. Davacı tarafından aynı maddi vakıa ve hukuki sebebe dayalı olarak Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/369 Esas sayılı dava dosyası üzerinden açmış olduğu ve feragat nedeniyle reddedilen davada, hesap raporunun alınmamış olması nazara alındığında, KTK 111. maddesi uyarınca kesin hüküm engeline takılmadan iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde yeniden dava açılabileceği, mahkemenin, Yargıtay kararlarına atıfla bu yöndeki kabulünün usul ve yasaya uygun olduğu görülmektedir. İlk derece mahkemesince özürlülük ölçütüne göre alınan 26/07/2019 tarihli maluliyet raporu, kusura dair 13/02/2018 tarihli bilirkişi raporu ve trafik sigortası genel şartlarına uygun bir şekilde TRH 2010 yaşam tablosu ile 1,8 teknik faiz üzerinden hesaplama yapan 02/01/2020 tarihli bilirkişi raporlarının, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, davalı sigorta şirketinin ödeme tarihi itibarıyla temerrüde düştüğü, bu tarihten daha önceki bir tarihe ilişkin faiz başlangıç tarihine hükmedilmediği, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplama neticesinde belirlenen %83,59’luk zarar karşılama oranının yetersiz olduğu, Yargıtay ilke kararlarına uygun bir şekilde yapılan ödemenin yasal faiz üzerinden güncellendiği, kask haricinde başkaca bir koruma ekipmanının yasal olarak kullanılma zorunluluğunun bulunmadığı, sol bacak kırığından kaynaklı maluliyetin kask takmamayla bir ilgisinin bulunmadığı, dolayısıyla müterafik kusur halinin söz konusu olmadığı, temerrüt tarihinin sigortaya başvuru tarihi olarak değil, ödeme tarihi olarak alındığı, davalının bu yönlere ilişkin istinaf iddia ve itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının reddiyle birlikte istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi uyarınca davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Alınması gereken 2.102,59 TL istinaf karar harcından peşin alınan 525,65‬ TL harcın mahsubundan sonra bakiye 1.576,94‬ TL istinaf karar harcının istinafa başvuran davalı taraftan tahsil edilerek Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (30.780,14 TL) göz önünde bulundurulmak sureti ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2023