Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/258 E. 2021/224 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2021/258
KARAR NO: 2021/224
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/12/2020 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/537 Esas
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, TBK’nın 53. ve 56. maddeleri kapsamında ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin evlatları …’un, 18/07/2020 tarihinde kaldırımda oturduğu esnada, davalı …’in sürücüsü ve davalı …’in maliki olduğu … plakalı aracın çarpması neticesinde vefat ettiğini, müvekkillerinin, bu olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik toplam 20.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan; her bir müvekkili için 600.000,00’er TL’den olmak üzere toplam 1.200.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den tahsiline; davalılar … ve …’e ait taşınır-taşınmaz mallar, …, …, … ve … plakalı araçlar ile sair araçları, tüm banka hesaplarındaki alacakları üzerine borca yetecek miktarda teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince, 21/12/2020 tarihli ara kararı ile; “Her ne kadar davacı vekili tarafından ihtiyati haciz talep edilmiş ise de talebe konu araçların davanın konusu olmaması, ayrıca tazminatın varlığı ve miktarının henüz belirli ve somut olmayıp yargılamayı gerektirmesi bakımından ihtiyati haciz talebinin bu aşamada reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ihtiyati haczin tüm kanuni koşullarının oluştuğunu, Adana İl Emniyet Müdürlüğünün dosyaya gönderdiği yazı incelendiğinde, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … tarafından, işbu davaya ilişkin arabuluculuk görüşmeleri yapıldığı esnada, 31/08/2020 tarihinde muvazaalı olarak 3. kişilere devredildiğinin görüleceğini, ceza soruşturması aşamasında dosyaya ibraz edilen 10/08/2020 tarihli kusur bilirkişi raporunda, davalı …’in asli kusurlu olarak tespit edildiğini ve hakkında Alaca Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/346 Esas sayılı dosyasında kamu davası açıldığını, ölümlü trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında ihtiyati talep edilebileceğini ve teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilebileceğinin bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Somut uyuşmazlıkta, zarar haksız eylemden kaynaklandığından davacıların tazminat talepleri haksız eylemin gerçekleştiği tarihte muaccel hale gelmiştir. Buradaki “muacceliyet” kavramı, alacaklı tarafından talep ve dava edilebilir hale gelmiş olma anlamındadır. Dosyada bulunan bilgi ve belgeler de nazara alındığında haksız fiil (ölüm) tarihi itibarıyla davacıların maddi ve manevi tazminat alacağı muaccel hale gelmiştir. İhtiyati haczin talep edildiği/davanın ilk açıldığı aşamada zararın miktarının net olarak belirlenmesini beklemek hakkaniyetle bağdaşmaz. İİK 257. madde; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmünü içermektedir. Bu minvalde dosyanın yapılan incelenmesinde; Adli Tıp Kurumu Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığı Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığının 10/08/2020 tarihli kusur raporu, otopsi raporu ile diğer bilgi ve belgelerin, bu aşamada alacağın varlığına ve muaccel olduğuna kanaat oluşturacak nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla bu aşamada yaklaşık ispat koşulları çerçevesinde İİK’nın 257/1.maddesi kapsamında ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekirken ihtiyati haciz kurumunun amacına ve dosya içeriğine uymayan gerekçeyle talebin reddedilmesi doğru görülmemiştir. Bu açıklamalara göre; özellikle manevi tazminat miktarının takdirinin hakime ait olduğu, hakimin yargılama sonunda hak ve nesafete uygun karar vereceği, böylece bu aşamada talep edilen miktarın tamamı yönünden ihtiyati haciz kararı verilmesinin doğru olmayacağı değerlendirilerek, Mahkemece uygun görülecek miktar yönünden, yine aynı kanunun 259. maddesi uyarınca takdir edilecek teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiği düşünülmüş, bu itibarla davacılar vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara kararına yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İlk Derece Mahkemesinin 21/12/2020 tarihli ara kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/02/2021