Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/261 E. 2023/891 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/261
KARAR NO: 2023/891
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 03/07/2020
NUMARASI: 2019/686 (E) – 2020/269 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/05/2023
Taraflar arasında görülen davada verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, … ile … plaka sayılı araçların çarpışması sonucu 11/08/2016 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle, … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin desteği …’in hayatını kaybettiğini belirterek şimdilik 5.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur.Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, “… davacı tarafından, Sigorta Tahkim Komisyonu’na ödemenin yetersiz olduğundan bahisle 18/02/2019 tarihinde açılan davanın, KTK’nın 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle reddine karar verildiği, karara davacı tarafça itiraz edildiği, davacı yanın itirazı, itiraz hakem heyetince yerinde görülmeyerek, 05/10/2019 tarihi itibarıyla reddedildiği ve verilen kararın, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 31/12 maddesi gereğince kesin olduğu tespit edilmekle, hakem kararları ilam niteliğinde belge olup kesinleşmiş hakem kararlarının mahkeme kararları gibi icra edilebilme kabiliyetleri bulunduğundan, hakem heyetince verilen kararın, eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiği” gerekçesiyle davanın, HMK 114/1-i ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili, uyuşmazlık hakem heyeti kararının kesin hüküm teşkil etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur. Somut olayda, davacının, davaya konu trafik kazası nedeniyle, Sigorta Tahkim Komisyonunda 18/02/2019 tarih 2019.E.15093 sayılı başvuru ile destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunduğu, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetinin 17/06/2019 tarih, … sayılı karar ile de KTK’nın 111. maddesi uyarınca davanın 2 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından bahisle başvurunun reddine karar verildiği, işbu karara yönelik itirazın da Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 05/10/2019 tarih, 2019/İHK-13177 Karar sayılı kararı ile kesin olarak reddine karar verildiği görülmektedir. Hakem Heyetinin esasa ilişkin vermiş olduğu ilgili kararı, tarafları, konusu ve sebepleri aynı olan işbu dosyada, davacı ile davalı sigorta şirketi arasında kesin hüküm teşkil ettiğinden ötürü yazılı şekilde karar verilmiş olmasında usule aykırılık bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/1154 Esas – 2020/2405 Karar ve aynı daire 2015/10944 Esas – 2015/11934 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki kararları) Bu durumda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacı taraftan alınarak Hazineye irat kaydına, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/05/2023