Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/26 E. 2022/1617 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/26
KARAR NO: 2022/1617
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2020
NUMARASI: 2014/370 Esas – 2020/490 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı (Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 04/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava ve uyuşmazlık; kasko poliçesi kapsamında, araç hasar tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosyadaki belgelerde hırsızlık olayının meydana geldiği yer olarak biri … Sokak, diğeri … Sokak olarak iki farklı adres gözükmektedir. Mahkeme heyeti olarak 15.01.2010 tarihinde olay yerine keşif için gidildiğinde öncelikle … Sokak incelenmiş daha sonra … Sokak’ta inceleme yapılmak istenilmiş ancak böyle bir sokak olmadığı anlaşılmış, … Caddesi isminde bir cadde bulunduğu anlaşılarak bu caddeye gidilmiş, bu caddede durmak ve duralamak yasağı olan tabela olduğu görülmüş, çevrede … Sokağı adında başka sokak bulunup bulunmadığının tespiti için Fatih Polis Merkezi Amirliğine gidilerek bilgi alınmış, … Sokağı dik kesen … Sokak olduğu bu sokağın bir ucunun da … Caddesine çıktığı tespit edilmiş ve bu sokağa da gidilerek keşif yapılmıştır. Keşif sonucunda hazırlanan 20.01.2020 tarihli makine mühendisi ve lojistik taşıma uzmanı bilirkişilerden oluşan bilirkişi heyeti raporunda … Caddesi ile … Sokak üzerinde park edilmiş araçların çekici marifetiyle çekilmesinin mümkün olduğu tespit edilmiştir. Davaya konu 2005 model … marka otomobilin anahtar olmadan çalıştırılabilmesinin mümkün olup olmadığının tespiti için de konusunda uzman ayrı bir makine mühendisinden bilirkişi raporu alınmıştır. Hazırlanan 11.12.2019 tarihli raporda davaya konu aracın anahtarının içinde sadece kapıları açmaya yarayan mekanik anahtar bulunduğu, bu anahtarın sadece araç aküsü bittiğinde aracın kapılarını açmak için kullanıldığını, metal ve L biçimindeki anahtar ile aracı çalıştırmanın mümkün olmadığını, bu metal anahtar söküldüğünde dahi kalan pilli plastik kısım ile aracın çalışabildiğini, bu tip araçlarda araç anahtarının Bostancı sanayi sitesinde yedeğinin kolaylıkla yaptırılabildiği, yetkili servislerde de yedek anahtar yaptırılmasının mümkün olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca olay sonrası davaya konu aracın her iki anahtarının davalı … şirketine verilmediği, bir adet anahtar ile bir adet metal L şeklinde metal anahtar teslim edildiği, diğer anahtarın plastik anahtar kısmı ile aracın çalıştırılabileceği ve sigorta şirketine verilmeyen anahtarın plastik kısmının kopyalanmak yoluyla da aracın çalıştırılabileceği tespit edilmiştir. Keşif sonucunda hazırlanan 20.01.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre olayın olduğu sokakta çekici marifeti ile aracın çalınmasının mümkün olduğu tespit edilmişse de davaya konu aracın asıl ve yedek anahtarının davalı … şirketine verilmemiş olması ve kayıp durumda olan anahtarın plastik kısmı ile aracın çalınmasının mümkün olması, ayrıca karakola hırsızlık bildiriminde bulunan dava dışı …’in olayın yaşandığı sokak hakkında sağlıklı bilgi veremeyişi, bu konuda çelişkili beyanlarının olması, aracın anahtarları ile ilgili olarak dava dışı …’in asıl ve yedek anahtarların kendisinde olduğunu belirtmesine karşın her iki anahtarı da eksiksiz olarak sigorta şirketine sunamamış olmaları birlikte değerlendirildiğinde dava konusu aracın anahtar kullanılmak yoluyla çalınmış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Taraflar arasında yapılan sigorta poliçesinin “Anahtar Kullanılarak Araç Çalınması Klozu” başlıklı A4-4 11 maddesinde “Kasko sigortası genel şartları uyarınca sigortalı araç anahtarının kullanılmak suretiyle aracın çalınması veya çalınmaya teşebbüs edilmesi sonucu oluşacak zarar ve hasarlar poliçe teminatı dışındadır.” hükmü getirilmiş olup hırsızlık olayının anahtar kullanılmak yoluyla ve yine poliçedeki istisnalar kapsamına girmeksizin gerçekleştirildiği anlaşılmakla davacının dava konusu aracın kasko bedelini talep etmesinde hukuki yararı olmadığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın anahtarla çalındığını gösteren hiçbir delilin bulunmadığını, sigorta şirketine başvuruda bulunan …’in, aracın çalındığı yeri daha sonra netleştirdiğini, o bölgedeki sokak isimlerini karıştırmasından dolayı aracın çalındığı yer konusunda çelişkili beyanda bulunduğunu, aracın çalınarak parçalanma ihtimali veya yurtdışına çıkarılma durumunun da bulunduğunu, Ağır Ceza Mahkemesi tarafından berat kararı verildiğini, dosyadaki tüm deliller dikkate alındığında, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Aracın çalındığı ihbarında bulunan dava dışı …’in 12/01/2011 tarihli oto hırsızlığı müracaat tutanağındaki beyanı, araç hasar dosyası ve kesin ekspertiz raporu, …’in davalı …’ne hitaben yazdığı 24/01/2011 tarihli dilekçesi, Ağır Ceza dosyası, bilirkişi raporları ve dosyadaki diğer bilgi ve belgeler ile İlk Derece Mahkemesinin yukarıda alıntılanan kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının araç hasar tazminatı talebinin kasko poliçesi teminatı dışında kaldığı; bir başka deyişle, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasa açısından herhangi bir hata bulunmadığı kanısına varılmıştır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar kabule şayan görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının mahsup edilerek bakiye 26,30 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile Hazine’ye verilmesine,3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.04/10/2022