Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/274 E. 2022/1239 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/274
KARAR NO: 2022/1239
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2020
NUMARASI: 2014/1009 Esas – 2020/773 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; TBK’nın 54. maddesi kapasında, yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan tedavi gideri, geçici ve kalıcı güç kaybı zararı adı altında maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “1-)Davacının tedavi gideri talebinin feragat nedeni ile reddine 2-)Davacının tazminat isteminin kabulü ile; 195.414,54 TL tazminatının, davalı …’tan olay tarihi olan 20.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek davalı … Sigorta AŞ. yönünden ise dava tarihi olan 14.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile (davalı sigorta şirketi poliçe teminat limiti ile sorumlu olmak üzere) davacı yana ödenmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada müvekkili kusursuz olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkiline verilen kusur oranını kabul etmediklerini, davaya konu kazının 20/06/2012 tarihinde meydana geldiğini, davanın ise kazanın üzerinden neredeyse 9 ay geçtikten sonra 14/03/2013 tarihinde açıldığını, davanın açılmasından günümüze kadar davacının … AŞ.’de çalıştığını, bu nedenle iş gücü kaybına dair hesaplamaların gerçekçi olmadığını, davacının iki farklı iş yerinde çalıştığını; davacının kaza tarihindeki mesleğinin net olarak belirlenmediğini, davacının mesleğine dair herhangi bir somut delilin dosyada bulunmadığını, davacının mesleğinin gazete muhabirliği olduğu kabul edilerek yapılan hesaplamaların davacının gerçek zararını ortaya koymadığını belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tazminat hesaplamasına esas alınan maluliyet raporunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, davacının gazete muhabiri olduğuna dair herhangi bir somut delilin dosyada bulunmadığını, geçici iş göremezlik tazminatından müvekkili Sigorta Şirketin’in sorumlu olmadığını belitmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dosya kapsamından; 20/06/2012 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’ın sürücüsü olduğu aracın, yaya konumundaki davacıya çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde davacının yaralandığı; işbu davada davacı tarafça, tedavi gideri, geçici ve kalıcı güç kaybı zararı adı altında maddi tazminat talep edildiği ve Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 08/10/2019 tarihli raporunda, kazanın meydana gelmesinde, davalı sürücü …’ın %35 oranında, davacı yaya …’in %65 oranında kusurlu oldukları mütalaa edilmiştir. ATK raporunun yapılan incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, olayın oluşuna ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itiraz kabul edilmemiştir. Dosyada bulunan resmi belgelere göre; davacının Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi (Radyo, Televizyon ve Sinema’da Lisans) mezunu olduğu, yine dosyada bulunan yazılara göre davacının, kaza tarihinden önce ve kaza tarihinde çeşitli şirketlerde montajcı (kurgucu) ve gazete muhabiri olarak çalıştığı sabit olmuştur. Bir başka deyişle, Mahkemece bu konuda gerekli ve yeterli araştırma yapılmıştır. Bu nedenle, davalıların bu yöne ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir. Kaza tarihindeki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak ve davacının mesleğinin gazete muhabiri ve meslek grup numarası Grup 23 olduğu kabul edilerek düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulunun 12/04/2018 tarihli raporunda; trafik kazası nedeniyle davacının %51.0 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiştir. Yine bu maluliyet raporu dikkate alınarak düzenlenen ve Mahkemece karara dayanak yapılan 30/06/2020 tarihli bilirkişi raporunda; maluliyet oranı, davalı sürücünün %35 kusur oranı ve asgari ücret dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda, davacının talep edebileceği geçici güç kaybı zararının 2.364,79 TL, kalıcı güç kaybı zararının 193.414,54 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporlarının yapılan incelemesinde; raporların, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosyadaki bilgi ve belgele uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli ve yeterli oldukları kanısına varılmıştır. Bu nedenle davalılar vekillerinin, maluliyet ve tazminat hesaplamasına ilişkin iddia ve itirazları kabule şayan görülmemiştir. Ayrıca, geçici iş göremezlik zararından, davalı Sigorta Şirketi sorumlu olduğundan, bu yöne ilişkin itirazda da isabet bulunmamaktadır. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde, Dairemizce, aşağıdaki şekilde karar oluşturulmuştur.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … vekili ile davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 13.348,77 TL karar ve ilam harcından, her iki davalıdan peşin alınan toplam 6.674,38 TL’nin mahsubuyla bakiye 6.674,39 TL karar ve ilam harcının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazine’ye gelir kaydına, 3-Tarafların istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettikleri yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/06/2022